-Artık Varlığımı Kabullen İstiyorum
Luhan uzandı ve diğerinin göz yaşlarını sildi. ardından yanaklarını kavradı ve tek hamlede kızarmıs dudakları birleştirdi. bunu hissetmeyi özlemişti.
luhan karşısındaki iri dudakları araladı ve dilinin içeri girmesini sağladı. diğerinin gömleğinin düğmelerini açarken ağır nefesler alıyordu.gömlek kai'yi tamamen terk ettiğinde küçük bir gülüş verdi luhan. kai'de onun ceketini çıkartmıştı. kendi tişörtünden kendi kurtuldu ve ellerini kai'nin çıplak göğsüne yerleştirdi. eğildi ve iki göğüs arasına öpücükler bıraktı. kai diğerini kucakladı ve çok uzak olmayan yatak odasına götürdü. kai diğerinin kırmızı şortunu çıkartmaya çalışırken birden telefon çalmaya başladı. luhan telefona uzanırken diğerinin hayır diyen bakışlarıyla karşılaştı ve telefon ısrarla çalmaya devam ediyordu.
'SEVGİLİM' Luhan ekranda yazan isimle şaşırdı. kimdi bu?
"alo?"
"LUHAN! SENİ BÜCÜR! MESAJLARIMA NASIL CEVAP VERMEZSİN?!"
"k-kris?" luhan üzerindeki çocuğu itti ve yutkundu.
"EVET! BENİM LUHAN? NEREDESİN? SENİ GÖRÜNTÜLÜ ARAYACAĞIM. EĞER BEŞ SANİYE İÇİNDE AÇMAZSAN ÖLÜRSÜN!!" ve telefon kapandı.
luhan panikledi. daha ne yapacağına karar veremeden telefon yeniden çalmaya başladı.titreyen elleriyle telefonun görüntüsünü ayarladı ve aramayı cevapladı.
"luhan? sevgilim? hey?! neredesin sen öyle? neden sadece suratını gösteriyorsun luhan!? kameranı hemen olduğun yerde gezdir luhan! hemen! "
luhan korkuya kapıldı ve telaşla kai'ye baktı. kai ise diğerinin elindeki telefona.
"özür dilerim wufan. lütfen açıklamama izin ver tamam mı?"
"ne? neden bahsediyorsun lu?"
luhan yavaşca kameranın görüş alanını genişletti ve kris'in tepkilerini incelemeye başladı. kris odadaki herşeyi gördüğünde yutkundu ve gözlerimi kapatıp tekrar
açtı sanki görüntü değişebilirmiş gibi.
"luhan?"
"KRİS-" ve telefon dıtları.
"ü-üzgünüm jongin gitmem gerek."
"luhan!-" kai cümlesini tamamlayamadan luhan çoktan evden çıkmıştı bile.
-------
luhan on dakikadır beyaz kapıyı yumrukluyordu. biliyordu kris onu duyuyordu ama kapıyı yine de açmıyordu. zaten neden anahtar almamıştı ki luhan.
"kris yalvarırım aç kapıyı. açıklamama izin ver lütfen."
"sesini bile duymak istemiyorum luhan! git buradan!" kris kapalı kapının ardından konuşmuştu.
luhan bahçede biraz geriledi ve gözüne çarpan ilk büyük taşı avuçladı. ve biraz sonra mutfağın tavandan yere kadar inen camı tuzla buz olmuştu. ve birçok cam parçası da luhan'ın kolu ve bacaklarına saplanmıştı.
kris kırılan cam sesi ile irkildi ve hızla kapıyı açıp dışarı çıktı.
"luhan?! aman tanrım luhan!" kris'in buğulanmış gözleri görüş alanını daraltıyordu ama buna aldırmayarak diğerine koştu ve onu kucakladı.
luhan uzun olanın boynuna atıldı ve hiç bırakmayacak gibi sarıldı ve yaşların gözlerinden akmasına izin verdi.
"özür dilerim wufan, gerçekten çok çok özür dilerim. beni *hıck* terk ettiğini düşündüm sevgilim. sen *hıck* bana git diyince beni gerçekten terk ettiğini düşündüm. ve *hıck* camın için çok üzgünüm wufan. gerçekten kırmak istemezdim."
"seni seviyorum luhan. nasıl seni terk ettiğimi düşünürsün. beni aldatmış olsan da seni ölene kadar seveceğim." kris konuşmasını bitirir bitirmez diğerini kucaklayıp yatak odalarına götürdü. cam kırıklarını diğerinin canını yakmamaya özen göstererek temizledi ve sargı bezleriyle sardı.
luhan yorgun birşekilde yatarken kris huzurla onu izliyordu ve yumuşak avuç içlerine öpücük koyuyordu. sonra birden bileğindeki izi fark etti. birazdaha inceleyince bunun yanık izi olduğunu anladı.
bunu bebeğine kim yapmıştı böyle? kris sinirle ayaklandı ve mutfağa gitti. şimdi bunu düşünmenin zamanı değildi. bebeği için yemek hazırlamalıydı.
------
luhan gözlerini araladı ve etrafa göz attı. üzerinde kris ile aldıkları pijama vardı. ve ortamda harika bir koku. koku onu mutfağa sürüklüyordu.
"inanmıyorum kris. bunların hepsini sen mi hazırladın?" luhan tencerelerin kapaklarını acıp içindekileri koklarken sordu.
"evet hepsi senin için" kris gülümseyerek söyledi.
luhan karşıdaki cama baktı. tamamen eskisi gibi gözüküyordu. yaptıkları aklına gelince kendinden utandı ve kris'e döndü.
"ben gerçekten çok üzgünüm wufan."
"üzülme luhan. camda yapıldı. herşey eskisi gibi artık." kris masayı hazırlarken konuşmuştu.
"değil wufan. eskisi gibi değil. eğer... eğer aramasaydın ben seni a-aldatacaktım wufan.nasıl eskisi gibi olabilir? wufan. gerçekten yüzüne bakmaya bile utanıyorum. ama gerçekten seni sevdim bunu asla unutma olur mu?"
kris kafasını aşağı indirdi. ne diyebilirdi ki? o da gerçeğin farkındaydı. ama karşısındaki luhan'dı. affetmekten başka yolu yoktu. o luhan'ı hatalarıyla kabul etmişti bir kere.
"kris?" luhan ellerini kris'in suratının önünde sallıyordu.
"efendim?"
"sana söylüyorum"
"önemli değil luhan. hala anlamadın mı? ben sensiz yapamam. sadece artık varlığımı kabullen istiyorum."