Keyifli okumalar 😉
Acı alışılan bir şeydi. Ayrılık ise katlanılması zor bir eylem.
Hasret bedeni ele geçiren acımasız bir ateşti. Kırgınlık ise ölümcül bir darbe.
Sessizlik fırtınanın habercisiydi. Sessiz akan gözyaşı ise tsunamiyi canlandıran etmen.
Duygularım savaş alanındaydı sanki. Ne düşünsem, ne hissetmek istesem, sanki elimde pimi çekilmiş bomba misali patlıyordu. Ve ortalığı kana boyuyordu.
Derin bir nefes alıp verdim ve kafamı işe vermeye çalıştım. Her ne kadar zor olsa da biraz olsun başardım. Aksi halde buraya torpille işe girmiş olmam hiç bir şeyi değiştirmeyecek ve patronum beni kapı dışarı edecek. Yani öyle bir şeyi yapmak için itinayla yanlış iş yapmamı bekler gibi bir hali var.
"Sevda!" Ah işte yine başlıyoruz.
"Efendim Patron?"
"İçecek şişelerini neden hâlâ dolaba yerleştirmedin?" Anasını satıyım sanki elli tane kolum var veya götümde motor takılı da ben yapmıyorum. Yada adam söyleyeli iki saat oldu da ben o vakti oturarak geçirdim.
"Patron daha söyleyeli on dakika oldu ve bu reyonu yerleştirmem bitmedi. Burası biter bitmez halledeceğim."
"İyi hadi çabuk ol!" deyip tekrar yerine gittiğinde bir kez daha beni buraya işe sokan Arda'ya sövgülerimi bahşettim. O sırada telefonumun çalmasıyla birlikte arayana lanet okuyarak telefonu açtım.
"Kulaklarım çınlıyor iyi anlamda mı kötü anlamda mı merak ettim ondan aradım." diyen Arda'ya bir kez daha içimden küfür ettim.
"Kötü anlamda Arda! Beni buraya işe soktuğun için seni çok mutlu edecek pis şeyler düşünüyorum."
"Bebeğim biraz sakin olur musun? Korkutuyorsun beni!"
"Kes konuşmayı işim var benim kapatıyorum. Bir daha da arama beni!" deyip telefonu kapattım. Ardından da hızlı şekilde reyonu yerleştirip işimi bitirdim.
Patronun dediği içecek şişelerini dolaba yerleştirirken mini market ile birlikte benzin istasyonu açılmıştı. Ve ilk müşteri içeri girdi.
Reyonların arasında kısaca dolaşıp istediği bir kaç şeyi alarak kasaya gitti. Patron da aldıklarının paralarını alarak güler yüzüyle tekrar gelmelerini söyleyip uğurladı.
Patron Arda'nın babasıydı. Babası mini markette işleri yetiştirmekte uzun zamandır zorlanıyormuş. Bunun için Arda işten ayrıldığımı Buse'den duyunca beni tutup buraya getirdi. Babasına yardım etmem için.
Babası kabul etmek istemedi. Arda ise babasının boyunun kısalığından girip benim uzun boyumla bir çok işi daha hızlı yapacağımı söyleyerek bazı şeyleri daha bok etti. Ama ondan sonra babası beni işe aldı. Tabi beni süründürmek kaydıyla.
Bakışlarımı önümdeki işime çevirdim. Ardından sırayla yerleştirmeye devam ettim. Yaklaşık bir aydır da böyleydi. Ecem'den ve o evde ayrıldıktan sonra Buse'nin yanına gittim.
Aslında Nükhet Hanım'ın yanına gidecektim ama oraya gitmem demek Emir'in beni kolaylıkla bulması demekti. Sanki bulmak isteyecek gibi. Birde neden işten ayrıldığımı Nükhet Hanım'a anlatmam gerekiyordu. Ve bir kez daha bu gücü kendimde bulamayınca Buse'nin evine geldim.
Ailesinin beni istemeyeceğini düşünüyordum aslında ama Sinan gittikten sonra meğer Buse farklı eve çıkmış. Ve o eve girip çıkana karışmalarına izin vermiyormuş Buse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Alev
ChickLitHayat onunla dalga geçti, o da hayatla. Her defasında uzatılan çelmeye takıldı ve yere düşüp dizlerini kanattı. Yine de yılmadı. Kalktı ayağa. Bazen kendi kendine bazen ise arkadaşının yardımıyla. Çoğu zaman temizledi kanayan yarasını genelde ise a...