38.PARÇA: KAYIP

129 7 0
                                    

Merhaba çiçeklerim... Çok uzun değil kısa da değil, size güzel bir bölümle geldim. Keyifli okumalar diliyorum. 

***

"Bir arslan kafese girse de hala arslandır."

***

İzmir Saat Kulesi, Konak, İZMİR

Suyun sesinde şifa vardır. Boşuna değildi eskilerin su ve müzik sesiyle hastalıklara deva olmaya çalışması... Üstüne oturduğum kayalara usulca çarpıp okşarcasına giden denizin mavi köpüklü dalgaları bana bunu tekrardan öğretmek ister gibi, açıkta kalan tenime sıçrayıp şırıldayarak uzaklaşıyor ve sonra tekrar geliyorlardı.

İzmirliler ve tüm kıyı şeridi insanları bilir. Suyun ayrı bir yeri vardır kültürü etkileyen, yaşayış biçimimizi şekillendiren, anlayışımıza kadar işleyen... Derin bir maviliğe bakarken özgürlüğü hissederiz. Deniz, dolayısıyla özgür ve uçsuz maviler bizi biz yapan her şeyi verir. Aynı zamanda dertlerimizi unutturur.

Bunu düşünürken birden o maviliklerin hayalinden uyanıp gerçeğe döndüm. Erken geldiğim için vapurdan indikten sonra dojoya yürümek yerine kayalara oturup denizi seyre dalmıştım ama saat geçip gitmişti. Anlaşılan deniz bize bulunduğumuz anı da unutturabiliyordu.

Sırtımı verdiğim kuleye göğsümü döndüm. Parlayan güneş insanın derisinden içeri süzülüp kış boyunca o özlediğimiz ılık hissi cömertçe hissettiriyordu. Cıvıldaşan insanlar, akıp giden zaman, güneşin ışıklarının kucakladığı sokaklar, denizin sesi ile İzmir her zamanki İzmir'di. Güzel ve nazenin.

Dojonun merdivenlerini tırmanırken içeriden neşeli sesler geliyordu. Turgay hocanın da kahkahasını patlattığını duyunca hepten merak etmiştim. Nitekim uzun da sürmemişti ne olup bittiğini öğrenmem çünkü kapıda durup ayakkabılarımı çıkarmaya çalışırken Lütfullah hoca beni görmüş, içeri girmemi bile beklemeden davudi sesini duymaya alışık olduğumuz tondan bir tık daha yükselterek, "Güzel haberi duydun mu Ayperi kızım?" diye sormuştu.

Hiçbir şeyden haberim yoktu.

"Ne haberi hocam?"

"Çıkart artık şu ayakkabılarını da gel içeri."

Sol ayağımdaki ayakkabıyı da topuğuna basıp çıkardıktan sonra tatamiye bastım. Diz çöküp ayakkabılarımı parmaklarıma taktım ve ayakkabı dolabımıza koydum. Ahenk gibi durgun karakterli bir kadının bile yüzünde gül bahçeleri açtıran ne olabilirdi ki?

"Merkez hakem kurulundan haber geldi."

Bu haber yüreğimi pıt pıt ettirmeye yetmişti bile. Yoksa?

Turgay hoca sohbete ani dalış yapıp güzel haberi muştulamıştı.

"Bülent Kıran isimli şahıs bugün itibarıyla il temsilciğinden men edilmiştir."

"Gerçekten mi?"

Kapıdan çocuklarının elinden tutup giren Züleyha abla sormuştu bunu. Bütün salon coşkuyla evet cevabını verirken Arya hırçın karakterini gizleyemeden, "Zaten herifin suratında meymenet yoktu! Jülide hocamız haklıymış."

Arya'nın söylediğinden sonra herkes bir anda sus pus kesilmişti. Kocaman salonun orta yerine bomba düşse bu kadar sessizleşebilirdi herkes.

Saat çok geçmişti.

"Jülide nerede Ayperi?"

Turgay hocanın sorusuna verecek cevabım yoktu ki. Sabah onu aradığımda telefon uzun uzun çalmış fakat açılmamıştı.

CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin