ŞOK ETKİSİ
Mavi orkidelerin arasından bana bakan bir çift mavi göz… Derinlikleri beni olduğum yere çiviledi. Ben ona doğru yaklaştıkça, o uzaklaşıyordu. Sonunda pes ettim ve gerçekliklerini dokunarak teyit etme güdümü yok sayarak olduğum yerde, güzel gözlere odaklandım. Baktıkça güzelleşiyorlardı. Elimde olmadan bir adım daha attım ve bunu yaptığım anda orkideler yok oldu. Mavi gözler siyaha döndü ve dehşet saçmaya başladılar. Gerisingeri kaçmaya başladım ama ben gittikçe o daha çok yaklaşıyordu. Durdum. İşe yaradı, gözler de durdu ve beden bulmaya başladı... Karşımda beliren Ayaz sanki yapabilirmiş gibi, bana daha dik bakmaya başladı. Bana doğru bir adım attı, ben de geriye doğru bir adım attım. Daha sonra, ben gerisingeri kaçmak istesem de ayaklarım ona doğru yürümeye başladılar. Emrimden çıkmış ve ona itaat ediyorlardı adeta. Yaklaştık ve yaklaştık… Nasıl olup da bu bakışlardan gözlerimi kaçırmadığımı düşünürken onları da etkisi altına aldığını düşündüm. Sonunda aramızda santimler kalınca, çenemi kavradı. Ters bir hareket yapamıyordum. Benim bakışlarım onun gözlerindeyken, onun gözleri dudaklarıma kaymıştı. İstemsizce aynını yaptım. Ah, o dudaklar. Onları öpmek ne hissettirirdi acaba? Aklımı okumuşçasına dudağı kıvrıldı ve yüzünü biraz daha yaklaştırdı. Tam ilahi buluşma gerçekleşecekken, telefonum zırıldadı. Ayaz kaşlarını ölümcül tonda çatarak bana bakarken ben ekrana baktım. “Sapığım.” Yazıyordu. Telefonun yeşiline bastığım anda Ayaz gri bir dumana dönüştü ve boşlukta kayboldu. Telefondan yükselen ses yavaşça kısılırken, yer ayaklarımın altından kaydı.
Gözlerimi açtığımda ciddi anlamda terden su olmuştum. Ah, Ayaz’ın karanlığı rüyalarıma bulaşmıştı resmen. Kurtuluşumsa "Sapığım" demek. Güldüm.
Gayri ihtiyari telefonu elime alıp baktım. Sesli mesajım olduğuna dair bir bildirimden başka bir şey yoktu. Dinlemem için tuşlamam gereken kodu tuşlayıp beklemeye başladım. Ve ses kulaklarımı doldurdu.
“Anlaşmayı tekrar gözden geçirmeni istememin tek nedeni duyduğum en etkileyici ve sevimli ses tonuna sahip olman. Bu kadar büyüleyici olmasaydın, ben de böyle gurursuz olmazdım.”
Tanrım, kendi ses tonunun büyüsünden haberi var mıydı acaba? Tekrar dinle tuşuna bastım. Sonra tekrar, tekrar ve tekrar… Böylesine tok, böylesine etkileyici bir sesi tekrar duyabileceğimi kim garanti edebilirdi ki? Hey, ama bu gerçekten sağlıklı değil. Ne yapıyorum böyle? Eva bugünlerde kendini çok kolay kaybediyorsun, soğuk bir duş işini görür.
Duşa girdim ama elbette sıcaktı. Çıkıp giyindim ve saçlarımı biçimlendirmek için her zamankinden daha fazla uğraştım. Mutfağa gidip ağzıma bir şeyler tıktım. Hırkamı giyip, çantamı taktıktan sonra ayakkabılarımı giyip kendimi dışarı attım. Derya beni bekliyordu.
Koştum ve yanaklarından öptüm. Uzaklaşınca dudaklarını araladı. “Günaydın bayan uykucu, kaç dakikadır burada seni bekliyorum haberin var mı? Bir daha beklemeyeceğim.” Her seferinde. Güldüm. “Tamam Derya’cım, bir daha bekleme.” Dudaklarını büzdükten sonra, ikimiz birden kahkahalara boğulduk. Sabah enerjimiz takdire şayan gerçekten.
Okul sınırlarına girdiğimizde, köşede bekleyen Deniz, sevgilisini karşıladı ve vedalaşıp benden ayrıldılar. Sıkılmıyorlar mı allahhasen? İlişkiler, böyle vıcıklıklar… Hiç bana göre değil.
Omzumda hissettiğim kolun kime ait olduğuna karar verme konusunda önümde fazla seçenek yoktu. Tabi ya, benim de bir sevgilim vardı. Nasıl da unuttum? “Günaydın sevgilim.” Kafamı kaldırıp ters ters baktım ve dudaklarımı araladım. “Sabah sabah…” Kahkahayı bastı. “Tamam, öğlen arası, sınıfta.” Bu cümlesi üzerine karnına sıkı bir yumruk geçirdim. Artık ne kadar sıkı olabildiyse… Kahkahası şiddetlendi. “Ah, bebeğim. Bu sert hallerin beni benden alıyor.” Tamam, bugünlük Engin’e doydum. Bir güne bu kadar doz yeter. Yüzümü buruşturup kolundan kurtulmaya çalışırken banklarda oturmuş, ela gözleriyle bizi süzen Berkan’ı gördüm. Arada bir telefonuna bakarak bir nevi kamufle oluyordu. Ama benden kaçmaz. İçimden göz kırptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYAZ
Teen FictionHarika bir dostluk, Araya giren farklı duygular. Nereden geldiği belli olmayan bir serseri... Gördüğünde içinin ürperdiği o soğukluk; AYAZ... Bir kaybedişin hikayesi... Buz tutmuş kalplerin dahi titremesine sebep olacak.