30.PARÇA: KÜKREYİŞ

196 6 0
                                    

Keyifli okumalar güzel çiçeklerim. Hepimizin bir kükreme anı vardır, kükremeyi bekleyen ya da içindeki potansiyeli arayan her çiçeğime bu bölüm armağanımdır. Gözlerinizden öperim...

***

"Kulağa fısıldanan ateşli bir inanç ve tek bir bakış son noktayı koyacak güce sahipti."

***

Birinci Kafes, Kadifekale, İZMİR

Dört duvarın içinde bilmem kaçıncı voltasını attıktan sonra durmuş, oracıkta çökmüştü bir köşeye genç kız. Çıplak sırtına değen buz gibi duvarlar ona içinde bulunduğu gerçeği acı acı hatırlatırcasına ürpertmişti ince tenini. Üşüdüğünü hissetti, güya bahar gelmişti. En sevdiği mevsimdi. Adını ona bahşeden mevsime birkaç gün, doğum gününe ise iki hafta kalmışken sıkışıp kaldığı oda kalbine baskı yapmaya başlamıştı.

Elleri titriyordu Nisan'ın.

Sırtını soğuk duvardan uzaklaştırırken dizlerini de göğsüne doğru çekip kendini korumak istercesine küçüldü. Kalp ağrısı sol tarafında ciddi ciddi hissedilecek boyuta gelmişti. Sporcu sütyeni ve dizlerine kadar inen rahat taytın haricinde kalan teni çıplaktı. Buz gibi su atıyordu vücudu. Işık'ın birkaç gün önce korksan iyi olur demesinin sebebini daha iyi anlıyordu.

Panik atak krizinin geliş adımlarını ensesinde hissetti.

Ne işi vardı onun burada?

Burada olmamalıydı. Asla tasvip etmediği yasa dışı dövüşlerin içerisinde onun ne işi vardı?

"Hayır, hayır hayır! Bunu yapmayacağım."

Ablam dediği, büyük saygı duyduğu biricik hocası, yoldaşı minik pandası ise sanki tüm bunları hiç dememiş, ayak diretmiyormuş gibi bileğinden tutup çekivermişti onu bu lanet binaya.

"Yapacaksın Nisan."

Ne olup ne bittiğini anlamadan kendini odada bulmuştu.

Üzerine uğurlu bandajlarını fırlatırken ne düşünmüştü acaba Işık? İnsanları diğer insanların birbirini anladığından daha çok anlayan, bir bakışta karakterlerini analiz etmesiyle içten içe gurur duyan Nisan o an bu vasfının ondan tasını tarağını toplayıp arkasına bakmadan gittiğini duyumsamıştı. En küçük ifadesine kadar tanıdığı bu yüzü o an tanıyamıyor, okuyamıyordu.

"Ben yaptıysam sen de yaparsın. Yapmak zorundasın. Kaldı ki zaten yaptın ama bu sefer onun kurallarıyla yapacaksın."

Ayağa kalktı.

Yapayalnız olmaktan o an nefret etti. Ne cehenneme kaybolmuştu Işık? Her zaman yalnızlığı sevmiş, onu sorgusuz sualsiz kucaklamıştı ama bulunduğu durumda içini daraltmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu.

Kapının kolunu indirip dışarı çıkarken hiç düşünmedi. Yapamazdı.

"Nereye?"

Saçları kadar kuzguni, belirgin kaşlar kalkıvermişti. Sol kaşın kalktığını gördü. Rakiplerine de böyle bakardı Işık, yüzü taş duvar kesilir fakat o sol kaş kaşın yukarıya kıvrılışı her şeyi anlatırdı. O sert ve soğuk bakışların altına asla yakışmayacak fakat Işık'ın çocuksuluğunu olduğu gibi yansıtan, alt metninde de rakibiyle dalga geçtiği yazan muzip dil çıkarışı bir başka konuydu.

"Yapamam."

"Yaparsın."

Sesi çelik kadar soğuk ve ürperticiydi Işık'ın.

"Ben gidiyorum. Burası cehennemin tam olarak ortası. Yasa dışı bir dövüşte canım pahasına dövüşmeyeceğim! Anlıyor musun, bunu yapmayacağım!"

CEHENNEM ÇİÇEĞİ |Tamamlandı| #Wattys2023Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin