[ 23.06.2001 ]
Uzun zamandır Aybars'la birlikte ilk defa futbol oynuyoruz.
Çünkü o çok sevgili gerizekalı (!) beni arkadaşlarıyla oynadığı hiçbir oyuna almıyor!
Yinede kaleye geçen Aybars'a göz kırparak ayağımın içiyle sertçe topa vuruyorum.
Arkadan gelen 'cılıks' sesiyle gözlerim kocaman açılıyor.
Mahallenin delisi Rasim'in camını kırmıştım!
Rasim dediğime bakmayın adam dev ya dev kocccaman..
Aybars'ın da gözleri kırdığım camı bulunca camda Deli Rasim belirdi.
Titremeye başlayan dizlerime ve ellerime bir türlü engel olamıyorum.
Peki şimdi ne olucaktı? Bu yaşlı ihtiyar bana ne yapabilirdi ki?
Ellerimi tutarak bana destek veren Aybars'a içten olmasını umduğum bir gülümseme yolladım.
"Sizi bacaksızlar!" diye kükredi deli Rasim. "Ne yaptığını sanıyorsunuz? Bu kaçıncı cam ha?!"
Başımı öne eğerek suçumu itiraf edeceğim sırada Aybars sesini duyurmaya çalışarak bağırdı.
"Onun suçu yok ihtiyar! Bu camı ben kırdım."
"Sen ne zaman adam olacaksın Aybars! Bu kaçıncı vukuatın? Polisi arayacağım."
Yutkundum.
Ne yani? Benim kırdığım cam yüzünden, benim yüzümden polisi mi arayacaktı? A-ama Aybars'ın başı yanacaktı.. Gözlerimi kocaman açarak Aybars'a baktığımda buz mavisi gözlerinde en ufak bir korku bile göremedim. Oysa ona bir şey olacak diye ellerim titriyordu!
"Senden korktuğumu falan mı sanıyorsun. Sanki camını bile bile mi kırdık!" diye bağırdı Aybars.
"Bak sen ufaklığa! Şimdi arıyayım poliside gör."
Ben kaçması için Aybars'ın kolunu kavrarken o hala sabit bir şekilde orada öylece bekliyordu.
'Sonra ne mi oldu?' dediğinizi duyar gibiyim.
Merak etmeyin Rasim'in eşi gelerek onu sakinleştirdi. Rasim'e nazaran gerçekten çok anlayışlı bir kadın.
Birlikte eve doğru yürümeye başladığımızda ona bakarak gülümsedim.
"Bunu neden yaptın? Senin suçun değildi ki."
"Ne saçmalıyorsun İzmir? O camı ben kırdım." aslında en çok o minik bedeninde atan kalbini seviyordum. Bence minik bedenine tezat bir şekilde kocaman bir kalbi vardı. Herkesin yardımına koşan, sevdiği insanları ne pahasına olursa olsun kollayan kocaman bir kalp!
***
Üzerime siyah dar pantolon ve
bordo kazağımı geçirerek saçlarımı
tepeden sıkıca topladım. Her zaman sadelikten yana olan biriydim.
Bu yüzden ne kadar yakın arkadaşta olsak Lena ile ortak özelliklerimiz
yok denecek kadar azdı. Sanırım aramızdaki farklılıklardı bizi birbirimize bağlayan.Aynanın karşısına geçerek yüzümü hafifçe renklendirdim. Galiba makyajdan tek anladığım şey bu olmalıydı. Belkide çoğunuz bana katılmıyorsunuz yada katılıyorsunuz (!) Ne gerek var ki badana yapar gibi makyaj yapmaya ¿ Ama bu Lena için öyle değildi tabikii.. Ona sorsanız İzmir mi Makyaj Malzemelerin mi? diye hiç düşünmeden "Makyaj Malzemelerim." derdi salak (!)