1.PARÇA: CAMBAZ

4.4K 93 21
                                    

Tekrardan yazmaya başladığımdan itibaren hangi düşüncelerle, kimlerle, şimdiye kadar görerek, duyarak, içinde bulunarak yaşadığım gerçeklerle yazdığımı hatırladım. Başıma gelenler ve olağan akışta gerçekleşenler film şeridi gibi gözlerimin önünden aktı gitti desem yalan olmaz. 

O sırada çok şey olmuş. 

19 yaşımda başlamıştım yazmaya. Şimdi 23 yaşındayım. Aradan çok geçmese de insanın içinden çok şey geçebiliyormuş. 

Dediğim gibi; tazelenmiş, eksik damarlarını tamamlamış, canlanmış bir Cehennem Çiçeği ile döndüm size. Daha açık, daha net. Keyif almanızı diliyorum, sürprizlerle gelebilirim. Lütfen yazın. Sizi çok özledim çiçeklerim...

Keyifli okumalar...

-

"Hayat ince bir çizgidir, üstünde duranlar yani cambazlar hayatta kalır."

~

Birinci Kafes, Kadifekale, İZMİR

Sessizlik güzeldir. 

Karanlığın içerisinde ise kendi varlığını muhafaza ederken size de biraz başınızı dinlemeniz için izin verir.

Sessizlik canlandırıcıdır.

Bütün gün, bütün yıl ve hatta bütün bir ömür boyunca aklınızdan attığınızı sandığınız iyi veya kötü tüm hatıralarınızı aslında sadece zihninizin gerilerine, çok ama çok derinlerdeki bir kuyusuna atıp üstünü örttüğünüzü fark ettirir.

Sessizlik, bilinmezi okumaya çalışmaktır. Hedefe giden yolda sakin kalmanın ilk ve en önemli basamağıdır. Hiç değilse bu, genç kadının sessizlik tanımıydı. Kafasını boşaltmak, aklına hücum eden tüm hayat kargaşasının onu ittiği yerden derin bir nefes alarak çıkmak daha çok da ayakta durabilmek için bulunduğu yerin sessizliğine ölümcül derecede bir açlıkta ihtiyacı olduğunu duyumsuyordu.

Biraz dikkat kesilince genç kadın bir kümesten tek farkının tel örgülerle kapatılmış tahtadan bir yapı olmayışı olan küçük odada tam konumunu kestiremediği musluğun usul usul akan su sesini duyabiliyor, alçak tavanına yakın bir yere konuşlandırılmış -muhtemelen mandalı bozuk- pencerenin açıklığından içeri sızan rüzgarın ürperticiliğini bütün tüyleriyle hissedebiliyordu.

Gözlerini tekrar karanlığa ve zihnini sessizliğe teslim etti. Asla sonu gelmeyecekmiş gibi duran düşünceleri, bir sincabın gömüp unuttuğu tohumların çıkan ağaçlar gibi dur durak bilmeden çiçek veriyor ve o hızla solup yokluğa karışıyordu.

Fakat yokluğu telaş dolu ve hırıltılı bir sesle kendine karıştı.

"Hey! Ne yapıyorsun burada, herkes seni arıyor."

Adamın ses tonunun hızına karşın genç kadının sesi olabildiğine sakin ve son derece pürüzsüzdü. Buz gibi...

"Sıram geldi mi?"

Harflere dökülmüş bir cevaptan daha iyisini aldı Jülide, karanlığın içinde avını köşeye kıstırmış bir kurdun soğukkanlı acımasızlığını taşıyan gözlerin sarıyı andıran parlaklığı...

Jülide, hiç acele etmeden oturduğu yerden kalkınca kalçalarının baskısıyla ezilen zemin birkaç saniye gıcırdayarak inledi. Niye acele edecekti ki? Her seferinde ölüme yürüdüğünü, azrailiyle de karşılaşabileceğini biliyordu. Yaptığı delilikti. Geçmişine bakılınca her ne kadar delilik olarak nitelenemese de...

Karanlık aniden patlayan ışıklarla boğulup zerre zerre yok olurken Jülide bastığı yerlerin aniden şekil, renk ve yapısal netlik kazandığını gördü.

CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin