Bugün nöbetim olduğu için Lena'ya haber vererek eve taksiyle gitmesini söyledim.Nöbet günlerim genellikle çok yorucu oluyor oradan oraya koşturuyordum. Eve geldiğimde ise kendimi ruh gibi hisseder ve yatardım.
Çok yorucu bir gece beni bekliyordu anlaşılan..
Kafeteryaya inip kendime bir kahve alarak odama çıktığımda masamın üzerindeki kırmızı gülleri farkettim.
Heyecanla çiçekleri alarak üzerindeki notu açtım.
"Kokunu parfüm yapmak isterdim koca göz. Şimdilik bunlarla idare et."
Gülümsedim. Beni nasıl mutlu edeceğini iyi biliyordu.
Telefonum çaldığında isme bakmadan kulağıma götürdüm.
"Güzelim?" dedi her zerresini sevdiğim ses tonu.
"Çok tatlısın." dedim gülerken.
"Bu iltifatını neye borçluyuz?"
"Çiçek yollamışsın ya, çok güzeller." dedim kıkırdayarak.
"Çiçek?" dedi şaşırmış gibi. "Ne çiçeği lan?"
"Biraz önce gelen çiçekler, sen yollamadın mı?"
"Ben çiçek falan yollamadım! Kim yolladı lan bunları?"
"Ne biliyim Aybars! Bağırmasana sen yolladın zannettim. Düşüncesiz olduğunu düşünemedim."
Birşey söylemesini beklemeden kapattığımda telefonu masanın üzerine koydum.
***
Sabaha karşı eve geldiğimde ışıkları açmadan odama girdim. Soğuk bir duş iyi gelebilirdi.
Kendimi soğuk suyun altına atarak derin bir nefes aldım. Kim göndermiş olabilirdi ki o çiçekleri? Aman canım kim gönderdiyse gönderdi. Kendine dikkat etse yeter. Çünkü yetişkin ve sinirli bir Aybars Zorlu'nun sağı solu asla belli olmaz.
Duştan çıktığımda bornozumu üzerime geçirdim. Dolabıma yöneldiğimde arkamda ki nefes kıpırdamamı engelledi.
Güçlü kolları bedenimi sarmış bornozumun ipleriyle oynuyordu. Yavaşça arkamı dönerek gözlerimi maviliklerine diktim.
"Ne işin var burada?"
"Kızım 2 saattir burada nöbetinin bitmesini bekliyorum ne demek ne işin var burada?"
"Öküzlerle işim olmaz." dedim gülerek. "Çiçek mevzusu yüzünden sana hâla kızgınım!"
"Bak onu iyi hatırlattın." dedi mavi irisleri ateş saçarken. "O herifi bulacağım ve bende ona çiçek alacağım." vurgulu bir tonda söylemişti. Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Bornozumun iplerini gevşetti.
"Hadi git artık!" dedim gülerek.
"Bir kovmadığın kalmıştı deniz kızı. Onu da yaptın tam oldu."
Yüzü düştü.
"Numara!" dedim gülerek.
"Değil." dedi 32 diş sırıtırken.
"Bekle burada üzerimi değiştirip geliyorum."
Dolabımdan pandalı pijamalarımı alarak üzerimi değiştirdim.
Kolumdan tutarak beni kendine çekti. "Özledim." dedi gülümseyerek.
"Bana hiç bırakmayacakmış gibi sarılır mısın mavi?"