3.PARÇA: YABANCI

1.3K 56 6
                                    

"Merak hiç beklenmeyen şeyleri doğurur."

...

Ayperi otobüste oturacak yer bulamamış, yol boyunca insan doğasının verdiği ilkel refleksle çantasına sıkı sıkı sarılmıştı.

Korku, insan doğasının en güçlü ikinci ilkelliğidir. Bir kez esaretine düştükten sonra cesaretin özgürlüğüne zor ulaşırdınız.

Bir yandan da düşen kartviziti elinde evirip çeviriyor, hakkında yalnızca çocukların ona söylediği kadarını bildiği Jülide'nin bu işte ne yaptığını, nasıl birden çıkıp o kocaman herifleri dövdüğünü daha da içten olması gerekirse sanki kılını bile kıpırdatmamış gibi rahat rahat sırtını dönüp gidebildiğini çok merak ediyordu. Hiç zorlanmadan iki adamı nasıl dakikalar içinde benzetmişti ki? Ayağını nasıl açmıştı öyle?

Onu psikolojiye iten de bu olmuştu zaten, bilinçaltına ve insanın sakladıklarına karşı duyduğu bitmez tükenmez merakı.

İlkokul, ortaokul, lise demeden her birinde ayrı ayrı başarılı olmuştu. İlkokuldan ve liseden okul birincisi olarak mezun olmuş, ortaokulda okullar arası bilgi yarışmasına ismi ilk yazılan ve okulunu birinci yapan öğretmenlerin gözbebeği, öğrencilerin genelinin çok da hoşlanmadığı, inek lakaplı kızdı o. Fatih haricinde doğru düzgün arkadaşı yoktu o sıralar. Kızlar kendisini pek sevmezdi ama lisedeyken kimse başarısına takılmadığı için, güzelliklerine ve dış görünüşlerine kafayı yorduklarının yarısı kadar herhangi bir başarı idealleri olmadıklarından biraz rahat eder gibi olmuştu. Fatih'in bu sıralar en yakın arkadaşı olması işini pek kolaylaştırmasa da insanların istedikleri için yüz değiştirme kapasitelerini açıkça görmüştü. Yalakalıktan nefret ettiği dönemdi lise dönemi.

Derslerini çalışmaktan sıkılmayışı ve birbiri ardına kovaladığı başarıları onu üniversite sınavında da ilk iki bin beş yüz içine sokmuş; tıp, hukuk, adalet, mühendislik, işletme demeden yüksek puanlı ve yüksek sıralamalı bütün bölümleri rahatça tutturabileceği bir çıtayı elde etmesini sağlamıştı.

Tercihini psikolojiden yana kullanmış, bölüme birinci olarak girmişti. Keskin zekası, müthiş gözlem yeteneği, çalışkanlığı, araştırmacı yapısı içini gıdıklayan insanın ve bütün canlıların gerçek yüzleri, düşünceleri, gizlediklerinin merakıyla birleşince başarısı üniversitede de devam etmişti.

Jülide gibi insanlar da bu merakı hatır hatır kaşıyordu. İçindeki merak damarının aklına biriken ve saniyelerle birlikte kanser hücresi gibi sürekli çoğalan soru işaretleriyle birlikte kabardıkça kabardığını hissetti. Bu his dayanılmazdı Ayperi için. Kendini nasıl eve attığını bilmiyordu. Annesinin ve babasının hal hatır sorularına doğru düzgün cevap dahi verememiş, üstünden başından bir çırpıda kurtularak doğruca odasına seğirtmişti.

Birkaç saat sonra kızlarının yemeğe gelmemesi üzerine Şirin hanım tepsiye yemeği koyup Ayperi'sinin odasına bırakmaya gitmiş , kızının masa başında oturmuş hindi gibi düşünür halde görünce de sormuştu. Sofrayı ekecek bir kız değildi Ayperi, muhakkak gelirdi.

"Kızım iyi misin?"

Ayperi sadece kendisinin görebildiği soru işaretlerinin kanatlarının Şirin Hanım'ın sesiyle kırılıp aklını bulunduğu ana ittiğini hissetti. Karnının guruldadığını da o an fark etti, epeyi acıkmıştı. Kafasının çalışma hızıyla bayağı enerji yakmıştı anlaşılan, düşünerek kilo verilebiliyor olsaydı Ayperi bir deri bir kemikti zaten.

Cevabı düz olmuştu.

"İyiyim."

Şirin Hanım kızını iyi tanırdı. Onun aklına bir şey takıldı mı yaramaz bir çocuğun söz dinlemezliği ve bir tamircinin kurcalama merakıyla iyice ıncık cıncık araştırmadan, sonuca ulaşmadan durmayacağını biliyordu.

CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin