Minho uyandığında akşam olmak üzereydi. Ertesi sabah gidecekti.
Yüzünü yıkayıp aşağıya indi. Chan hala son olduğu yerde yayılmış televizyon izliyordu. Minho'yu farkettiğinde doğrulup yanına oturttu.
Ch: Seni sevgilim numarası yapmak için zorlamamalıydım. Özür dilerim.
Mh: Geçti zaten. Özür dilesen ne farkeder?
Ch: Yarın seni bırakıyorum. Annemle tanışmana da gerek yok.
Mh: Annene ne diyeceksin peki?
Ch: Gerçekleri.
Mh: Üzülecektir. O kadını üzmene gerek yok.
Ch: Üzmekten çok ondan sonra bir annemin olacağını sanmıyorum.
Mh: Neden fikrini değiştirdin?
Ch: Seni daha fazla zorlamak istemiyorum.
Mh: Her zaman yaptığım bişey beni neden zorlasın ki?
Ch: O zaman rol yapmayı kabul ediyor musun?
Mh: Sanırım...evet.
Chan Minho'ya kocaman bir adet gülümseme sunduktan sonra mutfağa gitti.
Minho da o arada Chan'ın gülümsemesinin güzelliğini düşünüyordu. Sonra kendi kendine sessizce mırıldandı.
Mh: Umarım ona aşık olmam.
*****
Sabah olduğunda yine yan yana uyuyorlardı. Uyandıklarında Minho gelirken giydiklerini tekrardan üzerine geçirdi ve limuzine bindiler.
Giderken Chan Minho'yu öpmeye başladı. Gelene kadar ayrılmadılar. Geldiklerinde arabadan inip tekrar otelimsi yere girdiler.
Patron onları bekliyordu. Minho'yu başka bir adam daha istemişti ve Minho hemen sonra oraya gidecekti. Ama işler patronun istediği gibi gitmedi.
Ch: İki hafta daha.
Minho Chan'ın kulağına fısıldadı.
Mh: Hani bir haftaydı?
Ch: Artık değil.
Ptrn: Ama bay Bang, Minho'yu biri daha istedi. Hem de bir ay! Bunu ona nasıl açıklarım? Hem yeni de var. Onu size verebilirim.
Ch: Göster.
Patron hala ağlayan çocuğu yanına çekti ve tanıttı.
Ptrn: Bu daha dün geldi. Hala bakir. İlki olabilirsiniz.
Chan çocuğu dikkatle inceledi.
Ch: Minho'yu iki aylığına alıyorum. Adama söylersin. Ayrıca bu çocuğu da süresiz alıyorum.
Ptrn: Ama efendim...bu çok para eder.
Ch: Umrumda değil parayı peşin vereceğim. Şimdi alıyorum.
Ptrn: Peki. Yeni efendinin yanına git.
Çocuk adımlarını zar zor atıyordu. Ağlamaktan halsiz düşmüştü. Minho çocuğun kolundan tutup yardım etti. Çocuk Chan'ın önünde eğilip kendini tanıttı.
Jg: Ben Yang Jeongin. Ömrüm boyunca size aidim.
Chan hiçbirşey demeden arabaya bindi. Minho da Jeongin'e yardım ederek arabaya bindirdi. Eve gelene kadar kimse konuşmamıştı. Geldiklerinde Minho Jeongin'i bir odaya çıkarttı ve birkaç soru sordu.
Mh: Yang Jeongin değil mi?
Jg: Evet.
Mh: Neden bu işe başladın?
Jg: Baban kafana silah dayasa sen de başlardın.
Mh: Ben de bu işteyim zaten. Yaşın kaç?
Jg: On yedi.
Minho'nun kalbi acımıştı. O daha reşit bile değildi. Chan'ın ona dokunmasına izin vermeyecekti. Jeongin'e uyumasını söyleyip aşağıya indi.
Mh: Chan.
Ch: Efendim.
Mh: Ona dokunma. Yalvarırım. O daha reşit değil.
Ch: Ona dokunmak gibi bir amacım yok zaten. Reşit olmadığını anlamıştım.
Minho şaşırmıştı.
Mh: O zaman neden aldın?
Ch: Herkes benim gibi değil. Yaşını umursamadan bakirliğini elinden alırlardı. Kimse senin yaşadığın gibi yaşamayı hak etmiyor. Ben de birinin daha hayatının kararmasına engel oldum.
Mh: Sen gerçekten iyi birisin.
Minho kollarını Chan'ın boynuna dolayıp olabildiğince içten bir sarılma bahşetti.
Bu sarılma yüzünden Chan'ın kalp atışları hızlanmıştı.
Ama o aşık olamazdı. Olmamalıydı. Minho'nun öğrenirse vereceği tepki ihtimalleri onu endişelendiriyordu.
Onu sevmeyi bırakmalıydı.
______
İşsizlikten ne yapsam diye düşündüm yb atem dedim. Hangi kitaba diye düşündüm en az bölümü olan kitaba dedim. Nasıl demişim?
Jeongin de geldi kitabaaaaa!
Önceki bölümde hayırsız bu bölümde hayırlı Chan.
Neyse.
Kendinize iyi bakın💛💛💛