Minho ağlayarak Chan'a sarıldı.
Mh: Chris-ah! Bunca zamandır neredeydin sen?!
Ch: Buradaydım. Hep yanındaydım.
Mh: B-ben olduğumu ne zaman anladın?
Ch: Seni aldığımda. Aslında başta şüphelerim vardı ama tam benim Lino'm gibi davranıyordun. Hem hassas hem güçlü. Kırılgandın ama cesurdun da. Tıpkı ilk aşkım gibiydin.
Minho gözünden akan yaşları koluna sildi.
Mh: Sözünü tutmuşsun.
Ch: Evet. Sen tuttun mu?
Mh: Evet. Benimle gel.
Chan'ın elini tutup yola çıktı. Giderken gözlerinden istemsiz olarak yaşlar süzülüyordu ve sürekli gülümsüyordu.
Sonunda tenha bir sokağa girdiler. Biraz daha yürüdükten sonra durdular.
Ch: Burası neresi?
Mh: Biraz daha sabret Chris-ah~
Ch: Tamam bekliyorum.
Minho bir apartmanın kapısına doğru ilerledi ve bir camın önünde duran anahtarı aldı. Kapıyı açıp Chan'ı çağırdı.
Mh: Hadi gel.
Chan Minho'nun yanına geldikten sonra içeri girdiler. Minho bir kapıyı açıp Chan'ı içeri çekti.
Ch: Lino-ah burası neresi?
Mh: Burası benim bölgem. İlk defa başka biriyle geliyorum. Değerimi bil.
Ch: Senin değerini bilmeyen ölsün.
Minho minik bir kahkaha attı.
Mh: Teşekkür ederim. Şey...aslında burası bir dövmeci. Yani o amaçla satın aldım. Malzemeleri de var ama açmaya fırsatım olmamıştı. Nedenini biliyorsun.
Ch: Yapmayı biliyor musun?
Mh: Sevgilin sandığından daha zeki. Usta bir dövme sabatçısıyım. 15 yaşımdan ailem beni gönderene kadar arkadaşlarımla birlikte bir yerde çalışıyorduk.
Ch: Bir sözün daha vardı. Hatırlıyorsun değil mi?
Mh: Tabiki hatırlıyorum. Ben malzemeleri hazırlarken sen de vövme yaptırmak istediğin yeri seç.
Ch: Tamam.
Minho malzemeleri hazırlamak için başka bir odaya gidince Chan da karşısındaki aynaya bakıp düşünmeye başladı.
On dakika kadar sonra Minho tekrar Chan'ın yanına geldi.
Mh: Karar verdin mi?
Ch: Evet.
Mh: Tamam şu sandalyeye otur.
Chan'ı siyah, geniş sandalyeye oturtup karşısına geçti.
Mh: Neresi?
Ch: Köprücük kemiğim. (Köprücük kemiklerine fetişim var. Mazur görün pls...)
Mh: Tamamdır.
Makineyi prize takıp Chan'ın kucağına oturdu. Sandalyeyi biraz geriye yatırdı.
Mh: Başını biraz geriye at ve rahat ol. Biraz acıyabilir.
Ch: Emriniz olur beyefendi.
Chan başını geriye attığında Minho dayanamadı ve Chan'ın boynuna yapıştı. Bir dakika sonra kendine gelip uzaklaştı.
Mh: Özür dilerim. Kendimi tutamadım.
Ch: Eminim ki boynum morardı ama önemli değil.
Mh: Tamam başlıyorum.
Aleti çalıştırıp Chan'ın köprücük kemiğine yöneltti.
Ch: Ne çiziyorsun?
Mh: Bitince görürsün.
Ch: Ne zaman biter?
Mh: Çok az kaldı...ve...bitti. Şimdi mikrop kapmaması için biraz kapalı durmalı.
Ch: Tamam.
Minho bir bezi dövme yaptığı yere yerleştirdi. Yarım saat boyunca geçmiş hakkında konuştular. Yarım saat dolunca da Minho dikkatli bir şekilde bezi çekti.
Mh: Oldu. Artık bakabilirsin.
Chan kalkıp aynaya baktı.
(Yazarınız en güzel bunu buldu...)
Dövmenin üzerinde parmaklarını gezdirdi.
Mh: Aslında pek içime sinmedi. Beğenmediysen-
Ch: Muhteşem.
Mh: Ciddi misin? Aslında boynun o kadar dikkatimi dağıtıyordu ki yamuk yaptığımı düşünmüştüm. Tabi bir de kokun var...
Ch: Dikkatini dağıttığım olan buysa dağıtmadığımdaki halini merak ettim.
Chan Minho'nun belini tutup duvara yapıştırdı.
Ch: Göstermek ister misin?
Elleri yavaşça Minho'nun pantolonunun içine girerken aynı yavaşlıkta dudaklarını emmeye başlamıştı. Minho da kollarını Chan'ın boynuna dolayıp karşılık verdi.
Yavaşça yan odadaki yatağa ilerlediler.
Minho zor olsa da kendini geri çekti.
Mh: Şimdi olmaz.
Ch: Neden?
Mh: Şuan ne sen Chan'sın, ne de ben Minho'yum. Bu günlük Chris ve Lino'yuz. O yüzden sevişmek yerine parka gitmeliyiz.
Ch: Tamam o zaman parka gidelim.
Dışarı çıkıp kapıyı tekrar kilitlediler. Sonra el ele "o park" a gittiler.
______
Selam!
Evet köprücük kemiklerine fetişim var. Boyundaki damarlara da var. Adem elmasına da var. Aslında boyunda ne olursa ona var ve Chan'ınkiler...
Yazar bunları düşünürken ölmüştür. Bu yüzden size kendinize iyi bakın diyemeyecektir. 💛💛💛