En anlamlı bakış, bir çift ıslak gözde saklıdır.
—
Beyaz önlüğümü üzerime geçirip
kol çantamı masanın üzerine bıraktım.Barış'ın ben gelmeden masamın üzerine dizdiği dosyaları farkettiğimde gülümsedim.Son hastamın raporlarını incelerken kapı bir anda hiddetle açıldı. Gözlerim bir anda üzerime sinirle gelen mavilere takıldığında omuz silktim. Hayır yani yine ne olmuş olabilir?
Bana doğru iyice yaklaştığında ayağa kalkarak karşısına dikildim.
Ona, 'Ne var, ne istiyorsun?' adlı bakışlarımı sunarken keskin mavi gözleri gözlerimi buldu.Elindeki defteri ileri geri sallarken istemsizce güldüm. Ne yapmaya çalışıyordu?
"İzmir, bunlar ne?"
"Gerizekalı! Sen söylemeden nereden bilebilirim, Vahiy mi iniyor?"
Gözlerini devirdi.
Defteri açarken tekrar bana çevirdi. Gözlerim şaşkınlıkla aralanırken içinde benim fotoğraflarım ve özenle yazılmış el yazı şiirler vardı. Hangi saplantılı bu kadar uğraşmış olabilir?
"Bunlar ne lan!" diye bağırdı gereğinden fazla yüksek sesi kulaklarıma dolarken.
"Bana bağırma! Sanki ben yaptım ya? Nereden bilebilirim, bu saçmalıkların kime ait olduğunu?"
"Ben biliyorum ama!"
Umrumda olmadığını göstermek için omuz silktim.
İstemsizce bir "off!" çekerken bana döndü.
"Oflama bana!" dedi tuttuğu nefesini bırakırken. "Birazdan olacaklardan ben sorumlu değilim." Kapıyı çarpıp çıkarken peşinden gittim. Saçma sapan olay çıkartmasına göz yumamazdım.
"Aybars!" beni dinlemeden hışımla karşımdaki odaya girdi. Orası.. Ege'nin odasıydı?
Arkasından odaya girdiğimde ikisinde bakışları beni buldu.
Aybars elindeki defteri Ege'nin gözüne sokmak istercesine kaldırırken Ege'nin bakışları bir anda değişti.
"Aybars, Ne işin var burada? Günah keçisi falan arıyorsan, aradığınız adreste biri oturmuyor. Üzgünüm."
Onu dinlemeden defterden bir yaprak kopararak içindeki şiirlerden birini sesli bir şekilde okumaya başladı.
Bitirdikten sonra güldü.Yırttığı yaprağı buruşturarak top haline getirdi. Ege'ye yaklaşarak onu duvara yasladı. Seğiren çenesi bakışlarımı yüzünde toplamamı engelliyordu.
Çenesine bir yumruk geçirdiğinde yakasından tutarak yere yatırdı. Üzerine doğru eğildiğinde korkuyla gözlerimi kapattım.
Bir kaç saniye içinde yüzü kana bulanırken bu sefer yer değiştirmişlerdi. Kısa bir süre sonra bağırdığımda durdu.
"Aybars, dur! Kes şunu!" Sinirden kızarmış mavileri bana dönerken yutkundum. "Dışarıda bekliyorum!"
Hiç bir şey söylemeden kendimi dışarı attığımda derin bir nefes aldım. Göz yaşlarım kendiliğinden akarken hırsla sildim.
Görüş alanıma bir çift mavi göz girdiğinde onunda en az benim kadar gözlerinden ateşler fışkırıyordu.
Hızlı adımlarla yanıma geldiğinde bağırdım."Sen ne yaptığını zannediyorsun
ya! Ne hakla ona böyle davranabiliyorsun? Mantıklı bir sebebin olsa dair şiddete başvuramazsın! Birde böyle saçma bir mevzu yüzünden.. Asla!"