Beğenmeniz dileğiyle ballı kaymaklarım,canlarım,şekerlerim 🌸
**
Güler Abla olduğu yere çöküverirken Nazlı kollarını aceleyle boynumdan ayırmış,babasının yanına koşmuştu. Bense tabiri caizse alık alık bakmaya devam etmiştim tüm bu olanlara.
"Baba? Yavuz Abi'nin sevgilisi Merve ve sizin azılı düşmanınız Çolak'dan bahsetmiyoruz değil mi?"
Erdem Abi'nin suskunluğu cevaba ele verir nitelikteydi. Kızının başına ufacık bir öpücük kondurdu son sözlerini söyleyip gitmeden önce.
"Maalesef öyle kızım. Allah'ım Yavuz'a sabır versin."
Dakikalar geçmiş,masadan kalkamamıştık. Merve,birkaç saat önce varlığından haberdar olduğum,Yavuz Komutan'ın sevgilisiydi. Hatta bana selam söylemiş,sevgilisini iyileştirdiğim için çok teşekkür etmişti.
Çolak ise her gün televizyonlarda yaptığı katliamlarla ismini duyduğumuz,azılı bir katil,bir Türk düşmanıydı. Bir teröristti. Komutanın sevgilisi ve Çolak nasıl ilişki yaşardı? Bu adam ihanetin en kötü halini nasıl kaldırırdı? Allahım ne büyük acıydı bu?
"Anne Yavuz Abi ne yapacak şimdi?"
Güler Abla elini başına yaslamış,dalgınca masayı izliyordu.
"Bilmiyorum kızım. Sanırım soruşturma başlatılır. Sevgilisi olduğu için Yavuz da sorgulanır. Allah vere de çocuğun başı belaya girmese."
Böyle bir ihtimal de vardı tabi.Yaşamı askerlikle biçimlenen bir adamı vatanına sadakati ve sevgisi yönünden sorgulamaktan daha büyük ne kötülük olabilirdi ki?
"İnşallah anneciğim,inşallah. Adamın bu ihaneti atlatması bile eminim çok zor olacak."
**
Fethi ve Ali Haydar Yavuz'un kapısına yaslanmış,dışarı çıkması için yalvarıyorlardı.
"Komutanım,ne olur çıkın. Kendinizi kapatmayın böyle."
Mücahit sinirle volta atıp durduğu koridorda duraklayıp odalardan birinin kapısını tekmeledi.
"Yok aga! Ben duramıyorum böyle. Kim bu adama bunları reva gördüyse, kim yüzünü yere eğdiyse gidip ümüğünü sıkacağım."
Ateş boynunu kütleterek sakin kalmaya çalıştı. En azından Mücahit'e göre daha sakin kalıp,öfkesini harlamaması gerektiğini biliyordu.
"Dayıoğlu bir sakin ol diyeceğim ama sende o özellik sonsuza kadar off moduna alınmış. Ama Allahını seversen az ötede sinirlen. Adam ne halde,sen daha da yangına körükle gidiyorsun."
Hafız kapının önünden çekilip çenesi kilitlenmiş olan Keşanlı'nın yanına vardı ve omzunu sıktı hafifçe.
"Rabb'im sevdiği kulunu sınarmış. Bunu yaşaması gerekti,yaşadı. Atlatması gerekiyorsa da atlatır. Çıkmak,konuşmak istemiyor madem biz de susalım Keşanlı'm. Susarak destek olalım komutanımıza."
Aralarında en mantıklıları,en sabırlıları ve yaşça da en tecrübelileri Hafız Abilerini dinledi deli yürekler.Kapının önünden çekilip ortak alana geçtiler. Burada Yavuz'u rahatsız etmeden içlerinden geçeni söyleyebilirlerdi.
"Komutanımın atlatması çok güç. Bir insan evladı nasıl kaldırabilir ki bunca acıyı? İhanetin bu türlüsü nasıl aşılır? Adam ömrünü adayarak karşı geldiği terörün pis oyunlarına alet edildi."
Ateş'in söylediklerinden sonra deli Mücahit yeniden fırladı ayağa.
"Aga ya muhbirimiz getirmeseydi o fotoğrafları? Ya Merve açığa çıkmasaydı? Ulan!Ulan komutanım bu kadınla aile kurmak istiyordu lan! Yapılır mı lan bu adama? Topunun a*ına koymalı,topunun!"
Fethi gözlerini uyarmak amacıyla iyice açtı.
"Şşş,çok zor biliyorum ama sakin ol oğlum.Komutanımı çok daha zor bir dönem bekliyor zaten. Bir sürü sorgulama,gereksiz imalar,yersiz suçlamalar...Bizim yanında olup destek çıkmamız gerekiyor."
Fethi'nin mantıklı yanı hepsini biraz daha kendine getirirken Erdem komutanın odaya girişiyle ayaklandılar. Erdem son derece ciddi bir ifadeyle gözlerini üzerlerinde gezdirmiş,hemen ardından konuşmuştu.
"Hepiniz karargaha gelin! İki dakikanız var,konuşacağız!"
"Emredersiniz komutanım."
Erdem rüzgar gibi çıkıp giderken Çaylak sıkıntıyla yüzünü ovuşturdu.
"Abilerim ben çok korkuyorum."
Mücahit Feyzullah'a ters ters bakıp ensesine geçirdi.
"Çaylak çaylak konuşma oğlum. Bir şey olmayacak!"
Feyzullah kararlılıkla başını salladı.
"Olmayacak abim,olmayacak."
Tim karargahta toplanır toplanmaz Erdem Komutan ciddiyetle konuşmaya başladı.
"Arkadaşlar hepimiz bu gece öğrendiğimiz bilgi altında eziliyor olabiliriz.Komutanınız hayatının en büyük darbesini almış olabilir ama biz buraya tek bir amaç için geldik. Geride sevdamızı,ailemizi,anamızı,babamızı bırakıp şuradan adım attığımız,üzerimize üniformamızı giyip silahımızı elimize aldığımız an,tek bir şey için çarpışıyoruz."
Göğsündeki Türk bayrağını gösterip devam etti.
"Bu bayrak için. Bu bayrak uğruna dökülen kana vefamız için. Bize emanet edilen vatan için. Yavuz çok büyük bir hata yaptı. Aşık oldu."
Ateş dişleri arasından tısladı.
"Bal tuzağı..."
Gözler Ateş'in üzerine döndü.
"İstihbaratta ilk öğretilen şey budur bize. Zamanında Çin İmparatorlarının kızları ile evlenen padişahlar,krallar da bu tuzağa düşmüş. Çin prensesleri aralarında kurdukları istihbarat bağı ile devletlerin yıkımına sebep olmuş. Çolak sevgilisini aramıza sokarak elimizdeki en önemli adamı bu tuzağa düşürmeye çalıştı. Eminim Yavuz komutanım hiçbir bilgi sızdırmadı, sevgilisine bir şey açık etmedi ama bunun ondaki duygusal yıkımı,ayriyeten suçlamalar çok ağır olacak."
Hafız hüzünlü bir tebessümle konuştu.
"Komutanım dayanır.Alnı ak çok şükür. Açıklayamayacağı bir şey Yok. Allah'ın izni ile hem suçlamaları atlatır, hem de duygusal yıkımı."
Hepsi bir ağızdan inşallah derken Erdem projeksiyona yansıyan görüntüyü işaret etti.
"Arkadaşlar şimdiki hedefimiz belli o zaman. Merve Türel. Kendisi Çolak'ın sevgilisi.Hakkında yok denecek kadar az bilgiye sahibiz ki hepsinin gerçekliğinden şüpheliyiz. Artık gözümüz bu kadının üzerinde olacak. Yavuz'un bir delilik yapmasına izin vermeden ilişkiyi bir süre daha devam ettirmelerini istiyeceğiz. Açık vermemiz bugüne kadar uğraştığımız her şeyi hiç edebilir. Anlıyorsunuz değil mi?"
Kalkan kaşlarının ardından gözlerini her birinin ciddiyetle kendine bakan yüzlerinde gezdirdi.
"Yavuz için çok zor. Gerçeği bilip bir teröriste aşık bir adam gibi davranmak çok acı. Ama biz buyuz çocuklar. Bu yarın hepinizin başına gelebilir. Biz dayanacağız! Bize bu emredildi. Anlıyorsunuz değil mi?"
"Anlıyoruz komutanım!"
Erdem memnuniyetle başını sallarken yaslandığı yerden Yavuz'un yanına gitmek üzere doğruldu ve mırıldandı.
"Umarım sen de anlarsın Yavuz,umarım sen de..."
**
Yavuz üzerine kot pantolonu ve tişörtünü geçirip attı kendimi taburdan dışarı. Erdem'in ondan istediği şey çok fazlaydı.
Çok ama çok fazlaydı.
Bugüne kadar sevdiği,sevildiğinden de emin olduğu kadın düşmanının sevgilisi çıkmıştı. Ne kadar salaktı böyle! Nasıl düşmüştü bu tuzağa?
Merve iki yıl önce hayatına rüzgar gibi girdiğinde hayatın sillesini defalarca kez yiyen Yavuz,nasıl o'ndan hiç şüphelenmemişti? Varlığını sorgulamamış,öylece alıp kabul etmişti.
"Nasıl Allah'ım? Nasıl gerçeği bile bile ona eskisi gibi davranabilirim?"
Çay bahçesine doğru yürürken de, bir masaya otururken de,garsondan açık bir çay isterken de çaresizce düşünmeye devam etti. Sırtındaki yaraların sızısı kalbindekilerin yanında bir hiçti.
"Yavuz Abi?"
Yavuz gözlerinin takıldığı masadan bakışlarını ayırıp ona seslenen kıza döndü.
"Nazlı?"
Nazlı yüzündeki üzgün ifadeyi gizlemeye çalışarak adama sımsıkı sarıldı.
"İyi misin abicim?"
Yavuz da kollarını kızın omuzlarına sarıp başının tepesinden öptü.
"İyi diyelim,iyi olsun."
Yavuz'un uçurum mavileri Nazlı'nın ardındaki doktor hanıma kaydı.
"Bahar?Senin ne işin var burada?"
Bahar somurttu biraz daha. Adamın içinde bulunduğu durum için uygun bir hareket olmadığını bile bile,kendine hakim olamayarak.
"Erdem Abi'nin davetlisiydim. Ev tutana kadar oradayım."
Yavuz hatırladığını gösterircesine başını salladı.
"Biz gidelim o zaman abi. Bahar ile bir çay içeriz diye çıkmıştık bunalıp."
"Oturun kızım,bir çay içip kalkarız."
Bahar itiraz etmeye yeltenirken Nazlı sakince oturuverdi sandalyeye.
Bahar bakakaldı kıza. E hani gideceklerdi? Hani Yavuz'u kafasını dinlemek üzere bırakacaklardı? Nazlı'nın aklında dönen çarkları anlayamadı ama sakince oturdu yerine.
Yavuz'un önüne getirilen çayın ardından Bahar da bir açık çay istedi. Nazlı ise küçük bir kız çocuğu misali gazoz söyledi.
"Biz seni rahatsız ettik Yavuz."
Yavuz Bahar'ın yüzüne baktı kısaca. Ardından düşündüğünün yanlış olduğunu belirtircesine kaşlarını çattı.
"Rahatsız olsam davet etmezdim doktor hanım."
Bahar da kaşlarını çatıp yüzünü Nazlı'ya doğru çevirdi ve mırıldandı.
"Aman be! Düşünende kabahat!"
Nazlı bu sıkıntılı günde sırıtmamak için kendini sıkarken Yavuz çayından bir yudum aldı.
"Duyuyorum sizi doktor hanım. Sadece rahatsız olduğumu düşünmenizi istemedim."
Bahar kaşlarını daha da Derince çattı.
"Madem duyuyorsun şunu da diyim: Daha bir hafta önce yaralandın. Kalbinin biraz ötesinden girdi kurşun. Hastaneme geldiğinde hayatın pamuk ipliğine bağlıydı. Canının kıymetini bil! Sen yaşamadıktan sonra bu vatana hiçbir faydan dokunmaz. Ölün değil;dirin lazım bize."
Nazlı Bahar'ın sert sözleri ile yutkunup önüne konan gazozdan büyük bir yudum aldı. Bu konuşma hararet yapmıştı,hem de öyle böyle değil.
"Askerliği senden öğrenecek değilim doktor hanım!"
Bahar sünüp kalmadı. Adam damarına basmıştı bir defa.
"Gerekirse benden öğreneceksin. Acın olsun olmasın,senin hayatın bu meslek değil mi? Ben bir feda etsem canımı,sen bin feda etmez misin? Allahın sana emanet ettiği bu bedene iyi bak. Boşuna emanet edilmedi sana. Bir nedeni var elbet."
Yavuz pür dikkat kadının iki dudağı arasından çıkanları dinlerken Nazlı'nın kurtarıcı çalan telefonu oldu. Mırıldanarak adeta sıvıştı masadan.
"Benim bir görüşme yapmam lazım. Siz didiş...aman konuşun!"
Ne Yavuz,be Bahar aldırış etmedi. Birbirlerinin gözlerine kilitlenmişlerdi. Yavuz sabah cesaretini kıskandığı kadının şimdi de dikbaşlı yanını şaşkınlıkla izliyordu.
"Her gün başka bir seni mi tanıtacaksın doktor hanım?"
Bahar Yavuz'un tamamen alakasız sorusuyla bir an kalakaldı.
"Hı?Ne?"
Yavuz istemsizce sırıttı. Sanırım iyiden iyiye psikolojisi bozuluyordu.Bu yaşadıkları üzerine hala gülerek kadınla didişmesinin başka açıklaması olamazdı.
"Sabah sakin,bir adamın aşkına karşılık veremediği için ıstırap duyan,cesur bir kadındın. Şimdi ise inatçı,dikbaşlı bir kadınsın. Diyorum ki daha başka Baharlar taşıyor musun içinde?"
Bahar adamın söyledikleri ile sırıtmamak için başını öne eğdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEMİN
Fanfic"Öylesine sevdim ki seni,öylesine sensin ki! Kuşlar gibi cıvıldar tattırdığın acılar"