BİLİNMEYEN DUYGULAR

58 5 2
                                    

Ölüm ne denli acı olursa olsun insan ona dahi alışıyor. İyi bir insan olmak bizim elimizdeyken neden herşeye rağmen sevgimizi iyi yönlerimizi göstermiyoruz. Şu hayatta en kötü şey sevgi verdiğin insanın gerçek yüzünü bilmeyip senin için herşeyi yapacak insanları görmezden gelmek koca bir aptallıktan başka birşey değil. Insan oğlu hiç kaybolmıcak gibi yaşarken nasıl kalp kırıp rahatça uyuyor. Kendini bilen insan nefes almaya, kendine insan demeye utanır. Fazla söze gerek yok. Ölüm baki seven sevdiğini söylesin...

Hastaneye babamı görmeye gelmiştim. Onun değerini benim için yaptıklarını ölünce mi anlıcaktım. Çok büyük bir acı vardı. Ciğerlerim sökülüyor. Bütün kanım çekiliyordu. Tek istediğim son kez babamı görmekti. İlk başta çok karşı çıktı Barlas ama daha sonra dayanamadı. Görevliyle beraber yavaş yavaş morga yürüyorduk. Kendimden geçmiştim aslına bakarsan yürüyecek halim bile yoktu. Morga girdiğimde o hiç bilmediğim kokuyla karşılaşmıştım. Ne hayvan ölüsü ne de bir çöplük kokusu o kadar farklı bir koku vardı ki içerde! Ürkütücü sessiz...
Babamın üzerindeki örtüyü kaldırıp bir daha onu göremeyeceğimi bilerek baktım yüzüne ah o dimdik duran sevgisini belli edemeden seven babam! Görevliyle çık der gibi elimi salladım şu an tek istediğim babamla yalnız olmaktı.

-Baba...uhhh! Ne kadar çok üşümüssün! Hatırlıyormusun karlar ülkesi hikayesini ne denli güzel anlatırdın...baba şimdi kim benim ensemde öpücek yalnız kaldım baba yapayalnız...keşke bana her şeyi erken anlatsaydın keşke daha erken koşsaydım kolarına babam...hadi artık kalk burda üstüne kar yağıyor kalk baba kalk! Nolur kalk! Baba!
-Hanımefendi lütfen artık çıkın.
-Bırak!
-Baba nolursun kalk baba...Babam....
-Hanımefendi yeter artık çıkın.
-Kes sesini kes!

Zorla çıkarmışlardı beni... soğuk yerde yapayanlız bırakmıştım onu iyide o hiç soğuğu sevmezdi. Ne önemi vardı ki elimden kayıp gitmişti. Hiçbir şey demeden donuk suratla oturuyordum bir tek gözümden akan yaşlara engel olamıyordum. Bir alev vardı tam göğüsümün ortasında. Barlas yanıma gelip önümde diz çöküp endişeli gözlerle bana bakıyordu.

-Akel yapma bunu kendine artık. Yine hastaneye yatmak zorunda bırakma kendini!
-İyim ben.
-Pskoloğa gidelim mi? Ya da sakinleştirici filan yaptıralım.
-Ben deli değilim Barlas! Sadece kaybettim.
-Hiçbir şey kaybetmedin senin bir kahramanın biride benim.
-Yapma Allah aşkına ailemin bille yaşatmadığı mutlulu sen mi yaşatacaksın(!)

Kalkıp gitmeye yeltendim. Başım yine dönüyor hastane başıma yıklırcasına bir gelip bir gidiyordu. O sıra Barlas koluma girdi bir şeyler diyor bana boğuk boğuk geliyordu sesi...

Gözümü açtığımda yine Barlas'ı görmüştüm bedenim kaldırmamıştı. Yere kapklanmıştım.

-İyi misin?
-İyim.
-Merak etme cenaze işlerini halletim.
-Teşekkürler.
-Akel...ne kadar doğru demem ama biran önce eve dönmemiz gerekiyor.
-Hiç kimse elinden geleni arkasına koymasın. Ne o Barlas korkak gibi hep bir kaçış içinde mi olucaz!
-Ben sana bir şey olur diye uğraşıyorum Akel!
-Daha ne olabilir ki bi baksana.
-Sen çok güçlü bir kadınsın merak etme gün bir gün bizim için doğacak.

  -Sen çok güçlü  bir kadınsın merak etme gün bir gün bizim için doğacak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ŞUURÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin