18.PARÇA: ÖZGÜRLÜK

451 26 7
                                    

Merhaba millet! Ben geldiiiim! Ve size arka arkaya bir maraton bırakacağım bu ilk adım. Hızlanıyor muyuz ne? :D Neyse uzatmayacağım zaten çok beklettim bu yüzden keyifli okumalar çiçeklerim.

-

"Düşündüğünden çok daha fazlasısın."

-

Konak, Ateşmenler Fight Club, İZMİR 

"Burası harika bir yer!"

İhanet kanserinin kurbanı iki kuşun Ayperi ve Fatih ile beraber kafeslerinin sıkı kilidini açmış ve özgürlüğe kanat çırpmalarını sağlamıştık. Aslında başka bir yerdeki merdiven altı spor salonuna götürmeye niyetim vardı Ahenk ve Arya'yı fakat Turgay hocanın önayak olmasıyla bu iki dünya güzelini tanımıştım ve onun dojosu çok daha uygun bir seçim olurdu. Nitekim bende uygun olanı yaparak Ateşmenler Fight Club'a getirmiştim kızları. Genç grubun antrenmanı vardı. Yaklaşık kırk kişinin olduğu salonda gözüm Turgay hocayı aradı. Her zamanki yerindeydi; en geniş olan duvara asılmış bayrağın önünde. Turgay hocanın yanında ise ondan biraz daha uzunca fakat neredeyse kopya denecek kadar çok benzeyen biri vardı. Tanıyor gibiydim sanki.

Minik antrenmanlarının cıvıl cıvıl işleyişinin aksine genç grubun antrenmanları daha gürültülü patırtılı oluyordu. Hızlı hızlı alınan nefeslerin bile düzen içinde bir ritim tutturduğunu duyabiliyor, hayret edebiliyordunuz. Ben alışıktım ama ikisinin de adı müzikten gelen abla kardeş bu duruma alışık olmadığından epeyi şaşırmışlardı.

Genç grubun içerisinde çoğunluk siyah kuşaklardandı, birkaç kırmızı-siyahın yanında kırmızı da vardı. Gözüme çarpan en düşük kuşaklar tek tük maviler olmuştu. Yüksek derecelilerin çoğunlukta olmasından dolayı ileri teknikleri çalışıyorlardı. Yüksek dandakilerden birkaç kişinin Turgay hoca ve yanındaki ona benzeriyle beraber havada tuttukları tahtaları kırdıkları seyir özellikle Arya'yı çok etkilemişti. Yüksek sesli nidasından bunu belli ediyordu.

Havada uçan yop chagiler, apchaolligiler, dut chagiler üçer, dörder santim kalınlığındaki tahtaları saniyeler içerisinde paramparça ediyordu. Gözüm yan yana duran Ahenk, Arya, Ayperi ve Fatih dörtlüsündeydi. Hepsinin yüzünde ayrı birer ifadeyi okuyordum.

Beğeni.

Hayret.

İstek.

Şaşkınlık.

Ortaklaşa paylaştıkları takdir duygusunun haricinde yani. Özellikle Arya'nın yüzünde ise kendi öğrencilerimde aradığım ifade bir an için bütün netliğiyle belirdi; intikam. Onları izlerken Turgay hocanın buyurgan sesini duydum, bana sesleniyordu.

"Jülide hocam, aramıza katılır mısınız?"

Kural altı: Hocanın sözünü ikiletme.

"Elbette hocam. Hemen geliyorum."

Yanımdakilere dönüp, "İzninizle arkadaşlar," deyip müsaadelerini aldım ve hızla soyunma odasına gittim. Personel dolabımda katlı bir şekilde duruyordu doboklarım. Bembeyaz formaları giyip belime usulüne göre siyah kuşağımı bağladığımda sağ kenarından çatlamış boy aynasından kendimi gördüm. Ne yaparsanız yapın köklerinizi unutamıyor, yok sayamıyordunuz. Taekwondo ile başlamıştım yola ve bu doboklar bana ait olduğum yerde bulunduğum hissini veriyorlardı.

Oyalanmadan dışarı çıkıp tatamiye ayak bastım ve hocalarıma, bayrağıma selamımı verdikten sonra herkes kenara çekilip taekwondo oturuşuna geçti, Turgay hocaysa bir kenara çekilip kollarını birbirine bağdaştırdı. Benzeri...

CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin