Bazı aşklar günah gibidir; öyle bir günahtır ki bedeli berdel ile ödenir.
Bu topraklarda, erkeklerin yaşaması için kadınlar kurban edilir. Kadın haklarından bihaber olan bu coğrafyada, kadın kahramanlar vardır.
Bu bir aşk hikayesi değil; kaderine bo...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
1983
Mardin, Cizre
Burası insanlığın dünyaya yayıldığı merkez, bir diğer adıyla Şehr-i Nuh. Mardin'e bağlı olan Cizre, Dicle Nehri'nin koruması altında bir yerleşimdir. Bu topraklar, yüzyıllardır Zaloğlu aşiretinin himayesi altındadır. Zaloğlu aşireti 1515'te Irak'tan buraya göç etti. O zamanlar aşiretin lideri Zal Ahmed Ağa idi. Zaloğullar Kurtuluş Savaşı'nda Hamidiye Cephesi'nde savaşarak Mustafa Kemal Atatürk ile aynı cephede mücadele ettiler. 1934'te Soyadı Kanunu'nun çıkmasıyla Zal Ahmed'in torunlarına "Zaloğlu" soyadı verildi.
Aşiret liderliği, ailenin en büyük ve sağlıklı oğluna verilirdi, ta ki otuz sene önceki olaya kadar. Zal Ahmed'in torunlarından İdris Ağa'nın hanımı Rahşan'dan beş çocuğu vardı: Musa, İshak, İbrahim, Havin ve Zeyno. Bir gün İshak Zaloğlu, bebeklerin kanına giren eşkıyaların tarafına geçip bağımsız bir devlet kurma peşine düşünce, devlete bağlı bir asker olan ağabeyi Musa ile karşı karşıya geldi. Musa, silah arkadaşlarıyla birlikte İshak'ın bulunduğu tepeye çıktı. İshak ve yoldaşları saldırıya geçti ve büyük bir çatışma çıktı. Bu çatışmada iki kardeş de ağır yaralandı ve öldü.
Oğullarının ölümüne dayanamayan İdris Ağa, bu olaydan sonra kalp krizi geçirip vefat etti. Daha sonra, o zamanlar yirmi üç yaşında olan İbrahim aşiretin yeni lideri oldu. Bu görevini beş yıl önceye kadar sürdürdü ve ardından büyük oğlu Azad'a devretti. Beş yılda Cizre'yi geliştiren ve büyüten kişi Azad Zaloğlu oldu. Onun dönemine "altın çağ" deniliyor.
Azad, yirmi iki yaşında aşiretin lideri oldu ve Cizre'yi ilçe yapmak için çalışmalara başladı. Okullar, yollar ve sağlık ocağı yaptırarak birçok kişinin duasını aldı. Aç olana aş, işsiz olana iş vererek Cizre halkına rahatlık getirdi. İlkleri de getiren kendisi oldu; ilk renkli televizyonu getirdi ve daha pek çok yenilik sağladı. Azad, Cizre'ye reform getirmeyi istese de konumundan memnundu ve töresinin sözünden çıkmadı. Yaptıkları kadar karizmatik görünümüyle de dikkat çekiyordu.
Lider olduktan bir yıl sonra, dört yıl önce aldığı kararla birçok kişinin kaderini değiştirdi. Kardeşi Zelal, düğün gününde kaçıp sıradan bir ailenin oğlu İsmail'e gitmişti. Herkes ikisinin ölüm emrinin verileceğini düşünürken, Azad "Kan dökülmeyecek, kan birleşecek" dedi. Bu iki sevdalının hatasının bedelini diğer iki insan berdel ile ödedi; Azad, İsmail'in kardeşi Asmin ile evlendi. Adam yaşasın diye bir kadın kurban edilmişti. Kadın haklarının olmadığı bu coğrafyada bir kahraman vardı: Asmin Zaloğlu! Dört yıldır Zaloğulların geliniydi ama çocuk sahibi olamamıştı. Çocuk olmadığı sürece Berdel'in tamamlanmadığı konuşuluyordu, Azad da dahil. Asmin gebe kalabiliyor ama evlatlarına hayat veremeden kaybediyordu.
Genç kadın, ihtişamlı Zaloğlu konağında ağır şartlar ve baskı altında hayatını sürdürürken, iki yaş küçük kardeşi Dicle tamamen başka bir dünyadaydı.
