Gözlerimi ihtişamlı masada gezdirdiğimde, gerçekten özenle hazırlanmıştı. Masanın ortasında geniş aralıklarla duran şamdanlar ortama ayrı bir hava katıyordu. Her çeşit yemekten ayrı ayrı vardı.. şuanda gerçekten acıkmış olduğumu farkettim..Tabağıma zeytin yağlılardan servis ettiğimde iştahla yemeye başladım.
Tabii karşımdaki yılışık Asena Aybars'ı kolları altına alınca bu durum pek mümkün olmasada!
İç sesim, Asena'nın kafasını yediği salata tabağına sokmam için talimatlar versede ben iç sesimi bastırıp (!) tabağıma geri döndüm.
"Birlikte güzel bir yemek yemeyeli yıllar oldu çocuklar." dedi Aytaç Bey.
Sıcak gülümsememi yüzüme takındığımda konuşmasına devam etti. "Keşke babanlarda burada olabilseydi, şehir dışına çıkmasalardı ne güzel hep beraber olurduk.""Çok güzel olurdu." dedim tekrar gülümseyerek.
"Çok özledim Manolya Teyze'mi." dedi Aybars. "Özelliklede yemeklerini." kıkırdadığımda
Begüm Hanım gözlerini belertip Aybars'a bakıyordu."Benim yemeklerimin nesi varmış?"
"Öyle demek istemediğimi çok iyi biliyorsun annecim."
Begüm Hanım gülerek gözlerini devirdi.
"Ailenide merak ettim şimdi." dedi rahatsız edici bir ses!
"Sanane Asena'cım (!) Nikahına mı alacaksın.."
Tabikide bunu kısık sesle söylemiştim. Begüm Hanım'ın yanında olay çıksın istemezdim.
"Toplantıya katıldılar, yarın dönerler." dedim zoraki bir şekilde gülümseyerek. Aslada dişlerimi sıkmıyordum zaten (!)
Başıyla onaylar gibi yaptı süs bebeği. Boş plastik kafasının almasını beklemiyordum zaten.
"Tatlılara geçelim mi çocuklar?"
Gülümseyerek onayladığımda ayağa kalkarak dudaklarımı araladım. "Servisi ben yapabilirim."
"Sen otur kızım, Semiha Hanım halleder." dedi Aytaç Bey.
"Hiç gerek yok. Hem ben su alacaktım zaten kendime."
Sandalyemi iterek ayaklandığımda mutfağa yöneldim.
Tezgahın üzerinde duran tatlılar muhteşem görünüyordu, ya da ben çok acıkmıştım.
Dolaptan sürahiyi çıkararak tezgahın üzerine bıraktığımda bir bardak çıkararak susuzluğumu giderdim. Normalde bu kadar su içen biri değildim.
Üst raflara uzanmaya çalıştığımda boyumun yetmediğini farkederek zıplamaya başladım. Ellerim tatlı tabaklarına eriştiğinde dengemi kaybettim. Gözlerimi sımsıkı kapayarak yere düşmeyi beklerken belimde hissettiğim sıcak eller buna engel olmuştu.
Elimdeki tatlı tabaklarını alarak tezgaha bıraktı ve belimi daha sıkı kavradı.
"Dikkat et." dedi kadifemsi yumuşak ses tonuyla.
Yüzlerimiz o kadar yakındı ki, nefes almayı unutmuştum!
"Ederim." dedim kıkırdayarak.
Burnunu boynuma yaklaştırarak fısıldadı, bu gıdıklanmama sebep olmuştu.
"Hala eskisi gibi kokuyorsun." dedi iyice yaklaşarak. "Tıpkı o gece-"
Ellerimle ağzını kapadım.
"O gece hataydı! Açma şu konuyu! ikimizde mantıklı düşünemedik! 20 yaşındaydım Aybars! Sen peki sen farklımıydın?"
"Gerçekten hiç değişmemişsin. Hala çok bencilsin! Mantığını bir kenara bırakarak kalbinle düşünmeye başladığında artık çok geç olacak
ve işte o zaman ben yanında olmayacağım!"
