Keyifli okumalar 😉
Suçsuzken bir insan nasıl suçlu duruma düşebiliyor ki? Bu o kadar iğrenç bir his ki anlatamam. Mesela yapmak istediğim onlarca intikam planı birden suya düşüveriyor.
Yada tüm bedenini ele geçiren sinir, uçup gidiyor ve yerini endişe alıyor. Kalbim hızlı bir şekilde çarpmaya başlıyor. Elim bu defa sinirden değil endişeden titremeye başlıyor. Hatta sadece elim, ellerim değil. Tüm bedenim titriyor.
Bacaklarım beni taşıyamaz hâle geldiği an, yere düşecekken iki kolun beni sardığını hissettim. Sarıp oturttuğunu. Dönüp baktığımda Demir olduğunu gördüm.
"Ya bir şey olursa?" diye sordum hastaneye geldiğimizde beri bilmem kaçıncı kez.
"Merak etme bir şey olmayacak." dedi güç vermek istercesine kolumu sıvazlarken.
Emir'in düşüşünün ardından Demir ve Hüsnü Amca hızla onu arabaya taşıyıp hastaneye götürmek için yola çıkarlarken bende son anda arabaya bindim. O arada Hüsnü Amca indi.
Şimdi de Emir'in yanına giren doktorun çıkıp Emir'in ölmediğini yada herhangi bir şey olmadığını söylemesini bekliyorum. Gerçi kötüye bir şey olmaz diye bir laf var ama yine de olma ihtimali ve bu ihtimal de benim yüzümden olduğunu düşünürsek, endişe etmekten geri kalamıyorum.
Allah'ım ben daha o sinirle evi terkedip köpek gibi peşimde koşturmak gibi acayip intikam planlarım vardı. Şimdi ise iş tersine döndü. Eğer içerden doktor biraz daha çıkmazsa gidip özür dileceğim.
Allah'ım ne olur bir şey olmasın ya, lütfen. Ama suç onda. Ben dedim ona elimi bırak diye! Bok var gibi yapıştı elime, bırakmadı. Sanki onun yapacağı yara temizleme şeyini ben yapamam!
"Hanımefendi, sizde şöyle gelin, elinize bakalım." diyen bir ses ile karşımda dikilip elime bakan hemşire ile kafamı iki yana salladım.
"Fazla büyük bir şey değil. Kendim halledebilirim."
"Hayat, yapma böyle. O bir hemşire. Hem de çok güzel. Senden daha iyi bir şekilde eline bakabileceğine eminim." Anında Demir'e göz devirip titreyen bacaklarım ile ayağa kalktım ve aynı benim gibi göz deviren hemşirenin peşinden ilerlemeye başladım.
Acile ilerleyip gösterdiği yatağa oturdum. Ardından elimi tutmasına izin verip bakışlarımı boş beyaz duvara çevirdim. Aklım tekrar Emir'e kayarken, bundan sonra olacakları düşünmek bile istemiyorum.
Herhalde artık beni işten falan atar. Yada işten atmaz ve tüm ayak işlerine baktırıp süründürür. Bu olasılık kovmasından daha yüksek gibi gelirken içimden küfür ettim.
O an yüzümde hissettiğim bakış ile dönüp hemşireye baktım. Yüzündeki ifade bana 'sen ne kadar terbiyesizsin!' der gibi bir hali olduğunu farkedince küfür içimden değil dışımdan söylediğimi anlamış oldum.
"Allah aşkına, sen hiç mi küfür etmiyorsun? Yada hiç mi duymadın?" demekten geri durmadım. Aferin bana! Tebrik ederim seni koca çenem!
Hemşire bu kez de bana göz devirip bakışlarını tekrar elime çevirdi. Bir kaç temizleme ve pansuman işi ardından sargılama. Elimi serbest bıraktığında teşekkür mırıldanıp tekrar Emir'in kaldığı odaya ilerledim.
Odanın kapısını kapalı gördüğümde of'layıp Demir'e baktım. Seksenli yaşlarının başında olan bir ninenin yanında oturmuş ona bir şeyler anlatıyordu.
Merakla yanına ilerlediğim de kadının tontiş yanaklarının kızarmış olduğunu ve utangaç gülücükler attığını fark ettim. Demir ise kadının elini tutmuş ve yanağına yaslamış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Alev
Chick-LitHayat onunla dalga geçti, o da hayatla. Her defasında uzatılan çelmeye takıldı ve yere düşüp dizlerini kanattı. Yine de yılmadı. Kalktı ayağa. Bazen kendi kendine bazen ise arkadaşının yardımıyla. Çoğu zaman temizledi kanayan yarasını genelde ise a...