2.6

3.5K 218 84
                                    

Bilinmeyenin mesajını görmezden gelerek önümdeki raflara göz gezdirmeye devam ettim. Aslında burada işim bitmişti ama epey sinirliydim ve ne yapacağımı kestirememiştim.

Ne yani? Bir hafta boyunca bana yazmayacak, tek kelime etmeyecek ama yanıma yabancı biri gelip beni rahatsız ettiği an varlığını hissettirip boş yere koruma çabalarına mı girecekti? Mesajla mı? Hah!

''Burada dikilmendeki amaç ne? Dikkat falan çekmiyorsun.'' Diye mırıldandım yanımdaki çocuğa dönerek sinirle.

''Dikkat çekmek gibi bir amacım yok, sadece gözlem yapıyorum.''

''Neyi gözlemliyorsun?"

''Seni?'' derken iki kaşı birden havaya kalkmıştı. Kütüphanede böyle kişilerin ne işi olurdu sanki? Burada da mı rahat yok artık?

''Ama ben, beni gözlemlemenden hoşlanmıyorum.'' Sinirle ona bakıyordum ve kaşlarım çatılmıştı. ''Çekil git şimdi önümden.''

''Gerçekten de benziyorsunuz.'' Bunu o kadar kısık bir sesle söylemişti ki bana söylemediğine yemin edebilirdim, göz teması da kurmamıştı.

''Kimle benziyoruz?'' Tek kaşımı kaldırmıştım.

''Hiç.'' Dedi ardından dirseğini, ikimizin ortasındaki rafa hafiften yasladı ve birkaç parça metal yüzüğü geçirdiği parmakları elimin arasındaki kitabı aldı. ''Bir kitabı beş kere okumanın mantığı nedir? Görüntüne bakılacak olursa çocuk kitapları rafında olman gerekiyor.''

''Görüntüne bakılacak olursa kütüphanede olmaman gerekiyor.'' Dedim dürüstçe. ''Sağ tarafında büyük, mavi bir çöp kutusu atıklar için ayrılmış halde.''

Ağzını açacağını anladığımda bir şey demeden kütüphaneden çıktım ve caddeden karşıya geçerek Lara'ya doğru gitmeye başladım. Bu ruh haliyle yalnız kalmak istemiyordum. Evlerimiz pek uzak sayılmazdı, on dakikalık bir yürüyüş sonrası sitelerine varabilirdim. Kulaklığımı kulağıma takarak sakince bir şarkı açtım ve mırıldanmaya başladım.

Kendimi evlerinde bulduğumda, Seden Teyze Lara'nın henüz evde olmadığını fakat birazdan geleceğini söyledi. Böyle şeyleri sıkıntı etmezdik, birbirimizin evlerini kendi evimiz belleyeli uzun zaman olmuştu. Sakince bir koltuğa kuruldum ve ısınmayı bekledim.

Telefonum titredi.

Bilinmeyen Numara: Sesin gerçekten büyüleyici. (15:30)

Beria: Beni gözetlemeyi gerçekten kesmen gerekiyor. (15:31)

Bilinmeyen Numara: Şarkı söylediğin sırada pek seni gözetliyor sayılmazdım aslında. (15:31)

Beria: Nasıl yani? (15:33)

Bilinmeyen Numara: Çünkü sen söylemeye başladığında gözlerim kapandı, Beria. (15:34)

Hayır, yumuşamayacaksın.

Beria: Bir haftadır yoksun ve hiçbir şey olmamış gibi bunu mu söylüyorsun gerçekten? (15:35)

Bilinmeyen Numara: Üzgünüm, kötü bir hafta geçirdim (15:37)

Beria: Anlat demeyeceğim, anlatmayacağını biliyorum (15:37)

Bilinmeyen Numara: Bir gün anlatacağım, Beria (15:37)

Bilinmeyen Numara: Fakat aynı şeyleri anlamayacağımızdan eminim (15:37)

Beria: Pekala, bilinmeyen. (15:38)

Sorgulamak istemiyordum, bu bir süre sonra gerçekten boğucu oluyordu. Neden düz bir şekilde akışına bırakmıyordum? Çünkü o çok daha sinir bozucuydu. Peki, ben bundan sonra ne yapacağım?

Bilinmeyen Numara: Bu arada (15:40)

Bilinmeyen Numara: Eğer istediğin buysa,

Bilinmeyen Numara: ve biraz olsun içini rahatlatacaksa,

Bilinmeyen Numara: Bana B diyebilirsin. (15:41)

ALINTI|| Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin