Günümün yarısından fazlasında bir boşluk hissi. Doldurmaya çalışsamda dolmuyor kalbimin derinleri. Gittikçe daha büyüyor, derinleşiyor, genişliyor.
Artık hislerim gündoğumunun öncesi gibi..
Zorlandığında bırak acılarının yarısı yağmur olup bana yağsın.(Got7-You Are)
-Kim Mingyu
-----------------------------------------------------------------
--Kaçırılma olayında 1 Hafta sonra Wonwoo'dan--
Yaklaşık bir hafta geçmişti o lanet günün üzerinden. Her günü Mingyu'mun kapısının önünde geçirdiğim koskoca bir hafta. Beklemek sıkıntı değil benim için gene beklerim. Ömrümün sonuna kadar dahi olsa beklerim. Sonucu umurumda değil. Onun yaşıyor olabilme ihtimali yeter bana. Bu kadar şeyden sonra onu bırakamam, bu kadar şey olmasaydı gene bırakamazdım.
Gene camdan içeri bakıyordum. Beni fazla içeri almıyorlardı. Ona dokunamıyordum, yanında olduğumu belli edemiyordum. Gözlerimde ki kuruluk hastalığından dolayı da akan gözyaşlarım canımı yakıyordu ama akan sadece gözyaşı degildi. Tutamıyordum Mingyu'nun acısını içerimde.
Neler oldu diye sorarsanız anlatayım;
Mingyu babası tarafından vurulduktan sonra hemen hastaneye kaldırdık. Karacigerlerinden ve kalbinin yakın bir yerinden vurulmuştu. Tabi cezasız kalmayacak. Bir insan oğluna nasıl bunu yapar lan nasıl? Cibiliyetsiz herif.
Ahhh neyse. Gelir gelmez ameliyata alındı. 5 saatlik bir ameliyattan sonra da yoğun bakıma yatırıldı. O zamandan beri bekliyoruz. Hiç bir gelişme yok ama kötüye gitmesin yeter benim için. Ciğerlerinde büyük zarar var ve bu karaciğer nakline kadar gidermiş tabi eğer şanslıysak. Vücudu eğer kendini toplamazsa düşünmek dahi istemiyorum. Onun zarar görmüş olması hem de benim yüzümden..bu acının tarifi yok.
Sadece bir haftadır dokunamıyorum ona sesini duyamıyorum istediğim gibi öpüp koklayamıyorum saramıyorum sımsıkı. Keşkelerle sarılı her bir tarafım. Çünkü yapacak başka bir şeyim yok. Onu böyle izlemek yeter benim için tabi ama onu bu halde görmek istemiyorum. En azından gülümsesin. Öylece durmak yakışmıyor ona. Uyandığı zaman hepsinin acısını çıkaracağım, beni böyle üzmek neymiş görsün, it.
Bu bekleme süresinde benimle beraber Oat, Pop, Xuan ve Hao da buradaydı. Jangjun ve Yuta da gelip gidiyorlardı yanlarında hala ismini bilmediğim ve ilgilenmediğim bir civcivle(Winwin).
Bu süre zaafında Oat ile bu konu hakkında konuşma zamanım oldu, her ne kadar istemesemde. Ona kızgındım haklı olarak ama olaylara bakacak olursak babası Oat sayesinde sadece bu sonu geciktirmiş. Yani ona birazda olsa hak veriyorum.
Oat ile Mingyu'nun annesi hakkında konuştuk. Mingyu annesini her şeye rağmen seviyordu onun hakkında konuşurken bunu anlayabiliyordum ama babasının neden onu uzak tuttuğunu anlamıyordum. Tabi artık anlıyorum. Oat bana bildiği herşeyi ve babasının ona bunu yapma sebebini anlattı. Gerçekten inanamadım. Kafamda o kadar şey kurmuştum ki bu anlatılanlar karşısında şok bana geçirdi adeta.
Mingyu'nun annesi ile babası lise arkadaşıymış. Fotoğraflarını gösterdi bana Oat ve gerçekten güzel bir kadın. Mingyu'mun kime çektiği çok belli.
Mingyu'nun babası birine aşıkmış üniversiteye de onunla beraber gitmiş. Aynı üniversitede aynı bölümde okuyorlarmış. Mingyu'nun annesi de onların karşı kampüsündeymiş.
Baba bir türlü açılamıyormuş kıza gerçekten de çok seviyormuş. Kız da alımlı güzel bir kız. Neyse en son dayanamayıp gidip kızın yurdunun önünde beklemeye başlamış. Açılmak için bir sürü de şey hazırlamış. Söyleyeceği şeyleri çok daha iyi hazırlandıktan sonra kızı görmüş ve boğazını temizlemiş. Kız yanında Mingyu'nun annesi ile kol kola geliyormuş. Babası son hazırlıklarını da yapıp kızın yanına gidecekken duydukları ile olduğu yere çakılmış. Kız Mingyu'nun annesine 'Seni seviyorum' dedikten sonra dudaklarını öpmüş. Mingyu'nun annesi de ona tatlı tatlı baktıktan sonra aynı sözleri ve bir kaç şey daha söyleyip sarılıp öpüp kızı yurda yollamış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Light || Meanie ~~
FanfictionEllerim titredi senin boşluğunda. Yanışlarım anlamsızlaştı yanışlarında. Gözlerin görebileceğim en parlak yıldız sen ise görebileceğim en zorlu ders.. #1 MEANIE
