5.9

2.6K 180 76
                                    

Elimdeki kalemi sakince döndürürken dersi can kulağıyla dinliyor ve not alıyordum. Bunları yaparken gülümsemeyi de ihmal etmiyordum. Ne yapayım ama? Kendimi durduramıyordum ki, yanlış olduğunu bilsem de Doğuş aklımdan çıkmıyordu.

Nihatet zil çaldığında arkama yaslanarak tekrar gülümsedim. Sonra yanıma bir bedenin oturduğunu hissettim ve Aras'a döndüm.

"Pişmiş kelle gibi sırıtmayı keser misin artık?" dedi komik bir ciddiyetle bana bakarken.

"O niye?" dedim.

"Mutluluğun sinirlerimi bozuyor."

"Tamam." dedim gülümseyerek. Elini kusacakmış gibi boğazına götürdü ve yüzünü buruşturarak benden uzaklaştı.

Biraz su içtikten sonra merdivenlerden indim ve kantine girdim, girmemle çıkmam bir olmuştu çünkü kantinin yanındaki depodan sesler geliyordu. Arkadaşımın sesi?

Normal bir durumda olsaydık bu anı muhtemelen dinlemez ve özellerine saygı duyardım ama onlar biz Doğuş'la konuşurken bizi dinlememişler miydi sanki? Ne olacak canım? Diyerek aralık olak kapıdan hafifçe depoya sızdım ve bulduğum bir dolabın arkasına saklandım.

Ortam loş olduğundan gözükmemiştim ve çok sesli konuşuyorlardı.

"Ya ne inanacağım senin sevgine ben be? Aylarca bana ve Beria'ya yalan söylemediniz mi siz ikiniz? Sinsiliğe bak." Yürü be Lara.

"Ya bak haklısın ben odunum eşeğim hepsi benim yüzümden seni aldatmayı hiç istemedim."

"Ne diyorsun ya?" Lara bu tepkiyi vermese kesinlikle ben verecektim ama cidden, ne diyordu bu ya?

"Özür dilerim," dedi Ozan düşünceli bir sesle. "Ben eşşeğim diye başlayan cümleler böyle bitmezse elim ayağım titriyor da."

"İyi, aferin." deyip gitmeye hazırlanırken Ozan onu saçından tuttuğu gibi durdurdu ve Lara küçük bir çığlık attı. "Saçımla ne zorun var aptal? Bıraksana." dedi.

"Lan ne bileyim sen hızlı hızlı gidip peşinden kolunu da götürünce tutacak bir yer bulamadım." dedi Ozan. "İki dakika sus da konuşayım kızım."

"İyi, konuş." Kollarını birbirine bağladı.

Konuşmadı. "Lan konuşsana."

"Ya ben konuşmama izin vermezsin sanıp öyle demiştim. Ne desem bilemedim şuan bak." Lara'yla aynı anda gözlerimizi devirdik.

"Ben zaten sana mesajda söyleyeceğimi söylemedim mi? Doğuş, Beria'ya yalan söyledi ama ona mesaj atarken amacı kendini sevdirmek değil, tanıtmaktı. Yoksa bu vicdan onu çürütecekti." Lara'ya baktı.

"Ben de destek oldum Doğuş'a. Kararını sorgulamak istemedim çünkü o benim en yakın arkadaşım ve ona güveniyordum. Sana, Beria'ya ondan önce gidip nasıl anlatırdım?"
Bundan nefret ediyordum ama haklıydı. Aynısı, Lara'nın başına gelse nasıl anlatırdım?

"Bilmiyorum Ozan." dedi Lara. "Bana daha hislerini itiraf etmeden yalan söyledin sen, ilerisine nasıl bakayım?"

"Ulan hislerimi itiraf edememişken yalan söyledim de, senden öncesi zaten yalandı." dedi Ozan. Vay be. "Bir şeyler rayına oturuyorken azıcık güvenmeyi dene bana, zor mu sanki?"

Lara'ya bakıp eline uzandı. "Sünger gibi kalbim var, bulaşık süngeri yapma onu." Gülmemek için ağzımı kapattım. Hiç zamanı değil.

Lara sıkıntılı bir nefes verdiğinde gerçekten çelişkide olduğunu anlamıştım ve bir an suçlu hissettim. Ben, Doğuş'a kızgındım ama bu onun da Ozan'a kızgın olması gerektiği anlamına gelmiyordu ki, en yakın arkadaşımı bu çaresizlikten kurtarmalıydım.

"Bilmiyorum, bir şey var. Sevgine o kadar kolay güvenemiyorum." Ozan'ın gözlerindeki çocuksu ışık sönerken Lara'nın elineki elini çekti ve Lara'nın eli boşta kaldı.

"Sevgime güvenmiyorsun, öyle mi?" dedi ve gitmek üzere kapıya yöneldi.

"Kast ettiğim o-" demesine kalmadan Ozan geri döndü ve dudaklarını Lara'nın dudakları ile buluşturdu. Hop, noluyor lan?

Bir saniyelik zaman diliminin ardından hızla dudaklarını geri çekti ve ağzı açık kalan Lara'nın elini alarak kalbinin üzerine koydu.

"Neden atıyor o zaman böyle?" dedi fısıltıyla. "Ona da mı inanmıyorsun?"

ALINTI|| Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin