4.1

3K 204 62
                                    

Kopan yaygaraya sonunda bir el atmam gerektiğini hissettim. Korkunç bir andı çünkü, Doğuş, Aras'ı kendinden geçmişçesine yumrukluyordu ve Ozan da ona memnuniyetle destek oluyordu. Lara korkuyla bir kenara sinmişti ve artık bir şey yapamıyordu.

"Durun!" dedim. "Allah kahretsin, kesin artık. Kaç yaşındasınız siz, beş mi?"

Doğuş aniden ellerini Aras'ın üzerinden çekti ve Ozan'a dönüp iyi olduğundan emin olduktan sonra bir şey söylemedi. "Sakın bir daha buna cürret etme." dedi Ozan işaret parmağıyla suçlayıcı bir biçimde Aras'ı gösterirken. Sonunda ayağa kalktı çıkışa yöneldi Doğuş ile birlikte.

Lara bana döndü. "Beria, hadi gidiyoruz." Bu lafıyla önünde ilerleyen Doğuş ve Ozan bana döndü ve vereceğim cevabı beklemeye başladılar. Aslında bir cevap beklemekten çok, arkalarından gitmemi istiyor gibiydiler.

Onları yanılttım. "Sizinle gelmiyorum."

"Ne demek gelmiyorum?" dedi Doğuş sinirle. Burnundan soluyor gibiydi fakat umrumda değildi.

"Evet gelmiyorum, beş yaşında gibi davranıyorsunuz. Ben ablamla ilgili sorularımı cevaplamak için Aras'a ihtiyacım olduğunu söylüyorum," dedim cümlemin tamamını bitirmeden Doğuş'a bakarak.

"Biriniz çocuğu yumrukluyorsunuz, diğeriniz dayak manyağı yapıyorsunuz ve Beria'nın düşüncelerini nedense kimse umursamıyor. Böyle mi yardım ediyorsunuz?"

Kantin masasına bıraktığım çantamı sırtıma alarak içtiğim kahvenin parasını ödedim. Tekrardan onların yanına geldiğimde ise Doğuş ellerini kollarıyla birleştirmiş, bana sorgularmışçasına bakıyordu.

"Kendi davanızdan dolayı ablama ulaşmama engel olacaksanız, arkadaşlığımızı sürdürmenin bir anlamı yok. Zira destekten çok köstek oluyorsunuz."

Kantinden çıkmak için adım attığım sırada bana engel olan şey Doğuş'un sağ koluyla bileğimi tutuyor oluşuydu. Ah, ciddi misin sen?
Ona boş bir ifadeyle bakıp bileğimi kurtarmaya çalıştım, çünkü yapabileceğim tek şey buydu.
"Hiçbir yere gitmiyorsun."

"Ne?"

"Yeterince açık değil miyim? O orospu çocuğuyla gitmene izin verecek gibi mi duruyorum?"

"Senden izin alacak gibi mi duruyorum?"

"Durmuyorsun ama gitmemen gerekiyor."

Bileğimi kurtardığımda Lara arkamdan gelip sırtımdan tuttu, son yaptığını telafi etmeye çalışıyor gibiydi.

"Beria, hadi gel güzelim. Sinirlisin, dinlenmen gerekiyor."

Ozan da Lara'ya katılıp kantinden aldığı çikolatayı bana doğru uzattı.

"Bu sıralar fazla agresif ve duygusalsın. Dönemin mi geldi senin ya? Al şu çikolatayı da ye bakayım."

"Siktir git, Ozan."

Normal durumlarda benden küfür duymak imkansız bir durumdu ama Ozan'ın hiçbir şey yaşanmamışçasına bana çikolata uzatıp, 'döneminde misin sen ya?' demesi  ağız dolusu küfür etme sebebi uyandırıyordu.

Küfür etmeme diğerleri de en az benim gibi şaşırmış duruyorlardı. Eh, haksız sayılmazlardı.

Ozan ona siktir git dememden sonra kantin sandalyesine oturup ellerini masada birleştirdi, bu pozisyon 'hayallerim yıkıldı, depresyondayım, dipsiz kuyularda ipsizim' duruşuydu.

"Ali Rıza efendi gibi hissediyorum şu an, benim minik kurabiyem küfür etti."

"Minik kurabiyem mi?" dedi Doğuş olayın şokunu hala atlatamamışken.

ALINTI|| Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin