(Kanı Bağışlayın)
"This is just a dream and soon I will awake. (...) Excuse the blood..." (intihar notundan alıntı)
- Per Yngve Ohlin (aka Dead)
- Deniz -
Bazen okul çıkışı, müzik odasında kalıp 1-2 saat bas çalardım. Üst sınıflardan, elektro gitar çalan Arhan ve baterist olan Öyküm'le bi şeyler çalmayı dener, eğlenir sohbet ederdik. Onlar yoksa bile, bası amfiye bağlar öylece takılırdım, pratik yapardım. Müzik zevklerimiz benzerdi. Rock, metal, alternatif...
İkisi de 11. sınıftı ve çok iyi çalıyorlardı. Başlarda, onlar bir şey çalmaya başladığında, şarkıyı bilsem de çekinirdim katılmaya. Sonra Arhan bana kafasıyla işaret ederek "E hadiiii, dal bi yerden" diyip beni de dahil ederdi. Böyle böyle güzel bi grup olmuştuk. Onlar 11, bense daha hazırlık olmama rağmen hiç eziklememişlerdi. Ben onlara abi ve abla, onlar da bana kardeşim diye veya direk adımla hitap ederlerdi.
Bu tip eski okulların abilik/kardeşlik gibi gelenekleri var. Senden bir üst sınıftakine bile 'abi/abla' diyip saygı duyarsın, büyükler de alt sınıfları 'kardeş' bilip koruyup kollar. Bazıları suyunu çıkarırdı tabii. Hazırlıklara veya 9'lara köle gibi eziyet eden bi sürü de piç vardı.
Fakat onlar hiç öyle değillerdi. Hatta Arhan bana bir sürü şarkı ve teknik öğretmişti bas ve elektro gitarda. Müzik beni rahatlatıyor, evcilleştiriyor, öfkemi ve patlayan enerjimi sünger gibi emip mutlu ediyordu.
Yine Arhan ve Öyküm'le okul çıkışı müzik odasında takıldığımız bir gündü. Epey bir çaldık, saat geç oluyordu, yavaş yavaş gitmemiz gerekiyordu. O ara ben tuvalete gitmek için çıktım. Tuvaletler ana okul binasının içinde değildi. Avlu şeklindeki bahçeyi çevreleyen 1-2 katlı binalardan birinin giriş katındaydı.
Binadan çıktım, bahçeyi boydan boya geçip tuvalete girdim. Bir kabine daldım ve o saatte okulda pek kimse olmadığından, kapıyı kapatmadan fermuarımı açıp işemeye başladım. O ara tuvalete birilerinin girdiğini anladım ayak seslerinden.
İşimi bitirip kabinden çıktığımda ise Caner'le göz göze geldik. Yanında diğer şubelerden olduklarını bildiğim ama isimlerini dahi bilmediğim iki kişi daha vardı. Pis pis sırıtarak bana bakıyorlardı. Kısa bi şaşkınlık ve duraksamadan sonra, normal davranmaya çalışıp ellerimi yıkamak için lavabolara doğru yönelerek; "N'apıyosunuz bu saatte okulda?" diye sordum.
"Hiiiç. Canımız sikiş çekti." diye yavşak yavşak cevapladı Caner.
O an beynimden aşağı kaynar sular dökülmeye başladı. Ama belli etmemeye çalışarak; "Ne diyon olum ya." diyip yüzümü ekşittim.
"Ben sana demiştim; elim kesmez artık beni!" diyerek arkamdan sarılıp sıkıca kendine bastırmaya başladı. O sırada hala ellerimi yıkadığım için, bir anda ıslak ellerle arkamı dönüp ondan kurtulmaya çalıştım ve bir dirsek attım fakat diğer iki kişiden birinin yanağımın tam ortasına indirdiği tokatla bir an sersemledim.
"Seni her türlü sikicez olum. O yüzden bence tadını çıkarmaya bak. Bak hem iki kişi daha getirdim, yakışıklı çocuklar, azgınlar da! Onları da seversin kesin."
"Ne diyon lan sen puşt! Kim kimi sikiyo!" diyip çenesine doğru bir yumruk savurdum ama kendini hafif geri çektiği için tam yerine ulaşmadı, yanağını sıyırıp geçerken onu sadece sendeletti.
Az önce bana tokat atan sırıtarak; "Oooo sert seviyo, iyidir iyidir." diyip pantolonunun önünü kurcalamaya başladı sırıtarak. Diğeri ise çoktan fermuarını açıp aletini çıkarmış sağa sola sallıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
| Aurore Boréale | BxB
RomanceTanrıların bana hediyesi alev saçlı, gök gözlü meleğim... Aurore boréale gibisin; benim kuzey ışıklarımsın. Tıpkı onlar gibi heybetli, dalga dalga, yeşil, mor, bazen kırmızı ve pembe... Zifir karanlığımın en kuzeyinde rengarenk beliriverdin bir anda...