Sinsi Gülüşler

3.2K 198 61
                                    

                                          SİNSİ GÜLÜŞLER                                            

 Gıdıklayıcı bir burun kaşıntısıyla yerimde kıpırdanmaya başladım. Boğazımdaki kuruluğu süpürmesi için yutkundum. Başımı aşağı yukarı sallarken… Donup kaldım ve endişeyle tekrar yutkundum. Bu, sakal mıydı? Göreceklerimden korkarak gözlerimi yavaşça açtığımda görüş alanımda yalnızca biçimli dudaklar vardı. Gözlerimi hızlıca kırpıştırdım, kapattım iyice sıktım ve tekrar açtım. Hala oradalardı. Fazla yakın.

 Yatakta kendimi geri geri iterek yanımdakinden uzaklaşmaya çalışırken, o kolunu belime attı ve beni kendine çekti. Gözlerimi kısarak yüzüne baktım ve beni kendine çeken kişiyi seçmeye çalıştım. Vardığım sonuçsa beni ufak çaplı bir kalp krizinin eşiğine getirmişti. AYAZ! Güneş ışığında yüzü parlıyordu ve teni sanki beyazmış gibi görünüyordu. Ama yüzünün keskin hatlarıyla, biçimli dudakları ve derin göz çukurlarıyla, oydu işte! İçimdeki şok dalgasıyla ne yapacağımı şaşırmıştım. Ne işim var benim onun yanında? Onun benim yanımda? Neredeyiz? Panikle ellerimi göğsüne bastırıp ondan ayrılmaya çalıştım.

 Dudakları kıvrıldı ve itiraz edercesine bir mırıltı çıkardı. Bu tok mırıltı içimi neden bu kadar gıdıklamıştı bilmiyorum ama beni daha derin bir paniğe sürükledi. Bu tuhaf duygunun varlığından bile habersizdim zira. Daha fazla güç uygulamaya başladım ama işlemiyordu. Yüzüne baktım, bu durum onu eğlendiriyor gibiydi, dudaklarının sol ucundan kıvrılışı bunu kanıtlıyordu. “Rahat dur.” Gözlerini açmadan tok sesini serbest bırakmıştı. Elbette asi Eva sahnelerdeydi, kendini ne sanıyordu Ayaz efendi!

 Ben pes etmeyince gülümsemesi genişledi ve ani bir hareketle beni üstüne çıkardı. Böyle bir şeyi asla beklemiyordum. Altımdaki bu gözlerini yavaşça açan yüze tam bir şaşkın gibi bakakaldım. Ayaz gözlerini gözlerime kenetledi ve yüreğimi hoplattı. “Ayaz… Ne yaptığını sanıyorsun? Neden buradasın?” Gözleri gözlerimde mekik dokurken gülümseyerek cevap verdi. “Sen neredeysen, ben oradayım sevgilim.” Sevgilim mi!?

 Ağzım açık kalmıştı. Söyleyecek, aslında çemkirecek çok şeyim vardı ama dudaklarımdan dökülemiyorlardı. Dökülse halbuki, tam dudaklarına denk gelecekti. Tam, dudaklarına. Belimi saran kollarından biri gevşedi ve önüne alıp elini dudaklarıma götürdü. Gerçekten ağzımın açık kaldığını o dokununca fark ettim. Başparmağı alt dudağımda oyalandıktan sonra işaret parmağıyla nazikçe çenemi yukarı itti. Uykudan çatallanmış tok sesiyle sordu. “Neyin var?” Neyim mi var? Şuan bana ne yaptığının farkında mısın acaba Ayaz?

 Dudaklarımdan dökülenler başkaydı. “Anlayamıyorum.” Dudakları kıvrıldı. Eli saçlarıma gitti ve okşarken yine ani bir hareketle beni altına almıştı. “Neyi anlamıyorsun bücür? Hala, neyi anlamıyorsun?” Yüzü fazla yakındı, görmekte zorlanıyordum. Nefesi yüzüme değerken gerçekten neyi anlamıyordum? Hafızam silinmiş gibiydi. “Bilmiyorum.” Yine güldü. Nefes kesici görünüyordu, gülmemeliydi. İçim gıdıklanıyordu, gülmemeliydi. Kendimi kaybediyordum, gülmemeliydi. “Gülmemelisin.” Cümlem onu ciddi bir ifadeye sürükledi, bu bakışlar… Söylediklerime pişman olmama neden olmuştu. Kaşlarını çatarak dudaklarını dudaklarıma örttü. Başım döndü, oda döndü, dünya döndü. Yer altımızdan kaydı.

 Gözlerimi yavaşça açtım, görüş alanımda… Koca bir ayak vardı. Kan ter içinde uyanmıştım. Yerimden fırlayarak doğruldum. Ah, böyle rüya mı olurdu! Kalbim hala ritmini bulamamıştı. Derin derin nefes alarak çevreme baktım. Beynim yavaş yavaş gerçek hayata dönerken, film izlerken uyuya kaldığımızı hatırladım. Ben koltukta Mete’nin ayaklarıyla birlikte uyumuşum anlaşılan. Şu çocuk nasıl uyuyordu bu pozisyonlarda aklım almıyordu. Sanki sen aşağı kalırsın da Eva, dün resmen motosiklette uyudun.

AYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin