- Nişanlı
"İkinci tur?"
kris kızıl saçlıyı kucakladı ve yatak odasına geri götürdü. luhan yatağa yattı. kris banyoya geri dönüp küvette ki suyu boşalttıktan sonra odaya geri döndü.
"lulu~" ses yok.
"hey lulu?" ses yok.
"luhan?!" ses yok.
kris luhan'ı sırtından tutup döndürdü ve gördüğü ile gözleri açıldı. luhan resmen uyumuştu.
"sana inanmıyorum luhan." kris ofladı kendi tarafına uzandı. ardından luhan'a uzandı ve çekerek kendi üzerine yatırdı. diğerinin sıcaklığını sevmişti. luhan da sevmiş olacak ki kollarını kris'in beline doladı.
kris kucağındaki çocuğun sırtını okşarken kulağına onu ne kadar sevdiğini fısıldıyordu.
-------
kris bu sabah birkaç gündür aksattığı işine geri dönecekti. luhan hala uyuduğu için mutfağa gitti. ve yeni aldıkları kahvaltılıkları masaya yerleştirdi. kahve kupalarını ve meyvesuyu bardaklarını da masaya koyduktan sonra banyoya gitti ve on dakikalık bir duş aldı. soyunma odasına gitti ve kıyafet arayışına koyuldu. altı beyaz üstü lacivert olan bir takım ile tamamen bordo olan bir takım arasında kalmıştı.
"lacivertli olan daha çok yakıştı." luhan kapı girişinden ilerleyip odayı kaplayan dolabın bir kapağına yaslanırken söyledi.
"sen söylüyorsan gerçekten yakışmıştır." kris diğerinin alnını öpmeden önce söyledi. "ama buna uygun kravatı bulamam ki." dudakları sarkmıştı.
luhan güldü ve sadece kıravatlar için ayrılmış minik dolaba doğru yürüdü. "hangi renk gömlek giyeceksin?" luhan kravatları incelerken sordu.
"bilemiyorum beyaz olur mu?"
"pantolonla boğulur. buz mavisi gibi bir renk bul. hem beyaza uygun olur hem de laciverte." luhan kıkırdayarak önerisini sundu.
"seni seviyorum luhan. çok çok çok seviyorum hem de."
"yalaka." luhan gülmeye devam ederken söyledi. kris gömleğini giyerken luhan da kravatları tek tek inceliyordu.
"ben giyindim. birşey bulabildin mi?"
"işte!" luhan ekindeki altın sarısı kravatı sallarken bağırdı.
"ne? bu uymuyor ama hiçbirine." kris üzüldü. şimdi yeniden üzerindekileri değiştirmesi gerekecekti.
"hayır tak bunu salak. gerçekten yakışacak."
"off! tamam." kris elindeki kravatı boynuna bağlarken kendi kendine birşeyler konuşuyordu.
işi bitince aynada kendini inceleyen kris luhan'ın gerçekten haklı olduğunu gördü. "wow inanmıyor luhan. bu işte gerçekten iyisin." kris hayretle konuşuyordu.
"sana söylemiştim." luhan burnunu dikerek konuştu. "işimiz bittiğine gore kahvaltı yapabiliriz. çok acıktım." luhan çoktan hareketlenmişti bile. kris de hemen arkasından gitti ve luhan oturmadan sandalyesini çekerek oturmasını sağladı.
"çok centilmensiniz wufan-shi." luhan gülerek söyledi.
"bugün ne yapacaksın?" kris gitmeden önce sordu. diğeri için endişeleniyordu.
"bilmiyorum kris. sanırım evde can sıkıntısından çatlarım."
kris evin içine yeniden girdi ve diğerini bileğinden tutarak soyunma odasına geri götürdü.
"ne oldu kris? beğenmedin mi kıyafetlerini?"
"soyun." kris emir verdi. o sırada luhan'ın dolabını kurcalıyordu. "ne tarz giyinmek istiyorsun?"
"ne? neden giyinmem gerekiyor? kris?"
"benimle geliyorsun."
"NE? ciddi misin? kris! seni seviyorum!" luhan çocuk gibi çığlık attıktan sonra diğerine sarıldı.
"tamam tamam. hadi birşeyler beğen." kris boynundaki kolları çözerken söyledi.
luhan dolabına ilerledi ve siyah dar parlak kumaşlı pantolonunu çıkarttı. ardından ayakkabı olarak siyah botlarını aldı ve üzerine krem rengi balıkçı yaka uzun kollu bluz seçti. hepsini iki dakikada giyinirken kris ise dikkatle onu izliyordu.
"hazırım!" luhan el çırpıp bağırdıktan sonra kıkırdadı.
kris diğerinin saçlarını biraz dağıttıktan sonra elini kavradı ve evden çıktılar.
-------
kris telefon görüşmeleri yaparken luhan uzun koridorda bir ileri gidip bir geri geliyordu. 'keşke evde kalsaydım' diye tekrarlıyordu içinden. ama kris ne demişti. "telefonla işim biter bitmez gideceğiz." acaba nereye gideceklerdi. luhan heyecanlanmıştı ve kalbi olması gerekenden daha hızlı atıyordu.
yirmi uzun dakikanın ardından kris odasından çıkmıştı ve gülümsüyordu. kris'in odasının hemen karşısında ki sekreter masasında oturan kız ayağa kalktı kris'in çıktığını görünce.
"hazır değil mi?"
"evet efendim sizi bekliyorlar. ve efendim... iyi eğlenceler." kız kıkırdayarak söyledi.
"teşekkürler sulli." kris luhan'ın elini tuttu ve çıkışa doğru ilerledi. kris ancak bahçeye çıktıklarında diğerinin somurttuğunu görmüştü.
"o nişanlı luhan." luhan kafasını kaldırdı uzun olana baktı. ve sonra sessizce bir özür mırıldandı. ardından parmakları diğerinin parmaklarına kenetlendi. daha sıkı.
luhan güneşten dolayı gözlerini acamıyordu ve bu onu olduğundan çok daha şirin gösteriyordu. kris biraz ilerideki eczaneye doğru yürüdü ve kapıdan içeri girdikten sonra herkesi selamladı.
"hey. kris nasılsın dostum." chanyeol kocaman sırıtmasıyla selamladı kris'i.
"iyiyim chan sen?"
"ben de idare ediyorum işte. hey bu yakışıklı çocuk da kim?" işaret parmağı ile luhan'ı gösterirken sordu.
"sevgilim."
"arkadaşı."