Geç olsun güç olmasın diyerek bölümü açıyorum. Bu yazarınız tatil moduna girdi her şeyi yaya yaya yapıyor yahu -ki beni tanıyan tanır hiç de öyle amaaaan sonra yaparımcı bir tip değilim sabırsız ve aceleci olduğum bile söylenebilir- Allah'tan gece fazlasıyla aktif olduğumdan zevkle yazacak vaktim ve tam mesai çalışan ilham perilerim var.
Sizi aşağı okuyla uğurluyor, keyifli okumalar diliyorum çiçeklerim.
-
"Kara kuşak hiç pes etmeyen beyaz kuşaktır. Pes edersen kaybedersin."
-
Karşıyaka, Çamlık, İZMİR
Serin bir rüzgar, çapkın bir eda ile genç kadının fermuarının bir kısmı açık olan kalın, gri sweatinden içeriye doğru süzülmüştü. Ortalık daha karanlık sayılırdı fakat Jülide karanlığa alışık olduğundan umursamadı tıpkı serin rüzgarın bedenini okşaması gibi. Sabahın altı buçuğunda bindiği dolmuş bile buzhaneden halliceydi. Toplu taşıma araçlarının binen insanların nefesleriyle ısınması gerekiyordu oysa, değil mi? İnsanların nefesi bile buz gibiydi. İçi üşüyen, donan, buz tutan bir avuç insan yığını...
Köşedeki kaldırımda indiği için okullarına yetişme telaşı içindeki öğrenciler ve dükkanlarını erkenden açan esnaflarla çeşitli yerleri kendi alanları ilan etmiş köpeklerin haricinde kimsecikler yoktu sokakta. Tek tük geçen şahsi arabalar ve arkalarından atlı koşturuyormuşçasına normalden daha hızlı giden dolmuşları saymazsa yani.
Kısa boylu, zayıfça bir kız, "Hah! Sen de alma, bütün dolmuşların canı cehenneme!" demişti. Saçlarını ve kulaklarını bütünüyle örten bol örgü beresinin ve ağzına yüzüne öylece bırakılmış gibi duran bol atkısı sinirli sesini yutamamıştı.
Jülide sıkkın bir halde nefesini dışa verip karbondioksitin buhar oluşunu izledi. Yüzünü seçemediği kız haklıydı, sabah sabah insanları kanser etmeyi görev biliyordu galiba şu dolmuş şoförleri. İnsanlara yardımcı olmaları gerekmiyor muydu bunların? Şans eseri binebiliyorsanız veya çirkefleşiyorsanız biniyordunuz.
Yeni kepenklerini açan köşedeki küçük bakkalın ilk müşterisi olan Jülide, suyunu alıp beklemeye başladı. Neyse ki yolda fazla araba yoktu ve karşıya çabuk geçebilmişti. Çamlık, Karşıyaka sınırları içerisindeki birçok sporcunun tercih ettiği bir çalışma noktasıydı. Belediye güzel bakıyordu buralara, yaprak dökmeyen ağaçların yeşil saçlar gibi gözüken gür görüntüsünün altındaki çıplak toprakta çalışmak gibi bir imkan da vardı, koşu parkurunda tur atıp spor aletlerinin olduğu yerde çalışma imkanı da... Yaz-kış demeden pek çok sporcu buraya uğrardı, yazın daha hareketli haline alışık olduğundan dolayı koskoca yer Jülide'nin gözüne terk edilmiş bir ev gibi gözükmüştü.
Kolundan ayırmadığı saatini kontrol etti.
06:40
O gün kalabalık denebilecek bir grubu özel olarak çalıştıracaktı. Ayperi'nin başı çektiği özel çalışma grubunda Züleyha, Arya, Ahenk, Behram,Baran ve Boran'ın oluşturduğu altı kişilik grupta bir de yeni bir misafiri olacaktı.
Kendisine numarasını verdiğinde bunun olacağını düşünmemişti bile.
Nitekim ilk önce O'nun sesini duymuştu.
"Jülide!"
*
Arkamı döndüğümde açık kumral saçların onu ilk gördüğüm zamanki gibi tepeden sımsıkı toplandığını ve hoş yüz hatlarını ortada bıraktığı dikkatimi çekmişti. İlk önce Ayperi'yi bekliyordum, bu zamana kadar saat kaç olursa olsun hiçbir antrenmana geç kalmamış hatta genelinde erkenden gelip kafamı ütülemek için artı dakikalar kazanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023
ActionO son derece güçlü, yanına yaklaşırken iki kez düşünülmesi gereken, ne istediğini bilen bir kadın. Bilinen adı "Arslan." Jülide, hayata karşı tek başına ayakta durmayı başarmakla kalmayıp kitabını yazan kadınlardan. Kendi gibilerle çıktığı yolda yal...