Bölüm 1

1.8K 38 19
                                    

Okuyanlardan yorum yapmasını, hikayemi sevenlerin de hikayemi arkadaşlarına bahsetmesini rica ediyorum. Ne kadar okuyucu o kadar iyi, aynı zamanda ne kadar eleştiri o kadar iyi gelişme. Ve eğer yazış tarzımı, anlatımımı ve kurgularımı sevidyseniz yazdığım diğer hikayelerime de bakmanızı isterim. Onlara da yorum yapmayı unutmayın. Teşekkürler... ^^

...


"Senden de, babamdan da, bu evden de nefret ediyorum!" diye bağırıyordu Bill bavulunu toplarken. Annesi her ne kadar "Bill, ne yapıyorsun sen?" diye sorsa da bir yanıt vermeye tenezzül etmedi. Sadece çantasını toplamaya devam etti. 
Senenin başından beri para biriktiriyordu. Tüm bozukluklarını kavanozların içine koyuyordu. Ve üç-dört kavanozun hepsini dolmuştu neredeyse. İçinde ne kadar para olduğunu umursamadan çantasının içine attı. İki-üç parça da giysi koyarak çantasını kapattı. Yatağının köşesine oturarak biraz soluklandı ve rahatlamaya çalıştı. Ardından annesi geldi. Yanına oturdu.
"Neden böyle yapıyorsun?" diye sordu ağlamaklı bir ses tonuyla. "Baban senin için en iyisini düşünüyor bunu biliyorsun, Bill. Neden böyle davranıyorsun? O sadece..."
"O sadece bana eziyet etmeye çalışyıyor hepsi bu!" diye bağırarak çantasını eline aldı ve ayağa kalkıp odasından çıktı. Merdivenleri hızla inerek kapıya yöneldi, tam kapının yanındayken durdu. "Belki dönerim." dedi. "Döneceğimi sanmıyorum. Ki eğer geri dönersem bile bu uzun bir zaman alacak."
Kapıyı çarparak çıktı. Annesi ise onu durdurmak için hiçbir şey yapamamıştı. O çıkıp gittikten sonra sağ eliyle duvardan destek alarak ayakta durmaya çalıştı. Ama beceremedi bunu, göz yaşlarına da hakim olamıyordu ayrıca. Onu durduramazdı, ayrıca babasına ne diyebilirdi ki? 'Bill kaçtı, elimden bir şey gelmezdi. Durduramadım onu.' diyemezdi herhalde.
Bill 17 yaşında, dağınık saçlı, yeşil gözlü ve garip görünüşlü bir gençti. Evden kaçmasında iki etken vardı: Birincisi, ailesinin ona sürekli baskı yapmasından artık usanmış olmasıydı. İkincisi ise, lisede başarısız bir dönem geçirdiği için ailesinin onu yazın bir işe vermek istemesiydi, hatta bu konuda onu zorladıkları zaman iyice tepesinin tası atmıştı. Annesi, babasının bu kararını Bill'e söylediğinde Bill iyice çıldırmıştı. Ve en sonunda evden kaçmaya karar vermişti. Peki nereye gidecekti ki?
Yürümeye devam etti. Yaklaşık 10-15 dakika civarı yürüdükten sonra bir sokak arasına girdi ve orada bir süre beklemeye karar verdi. Annesinin çıkıp onu arama ihtimali her ne kadar düşük olsa da bunu yapmak istemişti. Bir polise rastlayabilirdi. 
Tam o sırada telefonunun titrediğini hissetti. Elini cebine attı ve üfleye püfleye "Anne sen mi arıyorsun yine?" diye telefonun ekranına baktı. Ama hayır, arayan Ellie'ydi. Ellie, onun hayatında karşılaştığı ve karşılaşabileceği en iyi dostuydu. Evet, sadece bir dost. Ama sıradan bir dostluk değildi bu. Birbirine sıkı sıkıya bağlı dostlardı.
"Alo, Ellie?" diye açtı telefonu. 
Ellie'nin sesi biraz ağlamaklı geliyordu. "Anlatmam gereken şeyler var." dedi en sonunda ağlamayı keserek. "Her zamanki yeri biliyorsun, oraya gelebilir misin? Seni bekliyor olacağım. Lütfen gel, bu çok önemli..."
"Peki, Ellie. Lütfen sakin ol." dedi Bill Ellie'yi rahatlatmaya çalışarak. "Bana, neler olduğunu orada anlatırsın. Ama en azından şimdilik ağlamayı kesmelisin. Lütfen?" Ellie hala ağlıyordu. "Ellie? 'Benim için gülümse' lafına ne oldu?"
Ellie, her ne kadar Bill fark etmese de istemsizce gülümsemişti. "Peki, senin için gülümsüyorum." dedi. Sesi biraz daha iyi geliyordu. 
"Beni orada bekle. Elimden geldiğince acele edip orada olmaya çalışacağım." dedi ve telefonu kapatarak ayağa kalktı. Sokak arasından başını çıkartıp herhangi bir polis, veya annesi var mı diye baktı. Etrafta tanıdığı kimse yoktu. Çantasını sokak arasında duran bir çöpün içine sakladı. Çünkü Ellie'ye elinden geldiğince çabuk orada olacağına dair söz vermişti. Çanta onu yavaşlatırdı. Bir kez daha başını uzatıp kimse var mı diye baktıktan sonra sokak arasından çıkıp hızla koşmaya başladı.

Benim İçin Gülümse (Smile For Me)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin