Beklenen bölüm işte geldi...😍😍Keyifli okumalar...
Oturduğum sandalye de gözlerim dolu dolu öylece olacakları beklerken Ateş kucağında oyalamaya çalıştığı Hasan'ı usulca yere bıraktı ve beni koruma altına almak ister gibi önüme geçerek Gülperi'ye adeta ateş püskürdü.
"Onu burâya neden getirdin?! Sen ne yapmaya çalışıyorsun Gülperi?!"
Gülperi şeytani bir ifadeyle gözlerini bana çevirdiğinde Ateş'in çıkışına aldırmadan sırıtmaya devam ediyordu. "Ben ne yapamak isteyeceğim Ateş? Neden sinirleniyorsun?"omzunu silkerek umursuzca ekledi. "Sadece Alev, Barut ile konuşmak istiyormuş, ona yardım ettim hepsi bu kadar."
Ateş hırlar gibi gülümsedi. "Senin asıl amacının ne olduğunu her ikimiz de çok iyi biliyoruz!"
"Aa.. neymiş benim amacım? Söyle de bilelim. Vallahi kötü bir niyetim yoktu."
Gözlerini kırpıştırarak alayla konuşması beni ne kadar öfkelendirse de mecburiyetler dahilinde susmak zorundaydım. Düştüğüm durum iğrençti. Annem, Babam, Melek abla ve kızlar soru soran bakışlarını etrafta gezdirirken daha çok kırılıyordum. Babam henüz gerçekleri öğrenmişti ve benim de dahil olmak üzere bilmediğim gerçekleri şuan da öğrenmek üzereydi. Barut beni büyük bir facianın ortasında savunmasız, tek başına bırakmıştı aslında. İçimde kopan fırtına daha şiddetli bir kasırgaya dönüşmeden önce, Ateş bana döndü.
"Gidelim Tanem."dedi. Fazlasıyla tedirgindi. Bu ortamda bulunmaktan en az benim kadar huzursuz görünüyordu. "Burada durman hiç sağlıklı olmayacak. Sana gereken açıklamayı Barut yapacaktır."
Barut'un yüzünden, anlatması gereken şeyleri anlatmamış olmasından dolayı bana sadece susup oturmak düşüyordu. Hiç düşünmeden Ateş'in teklifini reddettim.
"Bu duruma düştükten sonra mı Ateş? Sence de Barut konuşmak için geç kalmadı mı?"Gözlerimi etrafta gezdirdim. Herkes bize merakla bakıyordu.
"Biliyorum geç kaldı ama anlatacaktı. Sadece en doğru zamanı bekliyordu. Hadi Tanem gel benimle."
Elini uzatmış tutmamı bekliyordu. Gözlerimin içi yanarken başımı iki yana salladım. Bir korkak gibi arkamı dönüp kaçmayacaktım. Ben bugüne kadar sabırla Barut'un konuşmasını beklemiştim ama beklediğim konuşma hiç bir zaman gelmemişti. Beni daha nereye kadar oylayabilirdi? Nereye kadar susmayı planlıyordu? Barut'a olan güvenim tuzla buz olurken hayali cam kırıkları kalbimin en hassas noktalarına batarak canımı yakıyordu. Yüreğim kan revan içinde çırpınırken insanların önünde bu alçaltıcı duruma düşmem beni dah beter hale getiriyordu. En başından beri etrafimda dönen oyunların farkındaydım ama ben kalbimin sesini dinlemeyi, Barut'a güvenmeyi seçmiştim. Şimdi tam bir aptal gibi hareket ettiğimi fark edebiliyordum. Bu nokta da çok ünlü bir şairin sözleri halimi anlatıyordu- Aşk aptalların işidir! Gerçekten öyleydi, benim gibi salakların! Ve bende bile isteye bu aptallığı yapmıştım. Gözlerimi Ateş'ten çekip kızıla çevirdim. Ağlamaktan gözlerinin içi kanlanmış, göz kapakları şişmişti. Darmadağın görünüyordu. Ona acıyamayacak kadar bitik bir haldeydim. Kız onunla göz teması kurmamdan cesaretlenmiş olacak ki bana doğru yürümeye başladı. Gerilmiştim, korkuyordum. Barut için inşaa ettiğim tahtın sarsılarak devrilmesini istemiyordum fakat görünen o ki bu aşk perperişan olmaya mahkum edilmişti. Bunu bize Barut yapmıştı. Ondan başka kimsenin suçu yoktu. Tam önümde duruğunda başını omzuna yatırarak dolu gözlerini kırpıştırdı.
"Sen o musun?"
Sesi ağlamaktan olsa gerek kısık çıkmıştı.
"Evet."diye hiç bocalamadan cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mükemmel Ceza (Karadeniz Serisi, BARUT) Tamamlandı.
RomanceBen, Tanem Mutlu.. Gerçekten ergenlik dönemi hariç mutlu bir hayat süren, her zaman gülümseyen bir kızdım. Kendimi mutlu ettiğimde herkesinde mutlu olabileceğine inanacak kadar da bencil! Ama benim neden bu hale geldiğimi ailemde dahil olmak üzere k...