"Üstünü örttüğünüz şeyler vardır, örtmeye zorunda olduğunuz şeyler..."
-
Yaşadığınız hiçbir şey boşuna değildir.
Anneannem insanların dünyaya gelmeden hemen önce bir şeyleri seçtiğine inanırdı. Önümüze konan senaryolardan birini ruhumuz seçermiş... Saygısızlık olmaması için bu dediğine hiçbir tepki vermezdim ama bana sorarsanız bunun gerçek olması için birçoğumuzun ruhunun sadist eğilimli yaradılışa sahip olduğunu var saymalıydık.
Saçma değildi belki ama mantıklı da değildi. Kim en yakınım dediği kişiden kazık yemeyi, senelerce dost bildiği kardeş saydığı insanın sevgili bulunca kendisine tekmeyi basmasını, istemediği biriyle evlenip onun zulmüne katlanmayı, yıllarca emek verdiği hayali gerçekleşince bazı kıçı kalkık kalburüstü kişiler tarafından ezilip horlanmayı kabul ederdi ki?
Hayat dediğimiz şey tam olarak burada başlıyordu işte. Bir şeyleri önceden kabul ettiniz veya etmediniz, karşınıza çıkan her şey size bir şeyler katar. Büyür, olgunlaşır, dünyaya adapte olursunuz. Adı ne olursa olsun tecrübe olduğu gerçeği değişmiyordu tıpkı doğup yaşadığımızı inkar edemediğimiz gibi...
Bütün hafta o kadar çok yorulmuştum ki toplamda kaç saat uyuduğumu bilmiyordum. Hesap yapmaya kalkarsam 24 saati zor bulacaktı, emindim. Züleyha'yı sürekli kontrol edemeyeceğimi farkındaydım ve karakol işlemleri az olan gece uykularımı, alıştığım hayat rutinini alaşağı etmişti. Birilerine emanet etmem gerekiyordu ve çok şükür Züleyha'yla üç küçük masum çocuğu kime emanet etmem gerektiğini çok iyi biliyordum.
Kontratsız olarak çalıştığım, ders başına ücret aldığım neredeyse altı tane spor kulübü vardı ancak kontratlı olduğum sadece bir dojo vardı. Ateşmenler Fighters benim için hepsinden, tüm dojolardan daha üstün ve daha özeldi. Sahibi Türkiye'ye taekwondoyu ilk getiren ve tanıtanlardan biri, ilk hocam Lütfullah hocanın gözde öğrencilerinden olan Turgay hoca aradığım adresin bizzat kendisiydi. Bu ihtiyar kurtla ailevi bağlar sayesinde tanışmıştım yıllar önce ve şans eseri İzmir'e geri döndüğünde bir maçta karşılaşmıştık. Lütfullah hocanın yanına uğramayı ihmal etmezdi, benimle bir iki kez özel antrenman yaptıktan hemen sonra teklifini sunmuştu. Yeni dojosunu açma eşiğindeydi o sıralar.
"Benimle çalışır mısın?"
Nasıl hayır diyebilirdim ki? Aşağı yukarı elli yıldır bu işi yapan, bu işe gönül vermiş, kişilik olarak muhteşem, yenilmez kardeşlerin küçüğünden bahsediyorduk. Büyük bir onurdu. Yanında antrenör olarak çalıştığım her dakika birbirimiz hakkında daha çok şey öğrenmiştik ve onu bir süre sonra ben çok küçükken vefat eden babam yerine koymaya başlamıştım. Söylemese de kızı yerine koyduğunu hissedebiliyordum bazen.
Aradığım gün o davudi sesiyle olan biteni sabırla dinlemişti.
Hiçbir şeyi saklamadan anlatmıştım, bu olaydaki sütten çıkmış ak kaşık olan kişinin ben olmadığımı gayet farkındaydım. Haksızı yenmek için bile haksızlık yapmak zorunda olduğumuz bir dünyada tek masumlar çocuklardı bana kalırsa. Züleyha ise bu korku hikayesinin tek masumuydu. Gayet sakince dinlemiş en sonunda sustuğumda ise kafamda aldığı yüz şeklini bile tahmin edebilmiştim.
Ses tonlarından insanları anlayacak kadar tanıyorsanız büyük bir aşama kaydetmişsinizdir demektir.
"Neden hiç şaşırmıyorum acaba Jülide? Sen gerçekten arslansın kızım, yırtıcı yanına denk gelmemek lazım," diyerek patlatmıştı kahkahayı. Lütfullah hocadansa Turgay hocanın yerinin ayrı olma sebeplerinden biri de buydu. İhtiyar kurt gülüyorsa beklediğim yanıt olumlu olacaktı demekti. Hemen ciddileşerek, "Benden tam olarak ne istiyorsun?" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023
AksiO son derece güçlü, yanına yaklaşırken iki kez düşünülmesi gereken, ne istediğini bilen bir kadın. Bilinen adı "Arslan." Jülide, hayata karşı tek başına ayakta durmayı başarmakla kalmayıp kitabını yazan kadınlardan. Kendi gibilerle çıktığı yolda yal...