13.bõlūm ~ Temas

1.1K 66 26
                                    

Keyifli okumalar 😉

"Hatayı ben en başında yaptım 

Aynı evi senle paylaşarak 

Kendimi çok takdir edicem 

Ayrılığı kutlayarak 

Vedalaşırken üzülmüş gibi 

Tutma ellerimi acıyarak 

Kendine dev aynasında değil 

Boy aynasında bir bak"

Elime aldığım yeşil sivri biberi doğramayı bırakıp mikrofon gibi ağzıma yakın bir şekilde tuttum ve yemek masasında oturup kendince oynayarak bana eşlik eden kırmızı elbiseli Ecem'e döndüm.

"Acım taze kurtulamazsın 

Gözlerini kaçırarak 

Belki birazcık bozuldun 

Ruhun belki can çekişiyor 

Belki biraz da kızardın ama 

Sana kırmızı çok yakışıyor

Belki birazcık bozuldun 

Ruhun belki can çekişiyor 

Belki biraz da kızardın ama 

Sana kırmızı çok yakışıyor"

Bir elimde bıçak havada, diğer elimde biber mikrofon gibi durup kendimi kaptırmış şekilde şarkı söylerken yapacağım menemeni bile çoktan unutmuş şekildeyim.

Nermin Teyzenin sabahtan başı dönmesi üzerine Demir annesi için evham yapıp kolundan tuttuğu gibi hastaneye götürdü.

E haliyle sabah kahvaltısını hazırlamakta bana kaldı. En basitinden menemen yapacağım sırada telefonumdan şarkı açmam sonucu Hande Yener Ablanın şarkısı ile kahvaltı hazırlamamı askıya aldım.

Tesadüf müdür nedir Ecem'in elbisesini kırmızı giydirmiştim uyandığında. Kendi üstümde de kırmızı bir tişört vardı. Tıpkı mutfak kapısına yaslanmış şekilde durup sapık gibi beni izleyen Emir'in bacağında olan pijamanın rengi gibi. Üstü çıplaktı. Utanmasa anadan doğma gezecek ortalıkta.

"Bu şarkının ithafı bana mıydı?" dediğinde ne zaman geldiğini ve neden bunu anlamadığıma sinir oldum.

"Aa ne münasebet canım! Tabi ki Ecem'e olan bir ithaftı. Değil mi bebeğim." Ecem'e dönerek minik bir öpücük attığım an gülerek çığlık attı. Karşılığında gülümseyerek tekrar öpücük atıp Emir'e döndüm.

Ona döndüğüm an bakışlarını kaçırıp yerinde doğrularak elini ensesine attı. Kaşıyarak geri dönüp salona ilerlemeye başladı.

"Konserin bittiyse eğer kahvaltıyı hazırla artık." diye bağırmayı da ihmal etmeden tabi. Göz devirip arkasından dil çıkardım ve biberi doğrama tahtasına yerleştirip kalan işime devam ettim.

Telefonda hâlâ şarkı çalmaya devam ederken demin ki gibi yüksek sesle olmasa da hafifçe mırıldanarak ve yerimde sallanarak işime devam ettim.

Doğradığım biberleri kavrulan soğanın üstüne döküp karıştırdım. Ardından suyun içinden domatesleri tek tek alıp biber ve soğanlarla aynı kaderi paylaşmasını sağladım.

Biraz tuz ekleyip domatesler de ölene kadar pişirdikten sonra üç yumurtayı tabakta çırpıp üstüne döktüm. Ve pişirip altını kapattım.

Yeşil Alev Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin