Uyandıklarında her gün olduğu gibi yine sarılıyorlardı. Birbirlerine bakıp gülümsediler.
Ch: Günaydın sevgilim.
Mh: Benim için gün daha aymadı.
Ch: Neyin var?
Mh: Dün olanlardan sonra soruyor musun? Kıçım acıyor benim! Çok acıyor~
Ch: Hiç böyle sızlanmamıştın.
Mh: İlk defa bu kadar çok acıyor çünkü.
Ch: Neden ki?
Mh: Ben de seni beş tur sikersem anlarsın nedenini!
Ch: Ama sen de tahrik etmeseydin? O sürtünmeler, adımla inlemeler falan. Düşündükçe bir tur daha yapasım geliyor.
Mh: Açım ben aç! Kahvaltı hazırla bana!
Minho gülmemek için yanaklarını ısırıyordu.
Ch: Ben sevgilime kendi ellerimle krep yaparım. Ama sevgilim bana trip atmazsa.
Mh: Sevgilin sana trip atmayı becerebilse...
Chan kıkırdayıp Minho'nun yanağını öptü ve kucağına alıp aşağıya indirdi. Koltuğa oturttuktan sonra da mutfağa gitti. Minho da kahvaltı hazır olana kadar uyumaya karar verdi.
Chan yemeği salona getirip sehpaya koydu. Koltuğa oturup Minho'yu seyretmeye başladı.
Chan salyası akarak uyuyanları da görmüştü. Hatta bir keresinde uyurken yanındakini becereni de görmüştü.
Ama oturup saatlerce izleyebileceği insanlar da görmüştü.
Fakat Minho farklıydı. Onu saatlerce değil haftalarca hatta yıllarca öylece durup izleyebilirdi. Dünyada uyurken onun kadar güzel görünen var mıydı ki?
Şakağını öperek Minho'yu uyandırdı.
Minho gözlerini açmadan gülümsedi.
Mh: Beni hep böyle uyandırsana. Çok güzel oluyor. Eskiden öpücük yerine dayak alırdım. Bu daha güzel.
Ch: Bir daha geçmiş hakkında konuşmayacaksın. Tamam mı?
Mh: Açım ve canım acıyor. Ayrıca Jeongin ne zaman gelecek?
Ch: Akşama doğru gelir sanırım.
Mh: Tamam. Çok güzel kokuyor~
Ch: Hadi dik otur da yedireyim.
Chan Minho'nun oturmasına yardım edip arasına çikolata sürülmüş krebi yedirmeye başladı. Yanında da süt vardı.
Minho yemeyini bitirince tekrardan uzandı.
Mh: Bundan sonra aileme karşı nasıl davranmam gerek?
Ch: Nasıl davranmak istiyorsun?
Mh: Bilmiyorum. Bir tarafım sürünsünler bırak diyor, diğer tarafım da onlar senin ailen onları sevmek zorundasın diyor.
Ch: Kimseyi sevmek zorunda değilsin. Ben olsam onların yüzüne bile bakmazdım.
Mh: Sanırım haklısın. Ama ne bileyim...onların yüzüne bile bakmazsam çok büyük bir günah işlermişim gibi hissediyorum.
Ch: Öyle birşey yok. Asıl günah işleyenler onlar. Kendi öz oğullarına böyle davranamazlar.
Mh: Onları affetmeyeceğim. Ben suçlu değilim değil mi? Ben sadece onları dinledim.
Ch: Evet bebeğim öyle.
Mh: Sana sarılmak istiyorum.
Chan Minho'ya doğru eğilip sarılmasına izin verdi.