ŞAŞKINLIĞIN TADI
Dakikalardır mesajını bekliyorum ve gözlerim ağırlaşmaya başladı. Beynimi uyanık tutmak için saçma şeyler bile düşünemezken gözümün önünde beliren siyah gözlere küfrettim.
Tomfık saldırısıyla uyandığım bir sabaha daha merhaba derken, uykudan –ya da uykusuzluktan- acıyan gözlerimi açmak için büyük bir enerji harcamam gerekiyor gibi hissettim. Uyku sersemliği beynimi terk ederken birden yerimden zıplayarak kalktım. Gece önemli bir mesaj beklerken uyuya kalmıştım!
Yatakta dizlerimin üstünde doğrulup, adeta define arar gibi telefonumu aradım. Nerede bu aptal telefon? Yorganımı kaldırıp silkeledim, yastığımın altına, yere…Yok! Annem mi aldı acaba? Yok be, hiç yaptığı şey değil. Hızla ve bulamamanın verdiği stresle etrafa bakınmaya devam ettim. Ve… İşte buradasın! Komodinin altına nasıl girdiğine kafa yormaktansa tuş kilidini açıp bir an önce mesaj kutuma erişmek istediğime emindim. Bunu yaparken heyecandan kalbim küt küt atıyor ve Tomfık sanki anlamış gibi bana bulaşmıyor, dili dışarda öylece beni izliyordu. Beklentinin insanı bitirdiği gerçeğini dibine kadar kabullenmiş durumdayım.
Evet… Beş yeni mesaj bildirimi mi?! Ya bu öpücük mevzu pek uzundu ya da… Her neyse vakit kaybetmeden açtım. Ah, Güven’den yalnızca tek mesaj gelmiş. Biri operatör mesajı, biri Derya’nın teşekkür mesajı, bir diğeri Mete’nin özür mesajı ve sonuncusu Engin’in sabah seni alacağım diye talimat verdiği mesaj. Ne büyük hayal kırıklığı ama… Kafayı falan yemiş olmalıyım. Kaç tane mesaj atmasını bekliyorum adamın? Bin beş yüz tane. Sanırım soruma cevap veren bin beş yüzünü de okurdum. Zevki son ana bırakıp Güven’in mesajını açtım ve merakla okumaya koyuldum.
Güven: “Korkak yaklaştığı hafif bir öpücükse, bunu istediği için ve muhtemelen sevdiği için öper. Eğer birden gelişen ani bir öpücükse muhtemelen bunun için belki günlerce hayal kurmuş ve o anın geldiğine inandığı için öper. Ve eğer aşırı sert yani neredeyse zarar verecek kadar sert öpmüşse muhtemelen sahiplendiğini kanıtlamak için ya da üstünlüğünü kanıtlamak için öper. Ya da sadece kızı kirletmek ve kötü hissetmesini sağlamak için öper. Tabi bunların hepsi birer varsayım ve bilimsel verilere dayanmıyor. Güven’i okuduğunuz için teşekkürler.”
Ah, yani ürkek ve hafif olmadığına eminim. Aniydi ama sertti de. Ve gerçekten zarar vermek ister gibiydi, cezalandırır gibi… Bu sırık beni neden öptü gerçekten! Tabi ki en doğru cevap Ayaz’ın kendisinden alınabilir.
Düşünmeyi reddedip rafa kaldırdığım konu şuan beynime bir kuşatma gibi yayılmıştı ve diğer düşünceleri bir bir bozguna uğratıyordu. Okula gidersem, okula gelirse… Yüzüne nasıl bakacağım? Olamaz ya. En iyisi okula gitmemek… Ama o zaman da aciz görünürüm. Hayır, hayır gitmek zorundayım, güçlü olduğumu göstermek zorundayım. Şuan skor tablosu 1-0 görünüyor olabilir ama asla bu savaştan yenik çıkmayacağım.
Şu sıralar ilgiden yoksun bıraktığım köpeğimin başını okşayıp öpücük kondurduktan sonra, kararlılıkla yatağımdan kalktım. Hızla banyo işlemlerini halledip formamı giyindim ve aynanın karşısına geçip oturdum.
Saçlarımı nasıl yaparsam daha kararlı ve güçlü görünürüm acaba? Makyaj yapmalı mıyım? Birkaç moda dergisi okumuş olmayı diledim. Saçlarımı tepeden topuz yaptım ve bu masum kız çocuğu görüntüsünün bugüne uygun olmadığını düşünüp dağıttım ve bu sefer tek bir örgüyle sağ omzuma saldım. Ah, hayır. Eye-liner sürersem belki daha sert görünürüm. Olmaz, fark ederse onun için özendiğimi daha da kötüsü bu öpücükten bir şeyler çıkardığımı düşünüp benimle dalga geçebilir. Sinirle örgümü çözüp saçlarıma spreyimi sıktım ve onları bütün yabanilikleriyle serbest bıraktım. İşte bu. Yalnızca kendim olacağım ve o kendini beğenmişe gününü göstereceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYAZ
Novela JuvenilHarika bir dostluk, Araya giren farklı duygular. Nereden geldiği belli olmayan bir serseri... Gördüğünde içinin ürperdiği o soğukluk; AYAZ... Bir kaybedişin hikayesi... Buz tutmuş kalplerin dahi titremesine sebep olacak.