5.0

2.9K 241 51
                                    

Bana şaşkınca bakan Doğuş'a döndüm. "Sen bilmiyor muydun ki?"

"Bilsem böyle bir tepki mi verirdim?" dedi bana gözlerini büyüterek bakarken. Ne yani? Bunca yıl kazanın arkasında ablam olduğundan bir haber, kendini suçlayarak mı devam etmişti?

Bu taşınmayacak kadar ağır bir yüktü ve karşımdaki bir düzenbaz dahi olsa duyguları olduğunu(?) biliyordum. Yani vardır heralde.

"Oturalım," dedim yandaki bankları ona gösterirken. "Sadece kuracağım bir kaç cümle olduğundan. Seninle ilgili tek şey duymak istemiyorum." Dalgınca kafasını salladı ama dediklerimi pek de dinliyor gibi görünmüyordu. Resmen şoka girmişti. Aslında yüzüne bakmak dahi bana iyi gelmiyordu ama düşünüldüğü zaman, onca yıl birinin ölümüne sebep olma düşüncesiyle yaşamına devam etmek Doğuş için bile ağır olmalıydı.

Sakince yanıma oturduğunda ona döndüm. "Aras'ın bana bir günlük getirdiğini söylemiştim. O günlüğün her sayfasında sen yazıyordun fakat ismini kullanmadığından anlamam geç oldu."

Kafasını kaldırıp aralanan kırmızı dudakları, çatık kaşları ve belirgin adem elmasıyla bana şaşkın bir ifadeyle baktı. Üzüldüğümü hissettim, neden üzülüyordum peki? Ablam için mi? Hayır, o hissi her halükârda tadıyordum zaten, farklı bir şeyler vardı. Onunla konuşmayı mı özlemiştim? Varlığının hayatımda bir yeri olmayan bu adam, kalbimde bir yere sahip olabilir miydi gerçekten?

"Hırslıydı, bilirsin zaten. Bir şey istediğinde gözü dönerdi. Senin tarafından reddedildiğinde sana bir ders vermek istemiş, hepsi bu. İşin ucunun buraya geleceğini bilemezdi." dedim ve üzgün bir biçimde kafamı eğdim. Bilmesi gerekeni söylemiştim. Yapmamam gereken bir şey yapmış ve varlığından emin olmadığım suçluluk duygusuyla savaşması için ona yardım etmiştim.

Ama bu kadardı.

Kalkmak için hareketlenirken, eli bileğime uzandı. Gözleri kısıktı, hafifçe dudağını yaladı ve anlayışlı gözüken bir ifadeyle bana baktı. "O gün, kütüphanede," dedi. "Bana, beni sevdiğini söyledin." Bana kendini sevdirdin, demiştim.

"Bir şeyleri açıklamak benim için çok zor." dedi. "Ama.."

Derin bir nefes verdi.

"Seni fark ettiğimde kaza gerçekleşmemişti. Eğer gerçekleşseydi ne yapar eder hislerime karşı gelmeye çalışırdım. Ama biliyor musun, gelmek istemezdim, Beria. Gelemezdim de."

Bana biraz daha yaklaştı ve kafasını eğdi. İkimiz de gözlerimizin içine bakamıyorduk.

"Sana farklı bir kişilik gibi gelmiş olabilirim. Ama ben o adamım, Beria; kazadaki o adamım. Kütüphanedeki o adamım. Satırlar arasında buluştuğun kişiyim, sana yalan söyledim çünkü kaza sonrası sana biraz olsun yaklaşma fikri bile öylesine imkansızdı ki, ihtimallerin altında ezildim. Sanma ki bu bir bahane, beni haklı çıkaracak." Acıyla gülümsedi.

"Beni haklı çıkaracak tek bir cümle kuramam sana, ama tanıdım işte seni. Zamanla keşfettim, sandım ki konuştukça bana ısınırsın ve bir şekilde açıklarım işte kendimi, açıklayamadım. Ben bile kendimi bilemiyorken bu açıklamayı yapmak o kadar zor ki.."

Derin bir nefes aldı. "Keşke sen beni bilseydin," dedi. "Şayet ancak o zaman benim kendimi bilip bilmemem pek de umurumda olmazdı."

"Yine de ne var biliyor musun? Tek bir cümle için tüm kitaplardan cümleler paylaştım seninle, tek bir cümle için senden gizlendim, varlığımı gölgeledim. Hislerimi kabul etmek bile benim için başlı başına bir savaşken dedin ya, bana kendini sevdirdin diye. O cümlenin ağırlığı altında ezildim, Beria."

Benden uzaklaştı ve gözlerime baktı. "Şimdi, o cümlenin yükünü omuzlarımda taşıyacağımı bile bile söylüyorum,"

Gülümsemesi soldu. "Seni seviyorum."

-


galiba düştüm
neredeyse 2 günde bir bölüm atıyoruz fakat oy sayıları diğer bölümlere göre çok daha az:( okuyorsanız oylamayı unutmayın lütfen

ALINTI|| Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin