♧ Ç.K. ♧

2.7K 77 10
                                    

Annemin odama bıraktığı kolilere kıyafetlerimi, test kitaplarımı ve geriye kalan kullandığım eşyaları koyup bantlıyordum. Ufak kağıtlar keserek kolilerin üzerine yapıştırdım. Kolilerin içinde ne olduğunu yazacaktım. İşim bitmeye yakınken ablam odama girdi. Etrafa memnunsuzca göz gezdirip bana baktı.

" Hâla bitmedi mi ? " dedi. Asık suratımın etkisiyle ona baktım. Onun eşyalarını bile annemin kolilere dizdiğinden emindim. Gelip bana bu soruyu sorması anlamsız gelmişti o yüzden.

" Annem kolilere dizmiş bakıyorum eşyalarını " dedim elimdeki karton kutuyu zorlayıp bantlarken.

" Çünkü ben bu değerli parmaklarımı fizik ve matematik testleri için kullanıyorum " dedi parmaklarını uzatarak. Kibirli bakışlarını üzerime dikmişti. Ablam olmasa onu bir kaşık suda boğabilirdim gerçi yapmadığım şey değildi. Çocukken oyun havuzunda denemiştim ama annemler yine son anda yetişmişti.

Ona bakmadan tekrardan etrafa göz gezdirdim unuttuğum eşyalar kalmış mıydı?

Okuduğum romanlarım kalmıştı, son kalan koliye özenle ve yıpranmamaları için yavaşça dizerek koli bandını koliye açılmamasını tembihler gibi bantladım.

Arkama döndüğümde odamda ikinci bir nefes yoktu. Sanırım kitaplarımı koliye koyarken gitmişti.

Derin bir nefes verdim. İşim bitmişti ama asıl olay yeni evimizde başlıyacaktı. Orada bir dakika bile oturamayacağımdan emindim. Temizlik ve yerleştirme çok yorucaktı.

Aşşağıya inmekte hiç istekli değildim. Annem ablamın övgülerinden oluşan konuşmasıyla susmayacak ve ben ne yaparsam yapayım ona yaranamayacaktım. Babam ise her işini bana yaptıracaktı. " Şunu getir Belis, şunu götür Belis..."

İştahımı kaçıran bir hayatım ve test kitaplarım vardı. İleride okuyup yapacağım işi ben yapıcaktım annem yada babam değil.

Beni anlıyamamalarıyla oluşan baskı ve sert çıkışları artık beni boğuyordu.

Arkadaşımla açık alanda oturup kahkahayla gülerek konuşmak, kulaklıklarımı takıp hayal dünyamda koşturmak, bir kitabın en sevdiğim cümlesini defalarca okuyabilmek istiyordum.

Çözmeye çalıştığım sorular kabus gibiydi bitmek bilmeyen kabuslardan.

Evin içinde oluşan şeyleri dışarıya ayna gibi yansıtıyordum. Suratımın beş karış hali, insanlara agrasifce konuşmalarım ve dahası.

Arkadaşlarım bu yüzden pek sevmezlerdi beni. Sadece seviyormuş gibi yaparlardı. Bunu gözlerine bakınca anlıyordum ve konuşmalarıda bunu gösteriyordu. Kaydımı silmeye gittiğimizde çok üzüldüklerini söylüyorlardı fakat içleride dışları kadar sahte idi.

Böyle olmalarının nedeni benim davranışlarımda olabilirdi ama gerçek arkadaşlar ne olursa olsun birbirlerini bırakmaz ve sahtelik barındırmazdı.

Bu sefer biraz kendi davranışlarıma özen göstecektim. İnsanlara daha ılımlı yaklaşarak ketum bir kişiliğimin olduğunu onlarada sunacaktım. Böylelikle içten olan ve beni seven insanlar olabilirdi.

" Belis" diye bağıran anneme ses vermedim. " Eşyalarını topladın mı ? " dedi ardından. Onunla konuşmak içimden gelmiyordu.

" Belis! Duymuyor musun? " diye biraz daha yüksek sesle bağırdı. Konuşmadığım için kızmıştı ve odamın yanına doğru ilerliyen sert ayak sesleri vardı.

Zemine oturmuştum ve sırtımı sıcak kalorifere dayayarak kafamı dizlerime yaslamıştım. Uykumda hafifçe beni yokluyordu.

Kafamı kaldırarak ayağıya aceleyle kalktım annem oturduğumu gördüğünde ona yardım etmediğim için kızıcaktı.

ÇIPLAK KOMŞUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin