~ Le Parfum ~

234 23 17
                                    

(kaldığımız yerden devam)

- Deniz -

Elindeki CD'yi bana doğru uzatırken; "Bak ne buldum" dedi.

Anathema'nın "We're Here Because We're Here" albümü.

"Ahhh bu..." diyerek elinden kaptım ve kapağına şöyle bir baktıktan sonra kafamı kaldırıp; "Dreaming Light!" dedim heyecanla. Ben böyle diyince birden garip bir ifade geldi yüzüne. Ürperme mi, utanma mı, şaşkınlık mı, bilememiştim.

"Bütün albümü crackleyip mp3 çalara attım. Kampta bol bol dinleriz. Sende ne var?"

"Pek bi şey yok. Her zamanki şarkılar işte. Ama bi temizlik ve yenilenme şart galiba artık mp3 çalarımda."

"Yanındaysa, getir yapalım o temizliği?"

"Dur bakayım, evde unutmadıysam..." diyerek, yataktan kalkmadan çantama uzanıp kendime çektim. Arka göz fermuarını açıp elimi içeri daldırarak karıştırmaya başladım. Bunu yaparken Alex'e bakıyordum.

"Buldum!" Kulaklık kablosundan çekerek çantadan çıkardım. Her zamanki gibi birbirine dolanıp kördüğüm olmuşlardı.

Kulaklık jakını çıkarıp cihazı ona doğru uzattım. Alıp laptopuna bağladı hemen, bağlantı kablosuyla ve ekrana doğru yaklaşarak, açılan penceredeki şarkıları incelemeye başladı büyük bir dikkatle.

O bunu yaparken "Eee? Valizin hazır mı?" diye sordum.

Bana bakmadan gülümseyerek; "Başlamadım bile..." diye kıkırdadı.

Sonra birden bana dönerek, "Belki bana yardım edersin, ha?" diye yalandan yalvarır gibi yaparak sırıttı.

Kafamı eğip ona bakarak, "Bırak ya, işim mi yok." diyerek 'pışık' yaptım. Güldük.

Arkasından hemen ekledim: "Ama cidden, istersen ederim."

Bana bakmadan omzunu silkerek "Hıh!" diyip her zamanki gibi duygu sömürüsü taktiğine başvurdu ve hemen arkasından kıkırdayarak ekledi: "Cidden mi?"

Her zamanki Alex işte. İnsanı bir şekilde istediği noktaya getirebiliyordu ve bunu öyle bir sevimlilikle yapıyordu ki, ne olup bittiğinin farkına bile varmıyordun. Bir de bakmışsın onun planladığı bir şeyin parçası oluvermişsin ve onun tasarladığı şekilde hareket ediyorsun.

Belki de bu taktik sadece bana işliyordu, zira ona hiç dayanamıyordum. Bunu biliyordum ve en azından kendimden saklamıyordum. Ama bunu dışarıya karşı saklamaya, kamufle etmeye çalışmak enerjimin çoğunu tüketiyordu. Ona ve kimseye bi şey hissettirmemek, ama bir yandan da bir gariplik olduğu izlenimi yaratmamak... Tanrım bu çok yorucu, çok zor!

Alex bazı şarkıları silip mp3'ün hafızasında bir miktar yer açmıştı. Sonra bilgisayarındaki müzik klasörünü açtı ve sandalyesinden kalktı.

"Sen bunlara bak, beğendiklerini mp3'üne at. Ben aşağıdan bir valiz bulup geliyorum." diyerek odadan çıktı.

Onun kalktığı yere oturup ekrana doğru eğilip klasördeki albümleri ve şarkıları incelemeye başladım. Beğendiklerimi kendi cihazıma atıyordum. Bazılarını ise önce biraz dinleyip, beğenirsem kaydediyordum.

Sandalyede oturduğu yer o kadar sıcaktı ki... 'O'nun bir nesne üzerine bıraktığı dolaylı sıcaklığını hissetmek yine ateşimi yükseltmişti. Bu ruh haliyle; kimbilir doğrudan tenine dokunsam, hissedeceğim gerçek sıcaklığının beni hangi rengin kaç farklı tonuna birden sokacağını ve vücudumda ne gibi tepkimelere yol açabileceğini düşünüyordum.

| Aurore Boréale | BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin