💫13~ Ne gada has uşak💫

1.7K 219 211
                                    

Selamün aleyküm 😄
Büyükçe bir yoğunluğun ardından bölüm geldi.
Multimedyada olan şarkıyı çok beğendiğim için bölümü onunla yazdım.
Dinlerseniz beğeneceksiniz 😎

Bölümü de benim bir okurum var.
Müzeyyen.
Kendisi Almanya'da yaşıyor.
Beni yengesiyle beraber okuyorlar. Canım Müzeyye'nin kıymetli yengesine ithaf ediyorum 😄

"Ayşe, bugün rapor alıp işe gitmesen mi?"

Ayşe, Sibel'in endişeli tavrına hak veriyordu ama gitmesi gerekiyordu.
Dün eve döndüğünde Annesi sakinleştirici içtiği için uyumuş, kardeşleri odalarındaydı.

Babası abisi nerede bilmiyordu, Sibel'in yardımıyla yatıp dinlenmişti.

Şimdi kalkıp gitmek istiyordu, hazırlanırken acelesi bir an önce gitmek içindi.
Sibel'le odaları aynıydı.
Yatağının üzerine oturmuş, kendisiyle konuşan ikizine cevap verdi.

"Sibel, dün geceden sonra eğer gitmezsem, çok endişelenir. Hem Annemin iyi olduğunu söyledin, bugün sen evdesin ben gideyim."

Sibel, saçlarını omuzundan toplarken, imalı imalı konuşup güldü.

"Git tabi, bir teşekkür et. Karadeniz'e böyle has uşak nere bulursun he?"

Ayşe, kazağının yakasını düzeltirken aynadan Sibel'e baktı.

"Sibel, sen ne diyorsun?"

Sibel yataktan kalkıp, kapıya doğru ilerlerken ikizine çok önemli bir tespitini söyler gibi kaşlarını çatarak sessizce fısıldadı.

"Diyorum ki, o bizim köprünün altına geldiğinde ben onun ne gada has uşak olduğuni anlamiş idum."

Ayşe, Sibel'e dönerken, sinirlenip kızmaya çalışıyor, diğer yandan Kadir'in yüzünü hatırlayınca gülümsüyordu. Acı mıydı, yara mıydı, sevda mıydı belli değildi ki.

"Sibel, lütfen ama."

Sibel kapıyı aralayıp çıkarken, son sözlerini söyledi.

"Künyen, onu takma. Sana topuklu ayakkabı yakışıyor ama giyme. Görünce bacakların titrer düşersin, bir yerin kırılır. Bayılınca künyeni birisi görür topuğuna sıkma ikizim."

Sibel'in odadan çıkmasının ardından, Ayşe künyeyi çekmecesinin altındaki kutuya koyarak odasından çıktı.
Her zaman alışkanlık haline getirdiği yolu yürürken, yine aynı yolda aynı köpeğe rastlamadı bu defa.
Arabasını uzağa park etmesinin sebebiydi o köpek. Her sabah onu görmeye alışmıştı, seviyordu da onu. Arabasının olduğu yere ulaşınca elindeki çantasını ve paketlerini yan koltuğa bırakıp, dikiz aynasından kendine baktı.

Havalar soğuk olduğu için kalın giyinmiş, burnunun ucu kızarmış, parmak uçları soğuktan nasibini almıştı. Arabayı ısıtmak için çalıştırdığında, gözlerini kapatıp dua etti.

"Allah'ım, sonumuzu hayr eyle. Annemi başımdan, Kadir'imi yüreğimden eksik etme."

Hastaneye geldiğinde, arabasından inerken kapıdan içeriye hızlı adımlarla giren Kadir'i görünce içine bir yumru oturdu. Oldukça kötü gözüküyordu.

Kadir'in arkasından hastaneye girdiğinde, fark ettirmeden nereye gittiğini takip etti.

Odasına merdivenlerle çıkan Kadir'in ardından Ayşe'de kendi odasına çıktı.
Kadir, kapattığı kapının arkasında omuzları çökmüş vaziyette kendini yakındaki koltuğuna bıraktığında elleriyle yüzünü sıvazladı.

Bu sevda, omuzlarında yük değil, koca bir yangındı.
Sıçramıştı işte ailesine, Annesine.
Babasıyla olan tartışmasından sonra arkasını dönüp hızla geri dönerek, arabasını Mehmet'in bıraktığı yerden alarak henüz iş saatine bir saat varken hastaneye gelmişti.

Sevdalarun SevdasiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin