Eylem MERCIER; Hayır Yapma
Fethi'den Anlatım
"Konuş lan şerefsiz. O gece sen de vardın işin içinde. Konuş lan piç." Diyerek sandalyenin üstündeki eli kolu bağlı adama bir yumruk daha attım. Elime bulaşan kanı diğer elimle yere sıyırdım. "Ben...ben o gece oradaydım evet ama kimin yaptığını görmedim. Sadece adam kız kardeşiyle konuşuyordu." Elimle boğazına yapıştım. "Konuş lan. Adı ne kızın. Adı ne?" Diyerek belimde ki silahla çıkarıp koluna ateşledim. "Eylem...Eylem Mercier. Yurt dışında yaşıyor." Söylediklerinin ardından elimde ki silahı kafasına dayayıp ateşledim.
"Ahmet, kızı araştır. Adı Eylem Mercier." Diyerek rahatca sandalyeye oturup yaslandım. "Abi, araştırayım araştırmasına da kız yurt dışında dedi adam." "Dediğimi yap. Sorgulama." Ahmet hızlı adımlarla odadan çıkmasıyla bende kanlanmış olan gömleğimi üzerimden çıkardım. Masamın üstünde ki babamla olan fotoğrafı elime aldım. O zamanlar ne kadar da mutluyduk. Hiçbir şeyden haberim yoktu. Elimi babamın olduğu yere koyup fotoğrafı okşadım. "Çok az kaldı. İntikamını alıcam baba. Senden sonra içimde ki sevgi yerini kine ve nefrete bıraktı. Bende o kızı geberticem... Eylem MERCIER nerede olursan ol kendi ellerimle öldüreceğim seni. Acı çeke çeke geberticem. İlk baş sana sahil olucam sonra gebertip bir çöp kutusuna atıcam." Kendimle konuşmayı bırakıp elimde ki fotoğrafı yerine bırakıp üstüme başka bir gömlek geçirdim.
Akşamın geç saatlerine kadar babamın mimar şirketin çalıştıktan sonra biraz hava almak için dışarı çıktım. Cebimden bir sigara çıkarıp yaktım. İçime derin bir nefes aldım. "Yardım edin, inşaat. Yardım edin." Kulaklarıma çok derinlerden gelen yardım çığlıklarıyla elimde ki sigarayı söndürüp gelen sese doğru koşmaya başladım. Şirketin arka caddesi ıssız ve karanlıktı.
"Yardım edin lütfen." Tam ileride bir kıza üç erkek taciz ediyordu. Hızla yanlarına gittim. "Bırakın lan kızı." İçlerinden biri bana bakıp piç bir şekilde sırıttı. "Biz tadına bir bakalım sana sonra veririz." Diyerek kızın üzerinde ki t-sirtü yırttı. "Bunu siz istediniz." Deyip t-sirtü yırtan serserinin yakasını tutup gözünün üzerine bir yumruk attım. "Lan orospu çocuğu nerden çıktın." Diyerek arkamdan diğer ikisi vurunca onlara dönüp ayaklarına tekmeyi bastım. İkisi yere düşerken üstlerine atlayıp ikisininde yüzü dağıttım. "Dikkat et. Arkanda." Kızın sözleriyle arkama baktığımda ilk yumruğu attığım serseri elinde ki bıçağı bana doğrulttu. "Bıçak ha." Diyerek elinde ki bıçağa doğru yöneleceğim sırada bıçağı boşluğuma geçirdi. Canımın acısı ile adamı bir yumrukta yere serdim. Üstüne çıkıp boğazına yapıştım. Ellerimle sıkmaya başladım. "Şerefsiz." Diyerek bir yumruk daha basıp üstünden kalktım.
"Gel benimle." Kızın elinden tutup sürüklemeye başladım. "Bırak...Elimi acıtıyorsun." Bağırarak söyledikleriyle arkamı döndüğümde siyah iç çamaşırı ile karşılaşmıştım. Gözlerimle üzerini bakarken sahte bir öksürükle bakmamı engelledi. "Bana bakmayı kes. Yaran nasıl?" Diyerek elin yaraya getirmesiyle elini tuttum. "Tehlikeli sulardasın." Diyerek üzerimde ki siyah gömleği çıkarıp omuzlarına koydum. "Üstün çıplak mı dolaşacaksın?" Şaşkın gözleriyle bana bakan kızı aldırmadan tekrar elinden tutup şirketin yoluna kadar sürükledim.
"Neresi burası ya?" Kızı şirketin kapısından içeri sokup odama çıkardım. Odanın ışıklarını açıp kendimi deri koltuğa attım. "Sana bir soru sordum neredeyiz biz ve sen kimsin?" "Çok soru soruyorsun." Yattığım deri koltuktan kalkıp dolabın içinden pamuk ve tendürdiyot çıkardım. Tendürdiyottan birkaç damla pamuğa damlatıp yaranın üzerine temizlemeye başladım. "Dur sen, ben yaparım." Kız elimde ki pamuğu alıp yaranın etrafına gezindirmeye başladı. "Canın yanıyor mu?" Diyerek üflemeye başladı. "Hayır." Pamuğu yaraya bastırmasıyla ağzımdan küçük bir inilti çıkmıştı. Kızın elinden tutup yere yatırdım. Gözlerini gözlerime sabitledim. Küçük açık kahve gözlerinin altı kızarmıştı. Muhtelemen gelmeden ağlamıştı. "Deneme bunu bir daha." Kızın üstünden kalkacağım sırada kapı açıldı.
"Abi...pardon ben çıkayım. Sonra gelirim." Ahmet bizi tamamen yanlış anlamıştı. "Sen, beni burada bekle. Gelicem." Diyerek kızın üstünden kalkıp odadan çıktım. Kapının dışında elinde küçük bir dosyayla beni bekleyen Ahmet endişeli gözlerini bana dikti. "Abi...özür dilerim. Bilmiyordum." Elinde ki dosyayı bana uzattı. "Kızı araştırdım. Hepsi bu dosya da." Elime bıraktığı dosyayı açtım. Dosyanın içinden çıkan fotoğrafı elime aldım. Fotoğrafa biraz daha bakmamla içeride kurtardığım kızın çıkmasına sinirlenmiştim. "Bu kızın olduğundan emin misin? Ahmet." "Evet abi eminim içinde birkaç fotoğraf daha var." Elimi tekrar dosyaya daldırıp birkaç fotoğrafına baktım. O'ydu işte. Canını kurtardığım kızdı. Ölümünün benim elimden olması gereken kızı hem tecavüzden hem de ölümden kurtarmıştım. Belki de benim elimden olması için yaşamalıydı. "Abi ben gideyim. Sen de misafirin ile ilgilen." Ahmet yanımdan ayrılırken kafamı dosyaya gömdüm. "Eylem MERCIER. 27 yaşında. Fotoğrafcı. Sevgilisi var. Babasını dört yıl önce kaybetmiş. Abisi ile yaşıyor."
Elimde ki dosyayla içeri geçip Eylem'in yanına geçtim. Odada oturmuş beni bekliyordu. "Iımm sen miydin? Korktum." Sandalyeden kalkıp yanıma geldi. "Düğmelerini kapat." Anlamayan gözlerle bir bana bir önüne baktı. " Neden?" Sorusuyla bir adım yaklaşıp düğmelerden birini kapattım. "Tehlikeli sulardasın boğulma sonra." "Yüzme biliyorum merak etme." Kapattığım düğmeyi açtı. "Benden korkmuyorsun yani..." Diyerek bir adım yaklaştım. "Korkmam mı gerekiyor?" Bir adım geriye gidip yüzüne korku oluşmuştu. "Bence korkmalısın Eylem." Bir adım daha yaklaşırken, Eylem'de bir adım geri attı. "Adımı...adımı nerden biliyorsun?" Bir adım daha geriye gitmesiyle duvara çarpmıştı. Ellerimi duvara dayadım. Eylem'i kendim ve duvar arasına sıkıştırdım. "Babamı öldürdü lan abin. Sen de ayağınla geldin." Diyerek gömleği üzerinden attım. "Bana ne yapıcaksın?" Gözlerinden tek tek yaşlar süzülmeye başladı. "Bana ne yapıcaksın? Gebertip bir çöp kutusuna mı atacak ha? Ya da sahip olup acı çekmemi izleyeceksin." Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Attığım gömleği yerden alıp üzerine giydirdim. Elini tutup sürüklemeye başladım.
Eylem'den Anlatım
Beni büyük dağ başında bir iki katlı büyük bir eve getirmişti. Eliyle elimi sıkıca tutuyordu. Üst kata çıktığımızda beni yere attı ve odadan çıktı. Kapıyı üzerime kilitlemişti. Oturduğum yerden kalkıp kapıya vurmaya başladım. "Aç kapıyı." Birkaç kez daha vurup kapının önüne çöküp ağlamaya başladım. Abimin onun babasını asla öldüremezdi. Abim karıncayı bile indiremez onun babasını nasıl öldürürdü. Bunları düşünürken beni çeken karanlığa teslim oldum.
Gözlerimi açtığımda sabah çoktan olmuştu. Olduğum yerde doğrulup kapının koluna uzandım. Kapının kilidi açılmıştı. Sessizce kapıyı açıp çıkmıştım. Hızlı bir şekilde merdivenden indim. Beni getirdi büyük kapıyı açıp dışarı çıkacağım sırada kolumdan tutulmuştum. "Hayırdır bir yere mi gidiyorsun." Diyerek beni kendine çevirdi. Gözlerim koyu kahve ve keskin bakan gözlerle buluşunca kalbim başka atmıştı. "Bırak beni. Ne istiyorsun benden?" Diyerek kolumu çekeceğim sırada daha çok sıktı. "Acı çeke çeke can vereceksin. Önce senden kızlığını sonra canını alıcam. Canın çok yanıcak. Sevgilin kulanılmış birini almaz diye düşündüm onun için canını kendi ellerimle alıcam. Duyduklarımla tek bir yaş süzülürken söylediklerini yapabilecek güçte olmasıyla haykırdım. "Hayır...Hayır...Hayır yapma bana bunu yaşatma."
Selam DELİFİŞEKLER 🤗 Yepyeni bir kurgu ile karşınızdayım. Umarım beğenirsiniz. Açıklamayı okumadan hikayeyi okumayın. 30 vote ve yorum gelirse yeni bölüm gelir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim İçimdeki Sevgiyi Bul
FanfictionSiyahtan daha karanlık bir adam, beyazdan daha saf bir kadın... Sevmeyi bilmeyen adam, sevginin dibine yaşayan kadın. Bir gece yolları ıssız bir caddede kesişiyor. Adamın siyahına bir damla beyazlık, kadının beyazına bir damla siyahlık karışıyor. ...