Size uzun ve keyifli bir bölümle geldim canımlar...
İyi okumalar...
Barut'un sözlerinden sonra Melek abla araya girdi.
"Haydin uşaklar çenenuz çalişacağuna elunuz iş görsun."dedi ellerini birbirine vurarak. "Övle sicağu basturmadan biraz daha çaluşalum."
"Ögle sıcağı bastırınca çalışmayacak mıyız Melek abla?"diye sordum sevinçle. Bana tuhaf bir bakış attı.
"Çaluşmayacağuz. Bi da akşam üzeru ineceğuk bahçeye."
Hayatımda hiç bir habere bu denli sevindiğimi hatırlamıyordum. Ağız dolusu kahkaha atıp ayağa fırladım. Düşündüm de bu çay toplama işi keyifli olmaya başlamıştı. Bir de büyük makas bu kadar ağır olmasaydı ve avuçlarım ağrımasaydı keşke!
Biz kızlar çaylığa girip işe koyulduğumuzda erkekler toplanan çayları büyük bir bohça haline getirerek sırtlandı ve bayır yukarı taşımaya başladı. Rasim ile Barut en önde konuşarak giderken Hüseyin abi ve Mehmet abi konuşmak bir yana söylene söylene yüklerini zoraki taşıyordu. Onların böyle sızlanması beni gülümsetirken radar Melek ablayı fitil etmişti.
"Sizlanmayu birakun. Hayden... hayden acele edun!"
Zavallı adamlar Melek abladan aldıkları ültümatoma cevap veremeyecek kadar ondan çekiniyorlardı. Tıpkı benim gibi...
Öğle saatlerine yaklaştığımızda paydos verip barakalara çıkmıştık. Kızlar civarı gezme teklifinde bulunsalar da yorgunluktan gözüm kesmemişti. Üzerimi bile değiştirmeden yatağıma ağırlaşmış bir külçe gibi atladım. Eklem yerlerim sızlıyor, gözlerim yanıyor, uyuz olmuş gibi kollarım ve bacaklarım kaşınıyordu. Kendimi yeterince huysuz hissederken barakaya giren Melek ablaya, "Nerede banyo edebilirim?"diye sordum. Başındaki yazmasını çekip çıkardı ve köşedeki iskemrenin üstüne çöktü.
"Çarsafun arkasinda banyo edebilursun amma oni da anca akşam yapabilursun ve da ateş yakıp su isutmalisun."
Şaşkınlıkla gözlerimi sonuna kadar açtım. "Bu kadar eziyetli olmak zorunda mı Melek abla? Sıcak su akmıyor mu ya?"
"Kizum..."dedi elini dizine vurarak. "Burasu yayladur. Çeşmeden aksa aksa buz gibin soğuk su akar. Ne arar zicak su?"
"Ya ama benim banyo etmem gerekiyor Melek abla, uyuzlu gibi kaşınıyorum."diye veryansın ettim.
"Akşamu bekle!"dedi tersleyerek. "Ateş yakup senun içun su isiturum."
Mecbur kaderime razı gelip yorganıma iyice sarıldım. Bu gidişle bitlenmezsem iyiydi. Ama tenim çok tatlı kaşınıyordu ya! Sanki vebalı bir hasta gibi derimi kaşımaktan dökecektim.
Güneşin hafifleyeceği saatleri pişkinlik yaparak geçirmeye çalışırken kızlarda barakaya gelmiş aralarında konuşmaya başlamışlardı. Sohbetlerine katılmadan onları dinlemeye başlamıştım ki sadece Sıla'nın söyledikleri beni yakından ilgilendirmiş ve oldukça da ilgimi çekmişti.
"Ya kızlar şelale çok güzeldi ya, keşke girseydik. Hem yıkanmışta olurduk."
"Saçmalama!"diye kızdı Kübra. "Ya akıntıya kapılırsak ne yapacağız. Hiç birimiz yüzme bilmiyoruz."
"Ben biliyorum"diyerek fırladım yataktan. "Hadi gidelim o dediğiniz yere."
Bahar gülümsedi. " Sen uyumuyormuydun?"
"Kaşıntıdan uyuyamadım ki. Benim en acilinden banyo etmem gerekiyor."
Kübra tam bir anaç tavırla bizi usulca azarlamaya devam etti. "Kızlar cidden saçmalıyorsunuz. Bilmediğiniz etmediğiniz suya nasıl girmeyi düşünüyorsunuz? Çıldırdınız mı siz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Ceza (Karadeniz Serisi, BARUT) Tamamlandı.
RomanceBen, Tanem Mutlu.. Gerçekten ergenlik dönemi hariç mutlu bir hayat süren, her zaman gülümseyen bir kızdım. Kendimi mutlu ettiğimde herkesinde mutlu olabileceğine inanacak kadar da bencil! Ama benim neden bu hale geldiğimi ailemde dahil olmak üzere k...