Keyifli okumalar 😉
Burnuma yine onun çam ağacı kokusu dolarken yeşil alevleri beni yakmak ister gibi gözlerinde dans ediyordu. Yeşil alevlerin dansı...
Hayatım boyunca bir çok insanın sinirli hallerini, gözlerinden sanki ateş eder gibi baktıklarını görmüştüm. Ama böylesi sadece Emir'e özel olmalı.
Ben onun yeşil aleve benzeyen gözlerine, o ise benim basit kahvelerime bakarak bir süre durduk. Sonra ise Sinan'ın sesi ulaştı kulaklarıma. Her ne kadar ne dediğini anlayamasam da, Emir anlamış olacak ki birden transtan çıkar gibi kendine geldi ve beni kucağından sertçe indirdi.
Tam yere atmadığı için şükredecektim ki, bacağıma giren acı yüzünden istemsizce ağzımdan acılı bir inilti çıktı. Eğilip bükülürken Emir'in elini belimde hissettim. Acıyla buruşmuş olan suratımla gözlerine baktığımda alevlerinin yerini endişenin aldığını gördüm.
"Lan niye hayvan gibi bırakıyorsun kızı?!" diye böğüren Sinan, Ecem'i Emir'in kucağına verirken yanıma gelip kolumu çekerek omzuna attı. Diğer elini de belime koyup kolay yürümemi sağlamak için yardım etti.
Nedensizce gözlerim birden Emir'e çıktığında gözlerinin belimde ki Sinan'ın elinde olduğunu fark ettim. Sanki gözleriyle o eli kırıp Sinan'ın götüne sokmak ister gibi bir hali vardı.
Emin olmak için daha bakacaktım ama Sinan'ın beni ilerletmeye çalışması ile birlikte bacağım tekrar acıyında içimden küfür ettim. Ve Sinan'a ayak uydurmaya çalıştım.
Anlaşılan verilen ilacın etkisi geçti. Tamda zamanında yani. Şimdi olacak iş miydi? Biraz daha dursaydı. Eve gidene kadar acımasaydı, olmaz mıydı?
Evet bacağım için verilen ilacın etkisi geçtiğinden ilaca sorular soracak kadar sonunda yedim kafayı. Sanki birazdan gelip sorularıma cevap verecek.
'Üzgünüm abla. Çok acil bir işim vardı bu yüzden erken gitmek zorunda kaldım. Lütfen affet beni. Bir daha olmaz böyle bir şey' diyerek dalga geçti içimde ki alaycı kız.
Ona ters cevap verecektim ki canım yanmıyormuş gibi biraz daha acıyınca o sinirle alaycı kızın saçından tutup kafasını duvara çarptım. Sonra da oturana kadar of'layıp pufladım.
Allah'ım kesik ufak tefek bi şey ama maşallah acıya bakınca bacağım kopacakmış gibi bir hisse kapılıyorum. Aman ne harika değil mi ama?
"Sinan bacağım kopuyor galiba!" derken sonunda bir banka oturmuştuk ve acıyla yüzümü Sinan'ın göğsüne gömdüm.
"Kalk hastaneye gidelim." dediği gibi beni kucağına alan Sinan ile istemdışı çığlık attım. Ardından bacağımda ki eteğin alttan frikik verdiğini farkedince bu defa isteyerek çığlık attım.
"Lan bırak beni etek açılıyor!" diye omzuna da yumruk indirdikten sonra, Sinan da beni indirdi. Emir ise az gerimiz de bizi çatık kaşlarıyla izliyordu.
"Eve gidince doktorun verdiği ağrı kesiciyi içerim geçer." dedim ve Emir'in karşısına yürüyüp Ecem'i kucağıma almak için hamle yaptım ama Emir mümkünmüş gibi kaşlarını daha da çatarak bana Ecem'i vermedi.
"Bu halde kardeşimi almana izin vereceğimi sanmadın herhalde."
Her ne kadar Emir Ecem'i vermediği için kızacak olsam da haklı olduğu için bir şey demedim. Sadece onaylar şekilde kafamı salladım.
Sonra ortama sessizlik hakim oldu. Etrafta ki gürültü sanki hiç birimize ulaşmıyor gibiydi. Ecem bile sessiz sedasız duruyordu. Her şeyi anlarım da Ecem'in sessiz durmasını anlamam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Alev
Romanzi rosa / ChickLitHayat onunla dalga geçti, o da hayatla. Her defasında uzatılan çelmeye takıldı ve yere düşüp dizlerini kanattı. Yine de yılmadı. Kalktı ayağa. Bazen kendi kendine bazen ise arkadaşının yardımıyla. Çoğu zaman temizledi kanayan yarasını genelde ise a...