💫22~Mübareğun evladi!💫

1.4K 202 85
                                    

Bir ay sonra...

"Telli turnam selam götür sevgilimin diyarına.
Üzülmesin ağlamasın, belki gelirim yarına, cananına oy.."

Çayından bir yudum alıp devam etti Kadir, bağlamanın telleri yüreğine dokunuyordu ya, dökülüyordu içinden bir bir türküler.

"Hasret kimseye kalmasın, sevdalılar ayrılmasın, ayrılmasın oyy.
ben yandım eller yanmasın, sevdanın, aşkın narına, can uğruna oyy."

Mehmet bağlamayı kenara koyarken, karşılarında oturan Hasan amca konuştu.

"Efendi dediler ki, Yiğidin boynunu bir Sevda büker. Senin boynun bükük desam, yok değildur."

Kadir, ellerini dizlerine koyup tahta masanın diğer tarafında iskemlide oturan Hasan efendiye sordu.

"Neden Amca, ben yiğit değil miyum?"

Hasan efendi yeğenine gülüp, ayağa kalktı. Omuzunu sıvazladı.

"Senin boynun yiğit boynudur uşağum, bükerse sevda büker."

Kaşlarını çatıp derin derin baktı yeğenin yüzüne. Bu yaşa bu yük fazlaydı.

"Senin boynun yiğit boynu ama bükülmemiş, senun daha çok yüreğun dağlanmış gibi oğul. Ama unutma sevda adami evlatluktan eder, kardaşluktan eder, Yeri gelur canundan eder."

Kadir, başını önüne eğdi, salladı hafifçe.

"Doğru diysun Hasan amca, hakkun var."

Mehmet müsaade istedi.
Helalleştiler, Mehmet'le ayrıldılar Hasan Amcanın yayla evinden.

Mehmet'in bacağı iyileşmişti, Kadir hastaneden çıkmış işine geri dönmüştü.

Annesinin sıkıştırmalarına rağmen, zaman zaman kızmasına rağmen ağzını açıp bir şey söylememişti.
Arada sırada eve gelip annesini görüyor gündüz vakti geri dönüyordu.

Babası yüzüne bakmıyordu, Kadir zorla elini öpüyordu.
Arsin'deki evlerinde kalıyor, Şeyda ve Feyza uğrayıp evin işlerini yaparak dönüyorlardı.

Ayten hanımın deyişiyle Ailesi parçalanmıştı.
Kadir'in bu sevdadan vazgeçmediği sürece başlarına gelecek onlarca şey olduğunu düşünüyordu.

Kadir'in tek istediğiyse, suların bir parça durulmasıydı. Yapacaklarını kafasında bir bir sıralamıştı.
Arabanın kapısını açan Mehmet Kadir'e seslendi.

"Kadir, hayde!"

Kadir şoför mahalline geçip arabayı çalıştırırken, Mehmet sakallarını sıvazlayıp arkadaşına döndü.

"Kadir, soracağum ama endişeliyum. Akluna ne var, gözlerun bi başka bakay habu aralar."

Karanlık yolda hızla ilerlerken camını araladı Kadir.

"Yapacaklarum belli da, Allah biliy kendum içun değil sizun içun korkayrum."

"Olacağun en kötüsina ben hazurladum kendumi, bu zamana can alacak kimse kalmadi herhalda. Kırarla dökerle ama daha fazlasuni edemezler diye düşüniyrum."

"He da, sen öyle kandur kenduni Memet! O gün senin baldırına şans eseri geldi o kurşun. Oktay denen kitapsuz karartmış idi gözüni."

Mehmet titreyen telefonunu cebinden çıkartırken cevap verdi.

"İyi da, onlarla olan dava kapandi, attile kurşunlaruni gittiler. Daha da işleri yok bizlan."

Kadir elini havaya kaldırıp kısa bir an Mehmet'e baktı. Yola çevirirken başını, la havle çekti.
Mehmet telefonu meşgule atıp geri cebine koydu.

Sevdalarun SevdasiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin