Bölüm 21 (Sezon Finali)

114 14 4
                                    

Medyaya youtube linki koydum. Ancak bazılarınız göremeyebilir diye linki buraya da koyacağım. İyi dinlemeler, iyi okumalar.

https://www.youtube.com/watch?v=d8ekz_CSBVg

...

Bill hala kanepede uyuyorken Ellie çoktan kalkıp kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Dale de Ellie'den 10-15 dakika sonra kalkmıştı. İkisi de Bill'i kaldırmak için büyük bir çaba sarf etseler de Bill saatlerce uyumaya kararlıydı. 

İkisi birlikte yemeklerini yeyip sohbet ettiler, Dale'in sempatisi onu babası gibi görmesine yol açıyordu. Bu bir açıdan iyiydi aslında. Hiç kimsesi yok, ama aileden biri gibi olan iki insana sahip. Tüm ailesini kaybettiği için şanssız, ama bu tarz insanlara sahip olduğu için şanslıydı. 

Sohbetin ortasında Ellie konuyu değiştirerek "Nereden geldin bilmiyorum ama..." dedi. "İyi ki sen ve Bill varsınız, ikiniz de. Yani nasıl desem... Seni babam gibi görüyorum. Bill'i de abim gibi, ama bunun nedeni çok açıkça görülüyor zaten değil mi? Sonuçta çok kaybı olan insan ya umudunu kaybeder ya da tutunabildiği ilk dala tutunur ve orayı kendi dünyası olarak görür."

"Ellie, evlat." diye söze girdi Dale. "Böyle düşünmen tamamıyla normal. Ama bak, bunda hiçbir yanlış yok tamam mı? Meraklanma, biz sen kendini idare edebilecek kadar büyüyünceye dek sana göz kulak olacağız."

Ellie bir tebessümle gülümsedi, ardından "Bir abi, bir baba, keşke..." dedi ve biraz duraksadı. "Keşke annem gibi görebileceğim gibi biri de olsaydı. İyi olurdu bu."

"Pekala kapatalım bu konuyu." dedi Dale. "Sana getirdiğim şu gitarı biliyorsun değil mi? Ben pek bir profesyonel sayılmasam da birkaç şey biliyorum. Belki sana bir iki numara öğretirim ha ne dersin?"

"Harika olur!" dedi Ellie. "Bekle, çatı katına gitmem gerek gitarı oraya koymuştum. Birkaç kez çalmayı denedim ve vazgeçtim. O da kullanılmayan eşyalardan biri olunca... Her neyse. Hemen geliyorum."

Çatı katına doğru yöneldi heyecanlı bir şekilde, bu onun bir bakıma hayali sayılırdı. Bu yüzden heyecanlıydı.

En sonunda merdivenleri de gerisinde bırakıp çatı katına vardı. "Gitarı nereye koymuşt... Hah! Komidinin yanında." dedi kendi kendine.

Komidinin yanına geldi. Gitarı eline aldı ve "Vakit geldi." dedi gülümseyerek. Ardından komidinin üstünde duran garip paketlere baktı. "Bunlar ne olabilir ki acaba?" diye sordu meraklı bir ifadeyle. 

Onlara dokunmadı bile, sadece gitarını alıp aşağıya indi. Kanepeye oturdu heyecanla. Dale akort ayarlarını yaparken biraz fazla ses çıkartmış ve Bill'i uyandırmıştı. 

"Hiç rahat bir uyku çekemeyeceğim değil mi?" dedi sinirli bir ifadeyle.

Ellie birden aklına gelmiş gibi "Dale, Bill... Hazır ikinizi de burada bulmuşken bir şey sormak istiyorum." dedi. Bir an ikisi (Dale ve Bill) göz göze geldiler.

"Şu çatı katındaki paketlerin içinde ne var?" diye sordu. "Sayamadım ama aşağı yukarı on tane falan olmalı."

Dale yine beynini hızlı kullanıp bir yalan uydurmayı becermişti. "Ne yani insanın hiç mi gizli bir şey yapmaya hakkı yok?" dedi alaycı bir ifadeyle. "Ah, siz ikinizin bilememesi gerekiyordu ama her neyse... Arada bir rahatlamak için ot içtiğim oluyor. Ve bulmamanız için de oraya koydum. 

"Pek de zararlı bir şey değil aslında." dedi Bill, ardından iğneleyici bir tonla konuşmaya devam etti. "Tabi yeşil olanı bizim için her zaman daha iyisi olmuştur değil mi?"

Ellie pek bir şey anlayamamıştı, ama boşvermişti. Bill ve Dale de rahat bir nefes almıştı. İkisinin de beyni hızlı çalışıyordu. 

...

Yine akşam 22 sularında Bill evden çıkıp aynı üniversitenin önüne gelmiş, birçok satış yapmıştı. Para giderek artmaya başlıyordu artık. Bir saat bile sürmeden yedi tane onluk paket satabilmişti. 

Bir araba yaklaştı. Eliyle Bill'e gelmesini işaret etti. 

"Evlat, bana bir tane onluk paketten versene." dedi ona bakmadan. Bir dedektif şapkası tarzı bir şey giyiyordu, Bill de tam olarak çözememişti.

"Bir paket beyaz tavşan, değil mi?" diye sordu. 

"B... Beyaz tavşan da ne?" dedi adam şaşkın bir ifadeyle.

"Pekala Marty, eğer bu senin veya babanın oyunlarından biriyse..."

"Onun adı Marty mi?" diye hızlıca sordu.

Bill daha "Ne?" demeye fırsat bile bulamadan dedektif görünümlü adam onun eline bir kelepçe bağlamıştı. Ardından silahını çıkartıp "Sorularıma hızlıca yanıt ver." dedi. 

Ama bir şey unutuyordu. Bill daha o soru sormasına fırsat vermeden "Tek elimi kelepçelemek? Planın bu mu dahi herif?" diye sordu alaycı bir ifadeyle. Ardından sol elini beline götürerek hızlıca silahını çekti. "Kelepçeyi çöz. dedi.

Bill genellikle adrenalin dolu zamanlarda hızlı düşünürdü. Ama bazen mantıksız davranışları da olurdu. Silah adama çok yakındı. Adam tereddüt bile etmeden silahın ucundan tutup kendine doğru çekti ve arabanın arkasına fırlattı. Tekrardan kendi silahını doğrulttu. 

"Şah-Mat, dahi velet." dedi alaycı bir gülümsemeyle. "Şimdi soruları sormaya başlayacağım, sen de yanıtlayacaksın. Anlaştık mı?"

...

Bu hikayede de sezon finaline girdik. Şimdiden okuyan, yorum veya oy atan ve arkadaşlarına hikayelerimden bahseden herkese teşekkür ederim. Hikayeyi uzun bir süre önce bitirdim ancak sezon finali ismine uygun olsun diye yeni bölümü hemen koymayacağım. Birkaç gün bekleme durumunuz olabilir. Teşekkürler tekrardan hepinize... ^^ 

 

Benim İçin Gülümse (Smile For Me)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin