Barut'un göğsüne iyice kuruldum. Kokusunu içime doyasıya çektim ve beni saran güçsüz kollarının arasında onsuz geçirdiğim günlerin hasretini giderirken doktor bir kez daha araya girdi.
"Lütfen Tanem hanım, dışarıya çıkın. Kontrollerimizi yapalım duruma göre Barut beyi servise çıkarabiliriz."
"Ya çıkarmazsanız?" diye çıkıştım. "Sonra onun yanına girmeme izin vermiyorsunuz." Başımı usulca Barut'un göğsünden kaldırıp hırçın bir hareketle gözyaşlarımı sildim. "Dışarı çıkmayacağım. Ben burada usulca bir köşede dururum ki, size hiç zararım da dokunmaz."
Doktor başını olumsuz anlamda sallarken Barut kıkırdadı. Ona kızgın bir bakış attığımda ise küçük bir çocuk gibi gözlerini kırpıştırmaya başladı.
"Lütfen zorluk çıkarmayın Tanem hanım. Görünüşe göre Barut bey gayet sağlıklı duruyor."
"Ben size o kadar dedim. Yalvardım. Barut benim, yanında olduğumu hissederse uyanır dedim. Ama siz izin vermediniz. Yasak dediniz!"
Alelen, ayak üstü doktoru azarlıyordum. Barut boğazını temizledi ve elimi sıkarak kendisine bakmamı sağladı. "Güzelim, hadi dışarı çık. Sana söz veriyorum; eğer sen gelemezsen ben sana geleceğim. Her zaman geleceğim."
Yorgun yeşilleri sevgiyle parlarken eğilip yanağına küçük bir öpücük kondurdum. "Söz verdin bak."
O mükemmel dişlerini, ipe dizilmiş birer inci tanesi gibi meydana çıkaracak şekilde gülümsedi. "Sözüm söz."
İstemeyerekte olsa,"İyi o halde." Dedim ve Yasemin koluma girip beni odadan dışarıya doğru çekerken de mümkün değil homurdanmadan edemedim. "Az kalsın verdiğin hiçbir sözü tutamayacaktın. Unutmadım sanma. Bunun hesabını sonraya saklıyorum."
Arkamdan huysuzca söylendi. "Seni duyabiliyorum çakma prenses."
"İyi halt ediyorsun bay at hırsızı."diye seslendim. Yasemin kıkırdayarak beni kapıya kadar sürükledi. Sonra bir an kendi derdimi unutup ona döndüm.
"Yasemin, senin de başını belaya soktum değil mi?"
"Sorun değil canım..."dedi samimi bir gülüşle. "Buradan sonra beni çok çok morg departmanına kaydırabilirler."
Şaşkınlıkla afalladım. "Deme ya?"
Ağlanacak haline güldü. "Dedim bile." Koluma tekrar girip yürümeye devam etti. "Aslında iyi bile oldu biliyormusun? Burada o kadar insan ölüyor ve son anlarına şahit olmak zorunda kalıyoruz ki psikolojimiz tamemen çökmüş durumda. En azından nasıl öldüğünü bilmedigim insanlarla ilgilenirim. İnan bana bu daha rahatlatıcı bir seçenek."
Her iki seçenekte bana ürkütücü gelmişti. İki gündür Barut'un güzel haberlerini beklerken, ölen o insaların yakınlarının kaderini bizler de yaşıyor olabilirdik. Bunu düşünmek bile beni aşırı korkutmuştu. Dışarıya çıkmaktan vazgeçip Barut'un yanına geri dönemeden önce Yasemin kayarak acılan yoğun bakım kapısından beni dışarıya itti.
"Sana güzel haberlerle geleceğim canım." Kapılar yüzüme kapanırken Yasemin bana göz kırparak görüş açımdan tamamen çıkmıştı. Tüm aile neredeyse başıma dikildiğinde ilk konuşan Ateş oldu.
"Tanem.. O iyi mi? Kardeşim nasıl?"
Gözlerimden yaşlar boşanırken ona sıkıca sarıldım. "Baban uyandı evlat. Barut uyandı. Benden, bizden vazgeçmedi."
Ateş kendinden geçmişcesine, sanki tribünlerde tepinen taraftarların gol sevincini yaşıyormuş gibi olduğu yerde hunharca zıplayıp duruyordu. Sorun beni de kendine uydurmuştu."Allah'ım sana şükürler olsun! Ben sana ne dedim? O lanet herif bizi bıraksa seni bırakmaz demedim mi?."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Ceza (Karadeniz Serisi, BARUT) Tamamlandı.
RomansBen, Tanem Mutlu.. Gerçekten ergenlik dönemi hariç mutlu bir hayat süren, her zaman gülümseyen bir kızdım. Kendimi mutlu ettiğimde herkesinde mutlu olabileceğine inanacak kadar da bencil! Ama benim neden bu hale geldiğimi ailemde dahil olmak üzere k...