"Merhabalar çiçeklerim!
Sohbetle başlayalım. Korona belası yüzünden içimizin daraldığı ve evlerimize hapsolduğumuz şu günlerde öğrenciler olarak derslerden verim almaya çalışmaya ÇALIŞIYORUZ. Büyük çoğunluğumuz işsiz kaldı (ne yazık ki ben de buna dahilim)
Moralimiz yerlerde birçoğumuzun farkındayım...
Bu yüzden finale gitmeden sizi sıcacık ve çok farklı bir yere götüreyim diyorum. Önceki bölümlerden ismini duyduğumuz bir kadın bu bölümün başrolü. Bölüm sonunda önemli bir açıklama yapacağım fakat ondan öncesinde Güneydoğu Asya'nın pek de keşfedilmemiş mistik masallar diyarına gidiyoruz, iyi okumalar efenim."
Eski kitapta yazdıklarımı silmeye kıyamadım, o dönemi atlatmamıza şükürler olsun diyerek keyifli okumalar diliyorum çiçeklerim...
***
"Babasının kızı olmak zordur. Dövüş sanatçısı bir babanın dövüş sanatçısı kızı olmak daha zordur. Çünkü babalar kızlarını asla büyütmez."
***
Dragon Fight Club, Phuket, TAYLAND
Bazı şeylerin dili evrenseldi. Yağmur kokusunun huzurlu dili de bu evrensel koda dahil olmalıydı. Ringte elliği tutan Tay hocasının kroşe gösterdiği lapaya soldan kroşe çakarken burnuna dolanan nefis yağmur kokusu genç kızın yüzüne sakin bir tebessüm yerleştirdi. Kırık ve Asyalılara özgü aksanın çokça hissedildiği İngilizcesiyle "Come on İnçsii" dediğinde kendine gelip daha sert bir şekilde sağ kroşesini çıktı ve saliselerle yarışarak hocasını klince alıp dizi çıktı.
Bugünün de saatler süren antrenmanı bitmişti.
*"Have a good day İnçsii!"
Adam c harfini ç ve s arasında bir sesle ancak telaffuz edebiliyordu. İlk günler gülmemek için dudaklarını ısırması gerektiği isminin acayip telaffuzuna sonradan alışmıştı ve kulağına sevimli bile geliyordu genç kızın.
**"La gon ka trainer Somchai," diye karşılık verdi Yeşim İnci. Hocanın İngilizcesi anlaşacak kadar vardı ama ülkede bu dili akıcı ve anlaşılır bir şekilde konuşabilene henüz rastlamamıştı. Vatanından kilometrelerce uzaktaki bu nemli ülkeye geldiğinin ilk haftası anlamıştı az da olsa Tayca konuşabilen yabancıları daha çok sevdiklerini. Kulak kabartıp öğrenmeye o an itibariyle başlamıştı. Rusçanın yanına öğrenebildiği kadar Tayca eklese fena olmazdı şimdi. Her ne kadar dünya üzerindeki herhangi bir dilde denk gelinmesi epey güç olacak şekilde ilginç bir fonetiği ve hala gözünü korkutmaya devam eden alfabesi ile oldukça zor bir dil olsa bile. Kargacık burgacık, harften çok 3-4 yaşlarında bir çocuğun karalamalarına benziyordu Tay alfabesi.
Yine de genç kızın hayat felsefesi korktuğu şeyin üzerine gitmekten geçiyordu. Bir dili mi öğrenemeyecekti?
Eldivenlerini ve bandajlarını çıkartıp çantasına koyduktan sonra babasının kolunun altına girip dövüş salonundan çıktı Yeşim İnci. Farklı boy ve ebatlardaki yeşilliklerin arasına kurulmuş derme çatma görünümlü bir dövüş salonuydu Dragon Fight Club. Üzerindeki arkasında kocaman kırmızı harflerle TURKEY yazan, yabancı bir ülkede taşımaktan dolayı göğsünü kabartan beyaz tişörtü ve muay thai şortunu değiştirmemesi pek bir fark oluşturmamıştı.
Haziran'da başlayıp Ekim ayına kadar süren muson yağmurları Temmuz ortasında da Phuket'in nemli havasını ve kalabalık, çeşit çeşit kokuların insanı görünmeyen, devasa bir baharat tufanı tablosunun içinde olduğunu hissettirecek kadar yoğun sarmaladığı sokaklarını ıslak dokunuşlarıyla tüm şiddetiyle dövüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023
AzioneO son derece güçlü, yanına yaklaşırken iki kez düşünülmesi gereken, ne istediğini bilen bir kadın. Bilinen adı "Arslan." Jülide, hayata karşı tek başına ayakta durmayı başarmakla kalmayıp kitabını yazan kadınlardan. Kendi gibilerle çıktığı yolda yal...