Merhaba! Bu bölüm daha çok duygu ağırlıklı, aksiyondan uzağız. İyi okumalar çiçeklerim.
***
"Kardeşlik kan bağı değil gönül bağı ister."
***
Akropol Spor Kulübü, Şemikler, İZMİR
Dünya çok kalabalıktı.
Evren çok kalabalıktı.
Nasıl yalnız olabilirdik bunca kalabalığın arasında? Ya da nasıl yalnız olmuyorduk?
Yeryüzü, her gün, her dakika, her saniye yüzlerce, binlerce bebeğin ilk sesleriyle tekrar ve tekrar yenileniyor, gülüyor, doğuyordu. Her yeni doğanın sıcacık merhabası yine her saniye son nefesini verip aramızdan çekilmiş bir ruhun ölüm soğukluğunu siliyordu. Dünya her Allah'ın günü genel olarak kalabalıklaşırken kendi içlerinde apayrı olan başka dünyalar da aynı kaderi paylaşıyordu.
Bizim gibi.
Taekwondo da bilinen son resmi rakam dört yüz yetmiş sekiz bin altı yüzdü. Muay Thai da elli bin civarındaydı. Kickboksun yüz binlerde olduğu tahmin ediliyordu. Karma dövüş sanatlarında sekiz bin yüz otuz altı... Diğer dövüş sanatlarında da yüz binleri buluyordu rakamlar.
Ve bunlar sadece resmi olan rakamdı. Daha lisansı çıkmamış bir bu kadar daha insan vardı... Birbirini hiç tanımayan, belki hiç karşılaşmamış, aynı şehirde yaşamamış ama birbirini ikiz kardeşler gibi iyi anlayan, iyi tanıyan koskocaman bir aileydik biz. Dövüş sanatçısı olmanın bu yanı vardı. Biz rakiptik. Bizler yeri gelince can düşmanları gibi birbirimizin canına kast edercesine dövüşenlerdik. Biz öğrenciydik. Hocaydık.
Bunların ardında hepimiz yoldaştık. Aileydik.
"Ailenden birini görmek için bir rüzgara mı ihtiyaç duyarsın sen Gölge?"
Işık'ın sorduğu soruya gelen cevabında bir soru olması bir çift kömürü andıran siyahlıktaki gözlerinde kor ateşler yanmasına sebep olurken İkra'nın bakışlarında keskin hatlı kaşlarının ağırlığı altında şimşekler çakmıştı.
"Abla ne diyor bu kadın?"
Işık kardeşine kısaca gülümsedi.
"Anlatacağım İkra. Ama önce eski şampiyonun sorusuna yanıt vereyim izninle, hayır. Böyle bir ihtiyaç duymam ama uzak olunca ister istemez bir rüzgarın desteğine de gereksinim duyuyorsun haliyle."
Jülide, Işık'ın kardeşinin de kendisi gibi sivri dilli olduğunu anlamıştı. Geçen geceyi bilmediğini anladığı gibi.
"Buraya kadar geldiğine göre önemli olduğunu düşünüyorum. İçeri geçmek ister misin?"
Işık'ın tüm nazikliğiyle içeri buyur etmesini Jülide'de aynı nezaketle kabul etti.
"Olur tabii."
Jülide, Işık'ın kendisine gösterdiği masanın çevresindeki hasır sandalyelerden birine ilişti. Geçen saniyeler boyunca sessizlik daha boğucu bir hal alacaktı ve onun boğulmak gibi bir niyeti yoktu. Acilen duruma açıklık getirmeliydi. Işık'ın kulübe girerek getirdiği tepsiden Türk kahvesini alırken teşekkür etti ve geçen gece tabir yerindeyse ağzının ortasına çakan rakibinin misafirperver, güleç yüzlü tavırlarına karşılığını olgunluğuyla verdi.
"Afiyet olsun. Evet seni dinliyorum Jülide?"
"Siz tanışıyor musunuz?"
İkra'nın sorusuna aynı anda evet cevabını veren Jülide ve Işık diyaloglarına kaldığı yerlerden devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023
AcciónO son derece güçlü, yanına yaklaşırken iki kez düşünülmesi gereken, ne istediğini bilen bir kadın. Bilinen adı "Arslan." Jülide, hayata karşı tek başına ayakta durmayı başarmakla kalmayıp kitabını yazan kadınlardan. Kendi gibilerle çıktığı yolda yal...