💫17~Beni çok özle💫

1.3K 220 62
                                    

"Abla nedur habu gapıyı alacaklı gibi çaluşundaki hikmeti ilahi?"

Şeyda, Feyza'yı iterek içeriye girdiğinde kapıyı kapatıp sürgüsünü çekti.
Salonun kapısına doğru gidip, kapının önünden Mehmet'e selam verdi.

"Geçmiş olsun Mehmet, iyi misin?"

Mehmet, başıyla selam vererek yattığı yerden yanıt verdi.

"Sağ ol Şeyda, habu günümüze şükür da"
"Allah iyiluk versin"

Şeyda, Feyza'ya dönerek mutfağa doğru işaret etti.

Mutfağa girdiklerinde ocağın üstündeki yemeklere bakarak, iğneleyici bir tonda sordu tencerenin kapağına doğru uzanırken.

"Tatlıda yaptın mı?"

Feyza, kaşlarını çatıp ellerini beline koydu.

"Yok oni edemedum, ahıra sığır beslemiyler ki, ini da altına sağsam sütuni, bir sütlaç etsam. Ama abim gelsun, çıkup ciğer alacağum kan olsun."

Şeyda tencerenin kapağını hızla kapatıp Feyza'ya döndü.

"Yok canum ne gerek ahıra, git Fadime Teyze'ye, de ki torununa böyle oldu. O sana sığırı kurban ettirir. Ciğeri de direk oradan alırsın."

Feyza, başındaki yazmasını çıkartıp düzeltirken, itiraz etti.

"Yok oni edersam, Fadime tiyze sığırı değil, beni kurban eder. Sonra da köyi sıraya koyar. Zaten öyle bir çaldun kapiyi sandum ki, Fadime tiyze tüfeğuylen dayandi kapiya."

"Fadime Teyze değil ama birazdan Serdar abim dayanacak, git içeriye çeki düzen ver. Senin gün boyu yalnız olduğunu düşünmesin diye geldim koşa koşa."

Feyza başörtüsünü düzelterek Mehmet'in yanına gitti.
Abileri gelene kadar mutfakta oturdular.

Bir hafta sonra ayağa kalkan Mehmet, herkesin yüreklerine su serpti.

💫💫💫

Tüllerin hışımla dışarıya savrulduğu camından karşıdaki dağlara bakan Ayşe, içine derin bir nefes çekti. Ayaklarını yatağından aşağıya sarkıtarak yere bastığında omuzunda dağılmış olan saçlarını tokayla ensesinde topladı.

Odasından çıkmadan bir gece önce hazırladığı valiz gözüne ilişti.
Gülümseyerek lavaboya girdi.

"Sen işlerimi hayırlara çıkar Allah'ım" diyerek dua edip, abdestini aldı.

Odasına geri döndüğünde seccadesini sererek, namaz kıyafetlerini giyip sabah namazını kıldı.

Ellerini açıp dua etti. Yalvardı, yakardı.

"Allah'ım onu bana helal kıl" dedi.

Seccadesini toplayarak, kıyafetlerini değiştirdi.

Mutfağa inerken gelen seslerden Annesinin kendisinden önce davrandığını anladı.
Kaynayan çayı fark edince demlemek için ocağın yanına gitti.

"Hayırlı sabahlar Anne."

"Sanada kizum. Nemaza mi kalktun?"

Çaydanlığın altına su doldururken, başını salladı.

"Evet Anne, bugün de yolculuk var Allah nasip ederse."

Fırının başına geçip "Biliyrum da, saa ekmek pişirdum seversun diye" diyerek ekmeği kontrol etti.

Pakize hanımın dolan gözleri Ayşe'nin gözünden kaçmadı.
Annesinin yanına diz çöküp ellerini tutarak öptü.

"Ana üzülme da, aklım sana kalıyor sonra. Yabancı yere gitmiyorum ki, Eflatun Teyze senin ahiretliğin. Torunu Gazanfer hamile biliyorsun, onun için gidiyorum. Hem çok değil, bir hafta kalacağım."

Sevdalarun SevdasiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin