9.bölüm

23.1K 1.3K 177
                                    

Size; Tanem'i biraz daha yakından tanıyacağınız,
keyifli ve uzun bir bölümle geldim. 😍😍

Buyursunlar...

Yorucu geçen bir kaç günün sonunda pilim neredeyse tükenmek üzereydi. Her alıştığımı düşündüğüm güne kamyon çarpmış gibi uyanıyordum. Bir de içimde yakınlığına, kokusuna hasret kaldığım Barut'un sızısı vardı tabi. Melek abla resmen aramıza girmişti ve tek kelime dahi etmemize müsade etmiyordu artık. Yan yana bile gelemiyorduk. Bu süre zarfında Barut göz kaş işareti yaparak beni belirli yerlere çağırsa da mümkün değil Melek ablayı atlatamıyordum. Barut adına uyum sağlarcasına, patlamak için bir ateşe bakan barut fitili gibi dolaşıyordu ortalıkta. Öfkeliydi ve adeta burnundan soluyordu. Bildiğin uzaktan uzağa yayla aşkı yaşıyorduk. Arada laf atıyordu. Bazen göz kırpıyor bazen de dolan çay torbalarını boşaltmaya gittiğimde koluma dokunuyordu. Ne zaman konuşacak olsak aramıza muhakkak Melek abla damlıyordu. Barut'un ufacık teması bile heyecanlanmama yetiyordu aslında. Yaşadığım şey, hissettiğim bu karmaşık duygu çok farklıydı. Hayatımda daha önceden tatmadığım değişik bir şey! Ama henüz aramızda ne olduğunu her ikimiz de bilmiyorduk. Sanki bilsek büyüsü kaçacakmış gibiydi...

Akşam üzeri bahçeden barakalara doğru dağılırken Barut bir an da avucumun arasına küçük bir kağıt parçası tutuşturdu. Merakla gizlice açıp okudum.

"Gece herkes uyuduğunda dışarıya gel."yazıyordu.

Bir an önce gece olmasını sabırsızca beklerken onun yanına gidecek olmamın heyecanıyla neredeyse tüm tırnaklarımı yemiş, yetmemiş dudaklarımın derisini koparmıştım. Bu yaptığımız çılgınlıktı ve bir adı yoktu. Her ikimizde hazırlıksız yakalanmış gibiydik. Sanki, aileleri izin vermediği için gizli kaçamak buluşan sevgililere benziyorduk.

Allah'ım eğer yanlış yapıyorsam bana engel ol, lütfen!

Barakadakilerin derin uykuya daldığına emin olduktan sonra usulca yataktan kalkıp Barut'un verdiği siyah örme hırkayı sırtıma geçirdim. Olabildiğince sessiz hareket ederek dışarı çıktığımda Barut ortalıkta görünmüyordu. Aksilik ki direk lambası da yanmıyordu. Etraf zifiri karanlıktı. Usulca karanlığa doğru ilerlerken yüzüme tutulan parlak ışıkla gözlerimi kırpıştırdım.

"Tanem.."diye fısıldadı sessizce. "Buraya gel."

Görüş açım netliğe kavuştuğunda onu ancak direğin yanında görebildim. Adımlarımı hızlandırıp çabucak yanına yürüdüm.

"Lamba neden yanmıyor?"

"Ben kapattım.."dedi ve alayla sordu. "Ne o korktun mu?"

"Hayır korkmak değil, önümü göremedim sadece."

İkimiz de sessiz kalıp gülümseyerek birbirimize bakıyorduk. Yeni çıkmaya başlayan sevgililer gibi, ne konuşacağımızı, ne yapacağımızı bilemiyor gibiydik.

"Beni neden dışarı çağırdın?"diye sordum en sonunda. Karanlıktan yüzünü seçemiyordum ama o ukala gülüşünün yerli yerinde durduğuna adım kadar emindim.

"Neden artık şelaleye gelmiyorsun?"dedi aksi bir sesle. Dudaklarımı ısırıp kıkırtımı engellemeye çalıştım.

"Ben artık oraya gelemem Barut."

Biraz nazlanmak hakkım değil miydi canım?

"Neden?"diye çıkıştı.

"Melek abla bizi görmüş, benden zorla yemin istedi. Ben dururken o torbası dolmazla işin yok dedi."

"Haydaaa.."diye söylenip elini direğe vurdu. "El elalemin rakipleri erkek olur benim ki tutupta kalfa Melek abla oldu, şansa bak!"

"Ne rakibi ne saçmalıyorsun Barut?"

Mükemmel Ceza (Karadeniz Serisi, BARUT) Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin