- Alex -
Otelin restorantındaki akşam yemeğinden sonra, otelden çıkmamak ve diğer müşterileri rahatsız etmemek şartıyla, serbest olduğumuzu söylemişlerdi. Kimisi lobide, kimisi roof barda, kimisi de birbirinin odalarında toplanmış oturuyordu.
Biz Deniz'le yemekten sonra, üstümüze rahat bir şeyler giymek için odaya geçtik. Fakat elbette asıl amaç, doya doya öpüşmekti. Daha sonra da Bartuların yanına gidecektik.
Odaya girip kapıyı kapatır kapatmaz, onu kolundan yakalayıp hızla kendime çektim ve sımsıkı sarılıp dudaklarına yapıştım. Kollarını boynuma dolayıp hafif zıpladı ve bacaklarını açıp kalçama dolayarak kucağıma çıktı.
Bir elimi baldırına, ötekini kalçasına götürüp sırtını duvara yaslayarak ağırlığını dağıtmaya çalıştım ve bu şekilde dakikalarca öpüştük. Elleri saçlarımda, sırtımda, boynumda dolaştıkça daha da ateşleniyordum.
Bir ara kafamı geri çekip yüzüne baktım ve "Seni nasıl seviyorum, bi bilsen..." diye fısıldadım.
Kafasını hafif yana yatırıp gülümsedi ve ensemi okşayarak, "Biliyorum Swaine!" dedi.
"Cık... Bilmiyosun!" diyip kafamı omzuna koyup boynunu öpmeye devam ettim.
Saçlarımı okşarken, "Kılcal damarlarıma kadar hissediyorum! Yetmez mi?" diye mırıldandı.
"Hissediyor olman her şeyden önemli. Ama bilm-"
Saçlarımı hafifçe kavrayıp kafamı geri çekti ve gülümseyerek "Yine çok konuşmaya başladın koca oğlan!" diyip dudaklarıma yapıştı.
Üstümüze birer şort ve tişört geçirdikten sonra Bartuların bir alt kattaki odasına gittik. Bartu, en yakın arkadaşı Kerem'le birlikte kalıyordu. Kerem iyi çocuktu ama biraz hiperaktif, yerinde duramayan, çabuk gaza gelen, dalgacı ve çocuksu bi tipti.
Biz odaya girdiğimizde Bartu şort ve tişörtüyle yatağa yayılmış, elindeki klasik gitarıyla bir şeyler çalıyordu. Kerem ise sadece boxerla dolanıyordu. Onu öyle görünce Deniz sırıtarak "Olum yanlış zamanda geldik galiba? Sevişcekseniz falan, biz gidelim?" diyip kıkırdadı.
Bunun üzerine Bartu "Ha-Ha-Ha! Çok komik! Bunla mı sevişcem amına koyim? Tipe bak..." diyip dudağını büktü. Kerem anında ona dönüp, "Ne var lan? Mis gibi çocuğum." diyerek yatağa çıktı ve Bartu'ya doğru yaklaşıp kaslarını göstererek tepesinde poz vermeye başladı.
"Boy pos desen var, 1.80... Kas desen var, saç baş o biçim, esmer ten... (avuçlayarak) Boxerın altındakini hiç söylemiyorum bile!" dedi göz kırparak ve "İlk seferin için benden iyisini mi bulcan?" diyerek dil çıkarttı ve güldü.
Bartu kafasını yana çevirip, "İğrençlik yapma amk, çekil git şurdan... Hem ilk seferim olcağını nerden biliyosun?" diyip güldü ve "Boxerın altındakiymiş... Hangisi? Arkandakidir kesin!" dedi.
Bu sefer Kerem yine yatağa çıkıp boxerının lastiğini baş parmağıyla tutup öne arkaya çekerek, "Gel lan göstereyim hangisiymiş! Hadi ölçelim; kiminki büyükse o siksin. Var mısın?" dedi sırıtarak.
Bartu kaşlarını çatarak, "Offf Kerem siktir şurdan olum ya, şakanın da bokunu çıkarıyon amk." diyerek bacağından iteledi. "Şurda adam gibi takılalım diye Alex'le Deniz'i çağırdık, içine etme. Bi sakinleş, rahat dur..."
"Napcaz? İhtiyarlar gibi oturup şarkı türkü mü söylicez? Oğlum sizin içiniz ölmüş! Duvar suratlı M.Badot bile sizden daha eğlencelidir lan!"
"Git onla otur o zaman amk!"
Kerem, "Giderim amk!" diyip şortunu giymeye başladı.
O an Deniz araya girip "Ya Kerem saçmalama, otursana şurda, nereye gidiyosun?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| Aurore Boréale | BxB
Storie d'amoreTanrıların bana hediyesi alev saçlı, gök gözlü meleğim... Aurore boréale gibisin; benim kuzey ışıklarımsın. Tıpkı onlar gibi heybetli, dalga dalga, yeşil, mor, bazen kırmızı ve pembe... Zifir karanlığımın en kuzeyinde rengarenk beliriverdin bir anda...