"Çünkü güç, özgürlüktür."
~~~
Ayperi mimarlık 2.sınıfın ortak dersi olan gün kendi dersinin sabah 09:00'da başlayıp 11:00'e doğru bittiğine dua etti. Birkaç gündür karar aldığı gibi Jülide'yi uzaktan izliyordu. Yalın giyiminden, seçtiği renklerin koduna, yüz ifadesinden telefon görüşmelerine kadar en ufak ipucunu yakalamaya çalışmıştı. Bu sırada tek şekerli sütsüz kahveyi sevdiğini de öğrenmişti. Çoğunlukla sert kahveler içiyordu. Kendi dersi bitince koştura koştura Fatih'le birlikte onların dersine girdi. Resimden ziyade müzikle ilgili olsa da bilgi bilgidir diyerek mimari tasarım dersinde hocaya da kulak vermeye çalışıyordu. Jülide'yi rahatça görebileceği bir açıyla oturmuştu, kız ilgiyle dersi dinliyordu.
Deniz'i hafifçe dürttü omzundan.
"Blok ders değil mi?"
"Evet."
"Tamam. Sağ ol."
Bir ara hangi elini kullandığını gördü Jülide'nin. Sağlaktı. Eli kıpır kıpır bir şeyler yapmaya başlayınca hocadan tüm ilgisi koptu ve Jülide'ye verdi tüm odağını. Görebildiği kadarıyla net çizgileri olan Jülide'nin kulağı hocada defterinin not aldığı kısmının altına basit ama hoş görünen bir yüz çizdiğini gördü. Resme yeteneği olduğuna şaşırmazdı sonuçta sanatkarlık olan bir mesleğin bölümünü seçmişti. Fatih de oldum olası güzel resim çizerdi çünkü ama aradığı fırsat bu değildi. Daha ince bir detay lazımdı ona.
Ders arası verildiğinde defterlerini kapatıp sınıftan çıktı.
"Hadi, gelmiyor musun?"
Deniz'le Fatih'in dürtmesiyle kendine geldi Ayperi.
"Hı? Tamam geliyorum."
Sınıftan çıkmadan önce kapalı defterine bir anlık bakmak istese de vazgeçti. Görüp görebileceği her şeyi görmüştü herhalde. Kahve almaya çıktıklarında Jülide'nin bir köşeye çekildiği dikkatinden kaçmadı. Yüz ifadesi değişmiş, kaşları çatılmıştı. Mesaj gelmişti ama ne mesajı? Önemli bir şey olmalıydı. İç sesini dinleyecekti, aradığı fırsatın bu olduğunu söylüyordu ısrarla.
Derse girmeden önce Fatih'e yaklaşarak, "Sert kahve seviyor seninki," demeyi de ihmal etmedi. Fatih'in şaşkınlıkla dolan yüzünü öylece izleyip az önce oturduğu yerine sakince geçti Ayperi. Derse tekrar girmesine gerek kalmamıştı ama dinleyecekti, göze batmak istemiyordu.
Çıkışta kızı tuvalete kadar izledi.
"Adresi at."
Kulak kesildi sese Ayperi. Biriyle konuşuyordu Jülide.
"Tamam, geldi mesaj. Orada olacağım."
Evet iç sesi onu yanıltmamıştı. Tuvaletten sessizce çıktı ve bilgisayarını açtı. Yaptığının doğru olmadığının bilincindeydi ancak tedbir alarak hackerlık becerilerini bu sefer kullanacaktı.
***
"Anneciğim sadece izleyeceğiz, biliyorsun senden veya babamdan bir şey saklamayacağımı..."
Ayperi, Şirin Hanım'a bütün ikna ediciliğini kullanarak inat damarını kırmaya uğraşıyordu. Anasına bak kızını al derlerdi ya, Ayperi ve Şirin de bu tanıma fazlasıyla uyuyordu.
Ayperi başarılı bir psikoloji öğrencisi ve gelecek vaat eden bir psikolog adayıysa bunu annesinden aldığı genlere borçluydu. Çünkü Şirin Hanım doğal bir ikna etmek konusunda bir uzman olmasının yanı sıra tam bir külyutmazdı.
Kızının bir şeylerin peşinde koşturduğunu da biliyordu. Ama bu sefer içine hiç sinmemişti ve karşısında kocaman kocaman olmuş gözbebeklerinin etrafını saran tatlı bakışlı bal irisler de anneliğinin verdiği şefkat yanını güdüleyerek direncini zorluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023
ActionO son derece güçlü, yanına yaklaşırken iki kez düşünülmesi gereken, ne istediğini bilen bir kadın. Bilinen adı "Arslan." Jülide, hayata karşı tek başına ayakta durmayı başarmakla kalmayıp kitabını yazan kadınlardan. Kendi gibilerle çıktığı yolda yal...