|21.|

2K 76 3
                                    

PERİ

Ölüm...

Bu dünyada ne olursan ol, kim olursan ol ölümden başkası yalan. Ne olur ki ölünce? 

Azap, acı, cennet, cehennem... 

Ama benim güzelime ölüm yakışmaz ki...

O mavilerin hep ışıldaması lazım. Benim yaşamam için onun gülmesi lazım...

Kaç saattir burada böyle düşünüyorum, bilmiyorum. Herkes içeride ağlaşırken ben buradakileri izliyorum. Kadınım hala yoğun bakımındayken ben bu minikleri izliyorum. Hepsi birbirinden güzeldi. Acaba yaşasaydı bizim bebeğimiz nasıl olurdu? Ya da cinsiyeti?

Ofladım. Sabahtan beri bu bebeklere bakıp binlerce şey düşündüm. İris bir çocuğumuz olmasını çok istiyordu. Şimdi bebeğini kaybettiğini duyarsa yıkılırdı. Bunu ona elbette söylemeyecektim. Bunun yanı sıra Onur Sadrazade'yi yaşatmayacaktım. 

Buradaki bebeklerin ağlamasına daha fazla dayanamayıp çıktım. Hastaneden çıkıp bahçedeki boş banka oturdum. Cebimden çakmak ve sigara çıkardım. Sigarayı dudaklarımın arasına aldım. Sağ elimi üstüne kapatıp, sol elim ile yaktım. Çakmağı cebime koyup zehri içime çektim. Kafamı gökyüzüne kaldırıp, dumanı serbest bıraktım.

 Kafamı gökyüzüne kaldırıp, dumanı serbest bıraktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bacağımdaki sıcaklıkla kafamı eğdim. Minik parmaklardan sonra daha diz kapağıma bile yetişemeyen çocuğa baktım. Mavi gözlü altın sarısı saçlı bir kız çocuğuydu. Gözleri elimdeki sigaradaydı. Mavi gözlerini bana çevirmiş, minik kaşlarını çatmıştı.

"O kötü." Dedi kızgın sesi ile. Minik parmağı ile sigarayı gösteriyordu. 

"Bende kötüyüm çocuk." Kaşlarını şaşkınlıkla yukarıya kaldırıp banka çıkmaya çalıştı. Sigara izmaritini, yanımdaki çöp kutusunun demirine bastırıp içine attım. Hala banka tırmanmaya çalışan çocuğu koltuk altlarından tutup banka oturttum. Bankta ayağa kalkıp kafamı iyice eğdi. Boyuma gelme çabasından sonra -aramızda hala yarım metre var- dudaklarını alnıma bastırıp geri çekildi. 

"Imm. Ateşin yok ki ama..." Yüzümü avuçlayıp gözlerime baktı. "Ama göjünün teyi sönmüş." Dediğine gülümsedim. Parmaklarını göz altımda gezdirdi. "Çok moyaymış" 

"Morarmış olacak o." Bana biraz daha baktıktan sonra yerine oturdu. "Adın ne senin?" 

"Peyi." Hiçbir şey demeden donukça baktım.

"Peri olmasın?" Ofladı. 

"Hey ne bokşa işte." Kaşlarım havaya kalktı. Bana gözlerini devirip konuştu. "Şenin adın ne bay çok biymiş?" 

"Egemen. Kaç yaşındasın sen?" Dedim huzursuzca. 

"Üşe giyicem heyalde." Kaşlarımı çattım.

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin