11.bölüm

22.8K 1.2K 93
                                    


Üstümüz başımız sırılsıklam bir halde barakalara geldiğimizde Melek abla bize doğru son sürat koştu ve öfkeyle Barut'u geri itip beni arkasına çekti.

"Yine kizu kandurup yirmağamu soktun sen, torbasi dolmaz!?"

Barut ağzının içinden homurdanırken kıkırtıma engel olamadım.

"Melek abla sen yine ne saçmalıyorsun?"diye çıkıştı. "Kimsenin kimseyi kandırdığı falan yok,"sesini incelterek, alayla taklit kabiliyetini gözler önüne serdi. "Tanem yirmağa düşti."

"Huyy başima gelen." Melek abla bana dönüp gözlerini şöyle bir üstümde gezdirdi. Korkmuş gibi görünüyordu. "İyimisun kizum? Biyerine bişe oldu mi?"

Kolunu okşayarak gülümsedim. "Yok ablam birşey olmadı, sadece ıslandım. Aksine Barut beni kurtardı."

Memnuniyetsizce duyamadığım bir şeyler mırıldanıp koluma girdi ve beni çekiştirerek peşinden sürüklemeye başladı. "Tabii ki kurtarur torbasi dolmaz. Seni kendune sakliy ya, akli sira!"

"Abla o da ne demek ya? Neden böyle şifreli konuşuyorsun?"

Aklım giderek karışırken bitmek bilmeyen imalarda iyice kuşkuya düşmeme sebep oluyordu.

"Ben anlamam oyle şifreli falan. Görmiymisin uşak kudirdi." Aksi bir tavırla beni azarlayıp kızgınca yüzüme baktı. "Sen da az kaşinmaysun ya.... neysa!"

Sıkıntıyla derin bir nefes çektim ve üzerimdeki meraklı bakışları es geçerek, kimsenin soru sormasına müsade etmeksizin çabucak barakaya girdim. Kahretsin! Burada giyebileceğim tek kıyafetim de sırılsıklam olmuştu. Çaresizce valizimin başına geçip içini talan etmeye başladığım sıra Melek abla peşimden usulca içeriye girdi ve yüzündeki muzip gülüşle yanıma büyük bir çanta bıraktı.

"Torbasi dolmaz buları sağa almiş."

Şaşkınlık dolu ifadem yerini mutlu bir gülüşe bıraktığında çantayı ters çevirip içinden çıkanları tek tek inceledim. Küçük bir kutuda saç kurutma makinası vardı. Bir kaç tane hem şık hemde gündelik giyilebilecek rengarenk elbiseler, bir kaç şalvar ve bir kaç tane de yazma almıştı. Artık temiz temiz giyinebilecektim. Normal hayatımda asla mutlu olamayacağım bu küçük hediyeler beni ciddi manada sevindirmişti. Barut Karadeniz beni gerçekten nasıl mutlu edebileceğini biliyordu. Şu an ki konumumda asla ulaşamayacağım ama beni mutlu edebilecek kadar küçük şeyler! Melek abla bana hem karmaşık hemde yarım bir gülüşle baktığında utanarak başımı eğdim.

"Bu çatara seni seviy ha kizum.."dedi düşünceli bir sesle. "Kuduriy seni kaçuracak elinden diye."

Kısa bir an afalladım. Gerçekten Barut beni seviyormuydu? Bunu bilmeye, hissetmeye o kadar ihtiyacım vardı ki.

"Gerçekten seviyor mu Melek abla? Bazen öyle şeyler yapıp kalbimi kırıyor ki sevdiğine inanmam malesef mümkün olmuyor."

Başını salladı ve usulca yanıma kıvrılarak bağdaş kurdu. Elini dizime hafif hafif vururken, "Seviy kizum... hemde oyle bi seviy ki akluni hepten şaşurdi uşak."diye mırıldandı. Gözleri çok uzaklara dalmıştı. "Fırtına gardaşumi çok uzun zamandan beri tanurum, Deniz gardaşumi da ha oyle. Barut, Ateş, Su neredeyse bizum yanimuzda, böyüdi. Bi tek Damla buralara pek gelmez. O da evun kuçiğidur, besbelli oğa kiyamayler. Hele da Barut..."deyip hüzünle gülümsedi. Onu başka sevdiğini gözlerinin parlamasından okuyabiliyordum. "O buralari çok seveydi. Böyük nenesi Asiye abula elmeden once onunlan buralardan ayrulmazdi. Asiye abula şimdi gerçek dünyadadur ama Barut buralari asla ve katiyen boş gomadi. Ünüversite okumağa gitti İstanbul'a ama yaz oldi yine geldi çay toplamağa. Bazen oğa kızayrum edeyrum da çokta seviyrum torbasi dolmazi."

Mükemmel Ceza (Karadeniz Serisi, BARUT) Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin